Hamile ve Doğum Psikolojisi
Yazar Merve Kırna • Psikolog • 23 Haziran 2020 • Yorumlar:
Doğum; sadece bir bebeğin dünyaya gelmesi değil, çiftin anneliğe ve babalığa da doğuşudur aynı zamanda ve insanoğlunun hikayesi doğduğu anda değil anne- babanın zihnine düştüğü anda ve atalarından gelen aktarımlarla şekillenir.
Hamilelik süresince anne ve baba adayı kendi ebeveynlik ile ilgili süreçlerini, geçmiş ailevi deneyimleri ile birlikte düşlemlemeye başlar. Bebek ile ilgili düşlemler, hormonların etkisi, hamileliğin getirdiği fizyolojik, psikolojik değişimler ile birlikte anne adayında: bebeği ile ilgili kaygı, doğum ile ilgili korku ya da farklı kaygı ve korkular gelişebilir.
Hamilelikte Annenin Psikolojisi Bebeği Etkiler mi?
Bir çok anne adayı hiç deneyimlememesine rağmen farklı nedenlerden dolayı doğumdan korkmaktadır. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse öncelikle kişinin kendi doğum hikayesinin kendisine nasıl aktarıldığı (olumlu/olumsuz-korkutucu) çok önemli burada, olumsuz hikayelerle büyüyen kişi kendi hamile kaldığında dinlediği olumsuz hikayesini kendi doğumunda da yaşayacağına inanabilir ve doğum yapmaktan korkabilir. Bir diğer neden ise başkalarının olumsuz doğum hikayelerini dinlemek ve başkalarının deneyimlerini kendi doğumlarına atfetmektir. Kişinin önceki doğumu/doğumlarında yaşadığı zorluklar da yeniden hamile kaldığında aynı şeyleri yaşama kaygısına dönüşebilir. Ebeveyn olmanın getirdiği sorumluluklardan korkma, yetersizlik hissi, eş ile ilişkide yaşanan sıkıntılar, kendi ebeveynleri ile olan ilişkisi, kariyerden uzaklaşmak istememe, doğum sonrası bebeğin bakımı ve nasıl bir hayatın kendilerini beklediği kaygısı, travmatik yaşam olayları, önceki düşük, kürtaj hikayeleri vb gibi nedenler doğum ile ilgili endişeleri tetiklemekte ve hamilelik sürecinde annenin duygu ve düşünceleri doğmamış bebeğin kişiliği üzerine etki edebilmektedir.
Rahim bebeğin ilk dünyasıdır. İnsan dünyanın şekillenmesinde gerek doğum öncesi, gerek doğum sonrasında bir çok etken bir araya gelerek kişilik oluşumunu etkilemektedir. Yaşanan tek bir olay kişiliği oluşturmaz, örüntsünü oluşturur. Cenin görebilen, duyabilen, tat alabilen ve yetişkin gibi olmasa da hissedebilen bir varlıktır. Nasıl ki hamileliği boyunca bir annenin sigara, alkol, bazı ilaçları almasının anne karnındaki bebeğe olumsuz etkileri varsa aynı şekilde annenin duygu ve düşüncelerinin de bebeğe olumlu/olumsuz etkileri olabilmektedir. Bebeğin anne karnında hissettikleri ve algıladıkları kendisiyle ilgili beklenti ve davranışlarını da şekillendirmeye olanak tanır, ayrıca doğduktan sonra çocuğun kendini nasıl gördüğü sonucunda oluşan davranış paternleri, bağlanma şekli kısmi olarak anne karnında aldığı mesajlarla temellenmektedir. Rahim bebeğe bir yuva olduğu gibi onun hayattan beklentilerini de oluşturur. Eğer sıcak ve sevgi dolu bir yer olduysa bebek için rahim, çocuk doğduktan sonra dış dünyanın da böyle olmasını bekleyecek ve güven duygusu gelişiminde, dışa dönük olmada ve kendine, başkalarına güven konusunda yatkınlıklarını belirleyecektir. Bunun aksi olduğunda rahim bebek için zor bir ortam olduğunda doğduktan sonra bebek dış dünyadan aynı şeyleri bekleyecek içe kapanık, şüpheci, kendine ve başkalarına güvensizlik eğilimlerini oluşturacaktır.
