Günümüzde Estetik Kaygısı
Yazar Elif Silav • 14 Aralık 2023 • Yorumlar:
İnsan ruhunun kendini tatmin etmesi için başlıca ihtiyacı değer görme duygusudur. Değer görmek içinse beğenilmek, arzulanmak isteriz. Bu değerliliği sağlayan şeylerden biri ise güzellik algımızdır.
Başta sosyal medya etkisi olmak üzere hekimlerimizin de teşvik etmesi ile herkesin güzellik algısı aynı yönde değişmeye başladı; zayıf bir vücut, kalın bir dudak, küçük bir burun ve çekik gözler veya fit ve kaslı bir vücut, düzgün kaşlar ve sakallar, fönlü düzgün yapılı saçlar… Bunun altında yatan inanış ise başta kişinin özgüven eksikliğinden kaynaklanır. Kişi, kendini olduğu gibi beğenmek yerine, karşı tarafın kendini beğenmesini amaç edinir. Kişi, kendini bir ‘öteki’nin gözünden, beklentilerinden baktığında kendine yabancılaşmış olur.
Tabii bulunduğumuz dönemde sosyal medya ile etkileşim gün geçtikçe arttığından dolayı, kişiler birbirini etkilemekte, bir duruma veya davranışa uyum gösteren insanlar arttıkça revaçta olan fikir veya uygulama ‘trend’ olmaktadır. Bu trende uymak isteyen insanların çoğu da aslında bilişsel bir çarpıtma olan ‘sürü psikolojisi’ ile hareket ederler. Buna ‘çoğunluk etkisi’, ‘sürü etkisi’ veya daha çok tüketim dünyasında ve reklamcılıkta kullanılan ismi ile ‘bando vagonu etkisi’ denmektedir. Sürü psikolojisinde bir şeye inanan kişi sayısı arttıkça, diğer insanlar da ilginin artış sebebinden bağımsız bir şekilde akıma dahil olurlar, bu şekilde kitle giderek büyür.
Son dönemde artan bir diğer problem ise, estetik yaptırma yaşının oldukça düşmesidir. Bunun altında yatan sebebin büyük kaynağı; bireylerin sosyal medyada gereğinden fazla vakit geçirmesi, rol model olarak influencerları almalarıdır. Çocuklarımızı, kendilerini sevecek ve oldukları haliyle beğenecek şekilde yetiştirmeliyiz. Ve her şeyden önce siz ebeveyn olarak kendinizi sevin ki, rol model olarak sizi örnek alabilsinler.
Algılanan bu güzellik ve estetik dünyasında, yalnızca değişiklik yaptırmak, genel kabul gören görünüşe bürünmek isteyen insanlar değil; bunu uygulayan uzmanlar yani doktorlar, estetisyenler, kuaförler vb. de belki de farkında olmaksızın, benzer taleplere karşılık vermek adına duruma ayak uydurmuş durumdalar ve gerekliliğini sorgulamadan benzer teknikleri uygulamaya alışmış bulunuyorlar.
Bir diğer sebep ise cinsel kaygıdır. Arzulanan bir partner olmak isteme duygusu, kişinin estetik kaygılarını besleyebiliyor.
Peki bu algılanan güzellik kaygısı tedavi gerektirir mi? Eğer kişinin güzellik kaygısı günlük yaşamını, sosyal ve mesleki işlevselliğini etkileyecek bir boyuta geldiyse kişinin psikoterapi alması gerekir. Terapide belki de hangi özelliklerini bu yolla gizlemek istediğini keşfetmek, estetik kaygıya yol açacak ihtiyaçlarını ve kişilik dinamiklerini fark etmek ve değiştirerek işlevsel hale getirmek öncelik olacaktır.
Başkaları görmeyi başaramıyor veya görmek istemiyor diye kendi güzelliğimizi inkâr etmeyelim. Kendimizi benimseyelim. Herkesin “Ne hoşsun.” dediği kişilere benzemeye çalıştıkça ruhumuz körelir, arzumuz azalır. Kendinizi olduğunuz gibi sevin.