Haşimoto hastalığı
Yazar Kayıhan Çağlar • Genel Cerrah • 26 Ocak 2018 • Yorumlar:
“Haşimoto tiroiditi” (Haşimoto hastalığı), bundan sonra “HT” olarak anılacaktır. HT, iyot yeterli bölgelerde tiroit hormon yetmezliğinin en sık sebebi olup, tiroidin hayat boyu süregelen ilerleyici bir hastalığıdır. “Haşimoto tiroiditi” terimi, 1912 yılında Japon Cerrah Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan patoloji raporundan türetilmiştir. Halk arasında ‘tiroit bezi iltihabı’ olarak isimlendirilse de ‘tiroit bezi harabiyeti’ olarak adlandırmak daha doğrudur. Toplumun yüzde 2’sinde bulunur. HT hastalarının yüzde 95’i kadındır. Her yaşta görülse de 30-50 yaşlar arasında daha sıktır. Kadınlarda erkeklere nazaran 15-20 kat daha fazladır. 5 yaş altında görülmesi nadirdir.
AİLESEL ÖZELLİK GÖSTERİR
HT hastalığı, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birlikteliği sonucu gelişmektedir. Aile bireyleri arasında yaygın geçiş (özellikle kadınlar arasında), kardeşlerde görülme riskinin normale göre 20 kat fazla olması, tek yumurta ikizlerinde bulunma ihtimalinin yüzde 30-60 olması, ‘Down’ ve ‘Turner’ hastalığı olanlarda sık görülmesi ailesel geçişi kuvvetlendiren durumlardır. Bu yüzden HT saptanan bir bireyin ailesinde tiroit tetkikleri yapılmalıdır. Çevresel faktörlerden; enfeksiyonlar, stres, seks steroidleri, gebelik sayısı, gereğinden fazla iyot alımı, radyasyona maruz kalma, sigara içimi ve selenyum eksikliği suçlanmaktadır.
BAĞIŞIK SİSTEM HASTALIĞIDIR
HT, otoimmun dediğimiz bir bağışık sistem hastalığıdır. Otoimmun hastalıklarda vücut kendi dokusunu yabancı doku olarak algılayıp onu harap etmek ister ve vücutta bir mücadele yaşanır. HT’te de vücut kendi tiroit bezini yok etmeye çalışır. Vücudumuz bunu gerçekleştirmek için otoantikorlar; anti-TPO antikoru (TPOAb, olarak anılacaktır) ve antitiroglobulin antikoru (TgAb, olarak anılacaktır) üretir. Bu antikorlar, tiroit bezine bağlanarak tiroit hücrelerini yok eder. Bu sırada tiroit bezine birçok iltihap hücresi birikir. İltihap neticesinde tiroit hücreleri tahrip olarak azalınca bez küçülür ve tiroit hormonu yapacak hücre kalmaz. Bu gelişmelerin devamında ise tiroit hormon yetmezliği gelişir.
LABORATUVAR BULGULARI
Başlangıçta ufak bir guatr varlığı ile beraber kanda yüzde 95 oranında TPOAb ve yüzde 60 oranında TgAb tespit edilir ve TSH – hipofiz bezi hormonu- ve T3 ile T4 -tiroit bezi hormonları- normaldir. Bazen de yüzde 5 oranında TSH düşüklüğü ve T3/T4 normal ya da yüksekliği ile saptanabilir. Bu durumda tespit edilen başlangıç halindeki HT yanlışlıkla toksik guatr (halk dilinde zehirli deniliyor) tedavisi alabilmekte (Haşitoksikosis) ve yıllarca takipsiz kalan hastalarda hormon düşürücü ilaca bağlı guatr gelişebilmektedir. HT hastalığı zaman içerisinde ilerledikçe önce tiroit hormon yetmezliği (TSH yüksek, T3/T4 normal) daha sonra da tam yetmezlik (TSH yüksek, T3/T4 düşük) gelişir. Yaş ilerledikçe hem kandaki antikor seviyeleri hem de tiroit hormon yetmezliği artar.