Dünyada prenatal (doğum öncesi) ve perinatal (doğum anı) psikolojisi olarak bilinen bu alanlar hamile annenin psikolojisi ve doğmamış bebeğin psikolojisini incelemektedir. Fetüsün anne karnında neler öğrenebildiği, nelerin onu etkilediği ve bunun yanı sıra neleri kayıt ettiğine dair araştırmalar yapılmaktadır. Gebelik sürecinde psikososyal desteğin düzeyi, ruh sağlığı ve fetüsün sağlığı açısından oldukça önemlidir. Michigan Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre heyecanlı anne adaylarının, sakin anne adaylarına göre daha uzun sürede doğum yaptıkları bulunmuştur. Cincinnati Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre ise 10 adet psikolojik etken araştırılmış olup bunların doğum sancılarını en fazla uzatan ve doğumu zorlaştıranlar olarak sırasıyla “anneliğe karşı tutum”, “ anne ile olan ilişki”, “alışkanlık haline gelmiş huzursuzluklar, endişeler, korkular” olarak bulunmuştur. Brown üniversitesinde 50 anne adayı (25 normal, doğumu mutlulukla bekleyen, 25 problemleri olan) doğumlardan sonra problem yaşayan kadınların küçük, büyük olmak üzere çeşitli doğum komplikasyonları yaşadığı, normal olan grubun ise tek bir tanesinin problem yaşamadığı dikkat çekmiştir. Kuzey Carolina üniversitesinde yapılan bir çalışmada tıbbi belirti olmaksızın bebeklerinin sağlığı, sakat doğacağı ile ilgili yoğun kaygı yaşayan anne adaylarının doğum sırasında komplikasyona maruz kalma risklerinin çok daha yüksek olduğunu, doğumların uzun sürdüğünü ve bebeklerin apgar (doğum sonrası 1 ila 5 dakika arasında yapılan test) derecelerinin düşük çıktığı gözlenmiştir. Bu kaygıyı Freud “benlik hissinin evrimsel geçmişindeki bazı evrelere geri dönmektir, benliğin başkası ve dış dünya tarafından henüz açık açık sınırlandırılmamış olduğu döneme olan bir gerilemedir” şeklinde tanımlamıştır.
Hamile ve Doğum Psikoloğunun Önemi
Hamilelik süreci çok özel bir andır. Sadece fizyolojik değil, zihinsel ve psikolojik etmenleri de barındırır içinde. Hamilelik ve doğum sürecinde; ihtiyaç halinde psikolojik olarak destek almak, gerek anne ve baba adayı için, gerek henüz dünyaya gözlerini açmamış fakat her şeyi vücut kayıtlarına geçiren bebek için önemli bir adımdır. Anne adayının; kendi aile öyküsündeki doğumu, gebelik yaşantıları ve algılarının şuan ki kendi hamilelik sürecine etkileri, çocukluktan beri bastırılan duygu ve düşünceler, yaşanan travmatik olaylar hamilelik sürecinde açığa çıkmaktadır. Gebelik, anne adayının hem kendi annesiyle, hem de o ilişkideki çocukla yani kendisiyle özdeşleşmesine fırsat tanır ve geçmişte bastırılan kaygılar, üstü örtülen çözümlenmemiş anılar yeniden ortaya çıkabilir. Bunun yanı sıra hamilelikle ilgili oluşan kaygı ve korkuların, hamilelik algısı, bebek ile ilgili oluşan olumsuz düşünce ve kaygıların, aile ve eş ile olan ilişki kalitesinin artması, doğum anı ile ilgili korkuların giderilmesi adına psikolojik destek almak oldukça önemli bir yere sahiptir. Doğum anında psikolojik desteğin önemi ise; anne adayı ile doğum öncesinde psikolojik açıdan çalışılsa bile doğum anında bilinçdışı geçmiş travmalar, doğum ile ilgili kaygılar ve korkular yeniden canlanabilir, tıbbi olarak hiçbir neden olmamasına rağmen bazen doğumun ilerlemesi durabilir, tıkanabilir anne ve/veya bebek strese girebilir böyle durumlarda sorunu anlayıp doğumun durmasına etki eden psikolojik faktörler çözümlenerek doğumun tekrar akışında devam etmesine destek olunur. Doğum sırasında bilinçdışı kayıtlarından gelen olumsuz anılardan etkilenmeden doğum gerçekleştirmesini sağlamanın yanı sıra annenin tüm süreç boyunca sakin kalmasını desteklemekle birlikte, doğacak bebeğin de olumsuz doğum anılar ile dünyaya gözlerini açmamasını sağlamayı hedefler.