Hangi Makine, Hangi Lens, Flaşım Yeterli Mi? Doğru Ekipman Seçimi Nasıl Olmalı?
Yazar Adem Can Karaçor • Diş Hekimi • 14 Aralık 2017 • Yorumlar:
Birçok diş hekimi klinikte şöyle bir durumla karşılaşmaktadır: Tedavi başarıyla tamamlanmıştır ve ön dişe yapılan restorasyon harika görünmektedir. Hasta ise sonuçtan son derecede memnun olmuştur.
Diş hekimi, bir anda ön dişlerin vaka öncesi fotoğraflarını almayı ihmal ettiğini anlar ve içinden şunları geçirir: “Keşke, hiç değilse 2 tane (önce ve sonra) fotoğraf çekebilseydim!”
Bu senaryo sonrası yapılacak 2 seçenek vardır: Ya tedavilerimize aynı protokolle devam etmek ya da gelecek vakalarda keşke dememek için diş hekimliğinde kullanıma uygun bir fotoğraf makinesi ve donanımı satın almak.
Böylece istenilen vaka fotoğraflanabilir, istenilen an hastalarımıza gösterilebilir.
Bu makalede fotoğraf makinesi gövdesi,lens ve flaş seçimini tartışacağız. Farklı beklentilere göre farklı tavsiyelerde bulunacağız. Yukarıda bahsettiğimiz o 2 fotoğrafı çekebilecek donanıma ve teknik bilgiye sahip olarak, ciddi bir arşiv oluşturulabilir.
Bu fotoğraflar ise mesleğimize şu şekilde katkıda bulunabilir:
» Farklı tedaviler için kendi tedavi arşiviniz oluşturulabilir
» Hasta ve teknisyen iletişimi güçlendirilebilir.
» Adli vakalar için belge niteliğinde saklanabilir
» Toplumu bilinçlendirmeye katkıda bulunulabilir
» Bilimsel yayınlarda, sunumlarda vs. kullanılabilir
» Ve en önemlisi mesleki gelişiminiz adına, yapılan tedavileri daha yakından görme fırsatı elde edilebilir.
Sürekli fotoğraf çekerek klinik maliyetlerin yükseldiği düşünülebilir; ancak kendi tedavinizden alınan fotoğraflarla sunulacak bilgiler paha biçilmezdir. Çünkü gözle görülenden en az 40 kat daha büyük bir şekilde detayları görmemizi sağlarlar.
Dijital fotoğraf makineleri, milenyum çağında hızlı bir gelişme göstererek kullanım alanlarını da genişletmiştir. Önceleri diş fotoğrafları sadece 35 mm’lik sinema filmleri kullanılarak çekilebiliyordu. Bu yöntemle çekilen fotoğraflar banyo aşamalarından geçmek zorundadır. Banyo solüsyonları ise toksik kimyasal maddeler içermekte ve atıklarının uzaklaştırılması sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle çevreyle dostluğu da kuşkuludur.
Dijital fotoğrafçılık sayesinde ise çevreye sürekli zarar verilmez, sonuç saniyeler içinde bilgisayar ekranınızda görüntülenebilir, fotoğraflar yıllarca bozulmadan saklanabilir ve istediğiniz kadar fotoğraf kaydedilebilir.
Şu anda 5 farklı markaya ait, toplamda 373 adet fotoğraf makinesi piyasada satılmakta. Eğer doğru bir stratejiyle marka ve modelleri tek tek eleyebilirsek, bize uzun yıllar hizmet edebilecek donanım kolayca kurulabilir.
Fotoğraf makineleri 3 ana sınıfa ayrılırlar:
Kompakt ve filmli SLR (Single Lens Reflex) makineler rutin kullanıma uygun değillerdir.
DSLR (Digital-Single Lens Reflex) makineler ise Makro çekim gereken durumlarda en uygun seçeneği oluşturmaktadır. DSLR makineler üzerine bir set kuracak isek seçenek sayısı şimdiden 202’ye iner.
“Önce fotoğraf makinesi gövdesini almalıyız; sonra lens ve flaşı seçmeliyiz” gibi yanlış bir inanış vardır. Oysa ki lensler ve flaşlar fotoğraf kalitemizde daha büyük rol oynamaktadır.
Birkaç yıl içinde elimizdeki gövdenin modası geçecek; ama lens ve flaşların modası hâlâ devam edecektir.
Yeni stratejimiz ise şu sırayla olacaktır:
1- Lens seçimi
2- Flaş seçimi
3- Fotoğraf makinesi seçimi
1- LENS SEÇİMİ
Dental fotoğrafçılık için odak uzaklığı 100mm civarında olan, 1:1 büyütme faktörüne sahip bir makro lens gereklidir. Bu lensler büyütme faktörleri ile diğer lenslerden ayrılırlar.
Örneğin; bir santral dişin vertikal kron boyunun 10 mm olduğunu düşünelim. 36x24 mm’lik bir sensör üzerindeki görüntüsünün de 10 mm olduğunu tespit edebiliyorsak bu görüntü 1:1 oranında makro görüntüdür. Makro lensler 60mm, 85mm, 90mm, 100mm, 105mm, 180mm, 200mm gibi odak uzaklıklarına sahiptir. Dental fotoğrafçılık için en uygun lensler 85mm-105mm arasındaki lenslerdir. Bu lensler hastaya çok yaklaşmadan veya hastadan uzaklaşmadan 1:1 fotoğraflar çekebilmemizi sağlarlar.