KLİNİK BULGULAR
Hastaların bir çoğunda bulgu yoktur ve tanı tesadüfen konulabilmektedir. HT’li hastaların tiroit bezinde; ‘lastik silgi’ kıvamında bir sertlik ve şikayete sebep oluşturmayacak sessiz bir belirginleşme (guatr - tiroit bezi büyümesi) vardır. Ağrı ve hassasiyet genelde olmaz. Bu hastalar doktora sıklıkla guatr nedeni ile ve tiroit hormon yetmezliğinin sebep olduğu; yorgunluk, uyuşukluk, deride kuruluk, üşüme, saç dökülmesi, hafızada zayıflama, kabızlık, iştah azlığı ile beraber kilo alımı, nefes darlığı, seste kalınlaşma, yüz/el ve ayaklarda şişme gibi şikayetler yüzünden başvurabilir. HT hastalığını tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi şekli yoktur. Tedavi, yalnızca hastalığın sebep olduğu guatr ve/veya tiroit hormon yetmezliğinin giderilmesinden oluşur. Bu hastalar, ‘levotiroksin sodyum’ etken maddesi içeren tiroit hormon ilacı ile tedavi edilir. İlaç dozu, serum TSH düzeyini normale getirecek şekilde doktorunuz tarafından ayarlanır. Yaşlı, koroner arter hastalığı olanlarda tedaviye çok düşük dozlarda başlanır ve 4-6 haftalık aralarla artırılır. Osteoporozu – kemik erimesi – olan hastalarda da tedavi çok yüksek dozlarda yapılmamalıdır. Gebelik süresince ilaç dozunda % 25-50 oranında bir artış gerekir.
HT hastalarında diğer otoimmun hastalıklar da görülebilir. Hipogonadizm (seks hormonlarında azalma), Addison hastalığı (böbreküstü bezi hormon yetmezliği), Tip 1 Diyabetes Mellitus (şeker hastalığı), Hipoparatiroidizm (kanda paratiroit hormon ve kalsiyum eksikliği) ve Pernisiyöz anemi (B12 vitamin eksikliğine bağlı kansızlık ile birliktelik sık görülmektedir.
TAVSİYELERİMİZ
Selenyum desteği alabilirsiniz. Selenyum minerali içeren gıdalar; ay çekirdeği, balık eti, hindi eti, göğüs tavuk eti, kırmızı et, sakatat, yumurta, mantar, soğan, sarımsak, bakliyatlar, yeşil yapraklı sebzeler, süt ürünleri (şişlkinlik yapıyor ise alınmaması tavsiye edilir), ceviz vb. dir. Selenyum her ne kadar vücut için önemli bir madde olsa da fazla tüketilmesi durumunda vücuda zarar verme ihtimali yüksektir. Soya, tüm tahıllar (özellikle gluten), şeker, kafein, florlu sular, bitkisel yağlar önerilmeyen besinlerdir.
Tiroit hormon ilacını günde tek toz almak yeterlidir. Sabah aç olarak, tek dozda ve tercihen tek başına, bir miktar su ile alınmalıdır ve kahvaltı ile arasında 30 dakika gibi bir süre olmalıdır. İlacınızı sabah almayı unutmuş iseniz aklınıza gelen zamanda almalısınız, bir gün önce almayı unutmuş iseniz ertesi gün sabah ve akşam iki kez alınız. İlacınızı aldığınız dört saat içerisinde özellikle kalsiyum, demir, multivitamin, mide ilaçları (H2 blokerleri, proton pompa inhibitörleri, antiasit, sükralfat) almamaya çalışınız. Doktorunuzun kontrole davet ettiği zamanlara titizlikle riayet ediniz. Hamilelik düşünceniz var ise mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Hamileliğin gerçekleşmesi halinde tiroit hormon ilacınızı almaya devam etmelisiniz ki gebeliğinize bir zararı yoktur. İlacınızı almadığınız veya doz ayarlaması yaptırmadığınız taktirde; ilk aylar için düşük ve sonraki aylar için erken doğum tehdidi risklerini taşıdığınızı biliniz. Hamilelik sonrasında da doktorunuz ile temasa geçiniz.
Kesin olarak ispatlanmış olmasa da 2016 yılında yapılan bir çalışmada; öğlen ve akşam yemek öncesi 1 gram olarak çörek otu tozu kullandırılan HT’li hastaların antikor düzeylerinde düşme saptanmıştır. Bu yüzden çörek otunun HT’li hastalarda yararlı olabileceği düşünülmektedir.
CERRAHİ TEDAVİ
HT’li hastalarında cerrahi tedavi ilk planda düşünülmeyecek bir durumdur. Cerrahi tedavi gerektiren en önemli durumlar; tiroit ince iğne aspirasyon biyopsisinde tiroit kanseri ve kuşkusunun saptanması, başka nedenlere bağlı olmadığı gösterilen nefes darlığı, yutkunma güçlüğü ve ses kısıklığı gibi bası bulgularının varlığı ve tiroit bezinin aniden büyümesi ile beliren lenfoma hastalığı şüphesidir. Ayrıca ilaç tedavisine rağmen nodüllü hastalıkta nodülde küçülme sağlanmaması ya da tiroit bezindeki büyümenin devam etmesi, kozmetik nedenler diğer cerrahi sebepler arasındadır. Şen ve esen kalınız…