HANGİSİ DAHA KOLAY..EVLENMEK Mİ BOŞANMAK MI?
Yazar Mine Aktaş • Psikolog • 24 Kasım 2017 • Yorumlar:
Evliliklerimizi çoğunlukla hayallerimizi karşılayacağını düşündüğümüz için yaparız ve hep uzun sürmesini bekleriz… Oysa ki zaman geçtikçe evli olan herkes bunu bilir, flört ederkenki insan ile evlenilen insan arasında dağlar kadar fark olduğu anlaşılır. Bunu anlamak 2-3 yıl sürer. Emin olmak için birkaç yıl daha, acaba düzelir mi için 2 yıl, biraz da itelim kakalım, işte 10 yıllık evlilik ve artık bitirmeye karar vermişiz bir bakarız ki.
Ben şahsen, evlendikten sonra hem evlenmenin hem de evliliği bitirmenin ne kadar zor olduğunu anlayanlardan biriyim. Uzun süre belirli bir düzen kurduktan sonra, onu bozmak için hamle yapmak gerçekten zor.
Her şeyi düşünmek zorundasınız, evlenirken yaptığınızdan daha çok hem de. Çocuğun velayeti, okulu, evdeki eşyaların paylaşımı, sahip olunan taşınmazlar… peki ya köpeği kim alacak?.
Ailelere kim haber verecek?. Kavga gürültüleri bilen var, bilmeyen var. ‘Tekrar deneseniz evladım be’ sözlerini kim bertaraf edecek? Kim başvuracak boşanma için?. Kim başvurursa o tazminat alamıyormuş. Öyle mi? Hayır, hayır o bir safsata, öyle bir şey yok. Her iki taraf da isterse çok kısa sürede, hatta avukatsız bile hallediyorsunuz bunu.
Bazen ben şöyle yaparım, olmamış olayları olmuş olarak kabul eder ve ne hissettiğime bakarım. Boşanmış olsak, böyle hissetsek; her şey daha mı iyi oluyor, nasıl hissederiz kendimizi?. .Öyle ya, yıllar süren, kağıt üstünde kalmış bir anlaşmayı bitirmekten bahsediyoruz ve elbette bir provasını yapmak lazım.
Kendinizi dul gibi hissediyorsunuz -gerçi şimdi artık kimliklerde bekar yazıyor- ütülenecek gömlek yok, etraftan çorap toplamak yok, aldattı mı aldatmadı mı paranoyaları yok, annesi ne dedi babası ne yaptı yok, güzellik maskelerine verilen paralar yok, futbol maçlarına kota koyan da yok, geç geldin vıdıvıdıları yok, hep aynı kişiyle gece yatağa girme sıkıcılığı yok, - bu erkelere bunaltıcı gelirken , kadınlar için çoğunlukla huzurun, güvenin bir belirtisidir- hafta sonlarına karışan yok, yani yok yok…
Güzel aslında değil mi.. sonra birden neden evlendiğinizi hatırlarsınız ki bu sizi karmaşık duygular içine iter. Yine başladığınız yere dönersiz. Düzeltebilir miyiz? Belki 1-2 yıl daha.. Boşa giden yıllar demektir…Eğer bu kadar zaman evli kaldığınız birinden boşanmayı düşünüyorsanız, uzatmanın anlamı yok demektir. Geçmişteki jenerasyon ne için evlenmişti bundan pek emin değilim ama kendi jenerasyonumu az çok anlayabilirim.
Toplumsal baskılar, gelenek görenek bir araya gelir ve hayatını yönetmeye başlar, istediğiniz gibi yatağa girebilmek için kendinizi evlenmiş bulursunuz. Fazla tanımadan, tanıyamadan.
Flört ederken; o kısıtlı zamanda hep güzel şeylerden konuşur sohbet ederiz, sanki hayat boyu böyle gidecek gibi. Kimse o buluşmalarda; dağınık biri olduğundan, saçlarının döküldüğünden, sinir hastası bir annesi olduğundan, kısır olduğundan, kahveye gittiğinden, horladığından, temizlik hastası olduğundan, çocuk istemediğinden bahsetmek istemez. Çünkü bunlar sevgilinizi elinizden kaçırtabilir. Aslında evlilikten daha çok ciddiye alınacak bir şey varsa o da flörttür. Bizi hatadan döndürür.
Şu anda bebek bekleyen iki arkadaşım var. Onlar benim gibi yapmadılar ve hemen evlenir evlenmez çocuk yapmadılar. Çeşitli sebeplerle zaman geçtikten sonra çocuk yapmayı düşündüler.. İyi de ettiler. Kutlarım. Hem çocukları olacağı için, hem doğru karar verdikleri için.
Yıllar yıllar süren evlilikler çok eskilerde kalmış. Artık şimdiki nesil pek taviz vermek yanlısı değil. Böylelikle fazla dayanıklı olamıyorlar. Maddi sıkıntılar, kişilik çatışmaları, aile anlaşmazlıkları, çok da sağlam olmayan evlilikleri temelden sarsıyor. Belki önce dürüst olmayı öğrenmeliyiz, sonra bireyselleşmeyi, büyüdüğümüzü kanıtlamayı, o kozayı yırtıp çıkabileceğimizi göstermeyi ve en önemlisi gelenek göreneklere her şeyimizi dayandırıp istemediğimiz şeyleri yaşamamayı başarmalıyız. Evlilikler toplumda çok tasvip edilen hatta zorlanan bir kurumdur. Yanlış kararlarla insanların hayatlarının yara aldığını bilmek istemezler. Mutsuz bir toplumun da temellerini atmaya böylelikle başlarız…
Aşık olalım, sevelim, her şeyi konuşalım, evlenelim, deneyelim, olmazsa hayatlarımızı mahvetmeyelim….