Tele-zoom lenslerin de makro çekim modu vardır; ancak büyütme faktörleri 1:4’e kadar olduğu için diş hekimliğinde kullanıma uygun değillerdir. Makro olmayan diğer tüm lensler de ağız içi çekimlerde, görüntüde biçim bozukluğuna yol açtığı için tavsiye edilmemektedir.
2- FLAŞ SEÇİMİ
Fotoğraf bir anlamda “Işıkla boyamaktır”. Zifiri karanlıkta hiçbir makine (ışık kaynağı olmadan) ile aşağıdaki gibi net bir fotoğraf çekilemez.
Fotoğraf makinesi klinik ortamda ağız içi (ön, yan, oklüzal yüzey vb.) ve ağız dışı (yüz, profil, alçı model, protetik işler vb.) fotoğraflar çekmek için kullanılabilir. Ağız içine odaklanıldığında genellikle yetersiz ışıkla karşılaşılır. Harici flaş sistemleri ise burada devreye girmektedir. Diş hekimliğinde genellikle 2 tür flaş sistemi kullanılmaktadır: Ring Flaşlar ve Twin Flaşlar
Ring flaşlar: Lensin çevresini dairesel olarak saran bir ışık üretirler. Böylece odaklanılan bölgeyi her açıdan aydınlatabilirler. Dişlerin yüzey karakterinin, renk dağılımının, 3 boyut algısının daha az önemli olduğu Ortodonti, Cerrahi ve Periodontoloji alanlarında ciddi bir kullanım kolaylığısağlarlar. Özellikle lateral ve posterior bölgelerin çekiminde derin gölgeler oluşturmazlar. En büyük dezavantajı ise fotoğrafı çekilen alanı boyutsuz, düz hale getirmeleridir.
Twin Flaşlar: 2 adet bağımsız flaştan oluşan bu sistem, lensin sağında ve solunda yerleşir. İkiz flaşların konumu üzerlerindeki tutacaklar sayesinde değiştirilebilir. Hatta flaşlardan birisi lensin yanından sökülerek hastaya daha yakından ışık sağlanabilir. İkiz flaşlar sayesinde kontrastı yüksek, 3 boyutlu detaylar veren fotoğraflar çekilebilir. Renk dağılımı, yüzey karakterizasyonu ve translusensliği değerlendirmemiz gereken anterior dişler için en uygun flaş türüdür.
Sayısız çekim olanağı veren bu sistemin kullanımı tecrübe gerektirir. Protetik diş tedavisi ve Konservatif diş tedavisi alanlarında kullanımı daha uygundur. Posterior bölgede kullanıldığında yanağa veya dişlere yansıyan flaş, istenilen alanda gölge oluşturabilir. Bu sorunu ortadan kaldırmak için uçlarına takılabilen yarı geçirgen beyaz bir aparatları vardır.Hangi flaş türünün beklentilerimize uyduğunu saptarsak, doğru seçim kolayca yapılabilir.
3- FOTOĞRAF MAKİNESİ SEÇİMİ
En iyi görüntü kalitesini alabileceğimiz makineler DSLR fotoğraf makineleridir. Bunun en büyük sebebi şudur: Ağız içi çekimlerde makro lens kullanılmalıdır ve çektiğimiz tüm ark fotoğraflarda hem santral dişin hem de 2. molar dişin net görünmesi arzulanır. Yani alan derinliğini olabildiğince artırmak, f: (focal length-odak uzaklığı) diye adlandırdığımız değeri yükseltmek amaçlanır.
Ağız içi çekimlerde f/22 ve f/32 arası ideal açıklık olarak kabul edilmektedir. Böylece görüntülenen bütün dişler net olmaktadır. Kompakt makinelerde bu değerlere çıkılamamakta ve istenilen görüntü netliği elde edilememektedir. Mesela, 100mm odak uzaklığa sahip bir makro lens almışsak f değeri 100mm demektir. Lens sonsuza odaklandığında görüntü lensin 100mm arkasına, sensör üzerine net düşmektedir. Diyafram açıklığı ise bu değere bölünerek bulunmaktadır ve f:8 açıklığı 100/8mm demektir. Yani ışık 12,5mm’lik bir aralıktan lensin içerisine girmekte ve sonra sensör üzerine düşmektedir.
Kompakt ve DSLR fotoğraf makineleri arasındaki farklı sensör boyutları da görüntü kalitesini etkileyen bir diğer unsurdur. Kompakt makinelerde, küçük boyutlarından dolayı küçük görüntü sensörleri kullanılmaktadır.APS-C (Advanced Photo System type-C) sınıfı, yani sensör boyutu ortalama 24x16mm olan DSLR fotoğraf makineleri dental fotoğrafçılık için oldukça uygundur. Full-frame diye nitelendirilen ve sensör boyutu 36x24mm olan pahalı fotoğraf makinelerine çoğunlukla ihtiyacımız yoktur.
SONUÇ
Dijital dental fotoğraf teşhis, iletişim ve belgeleme için olağanüstü bir araçtır. Uygun bir eğitim, donanım, teknik ve uygulama ile dental fotoğrafçılık hekimin doğru teşhiste bulunmasını ve tedavi önerileri sunmasını destekleyebilir. Her hekimin ise kendi beklentileri doğrultusunda ekipmanını oluşturması gerekir. Böylece kurulacak donanımdan elde edilecek fayda en üst seviyeye çıkarılabilir.