Haşlanan Kurbağa Sendromu ve Özellikleri

Yazar Şeyma TemelPsikolog • 22 Kasım 2021 • Yorumlar:

Haşlanan kurbağa sendromu, içinde hapsolduğumuzu sandığınız bir durumda hissettiğiniz duygusal yorgunluğu ifade eder. Bu yorgunluktan yüzünden yanana kadar duruma katlanmaya devam ettiğiniz zamanlar illa ki olmuştur.

Haşlanmış kurbağa sendromu, zihinsel ve duygusal olarak tükenene kadar sürekli kötüye giden bir kısır döngüde kalmanıza sebep olabilir.

Bu sendromla alakalı olarak Fransız yazar ve filozof Oliver Clerc, basit bir dil kullanarak bu sendrom hakkında açıklayıcı bir hikâye yazmıştır.

Hikâyeye göre, bir kurbağayı kaynar bir suyun içine bırakırsanız hemen tepki verir vererek kendini dışarıya atar. Ancak, aynı kurbağayı soğuk ya da ılık bir suyun içine koyarsanız ve korkutmazsanız öylece kıpırdamadan duracaktır. Suyu alttan yavaş yavaş ısıtırken yükselen sıcaklık karşısında kurbağa hiçbir şey yapmaz ve keyif almaya başlar. Yükselen sıcaklıkta kurbağa sarhoşluk hazzıyla kendinden geçerek dışarı çıkamayacak hale gelecektir. Kaçmak için bir engel kalmadığı halde kaçamaz ve haşlanıp pişer. Çünkü kurbağanın sinir sistemi yavaş ve tedrici değişimlere değil ani değişimlere göre programlanmıştır. 

Bunun sonucunda kurbağaların büyük bir kısmı içinde bulundukları ‘’değişimi’’ algılayamadıkları daha doğrusu rehavete kapılıp gevşedikleri için haşlanarak canlarını vermiş olurlar. 

Bu hikâyeden yola çıkarak biz insanlarda da duygusal kötüye gidiş, yavaş olduğu için fark edilmez.! Çünkü insan içinde bulunduğu durum ani gelişimler göstermediği sürece durum farkına varamayabilir. Ve zamanla buna adapte olmaya başlar, bunun sonucunda da nerede ve ne zaman nasıl tepki vereceğini bilemez hale gelebilir. Bu anlamda da haşlanmış kurbağa sendromu çok olay gerçekleşebilir. 

İş, aile, romantik ilişkiler, sosyal ve toplumsal hayat bu durumu yaşadığımız alanlar olabilir. 

Ve bu hikâye yanı sıra bize insanların ve toplumların çaktırmadan uygulanan değişikliklere nasıl da tepkisiz kaldığını göstermek içinde çok iyi bir örnektir.  

İnsanlar olarak hayatımızda ani değişimler olmadan ya da ciddi ve ani bir değişim ortaya çıkmadan harekete geçme alışkanlığımız yoktur. Eğer su yavaş yavaş ısınıyorsa yerimizden kıpıldayamaz aksine rehavete kapılarak gevşeriz. Ve bu rahat ortamın bize sağladığı güven aldatmacasının içinde tembelleşir ve geleceği düşünemeyiz. 

Sonrasında bağımlılık, gurur, bencillik ya da talep kâr davranışlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığında yaşanılan durumun ne kadar da zor olduğu anlaşılamayabilir. Hatta bu durum karşısında partnerinizin, anne ya da babanın, patronunuz ve en yakın arkadaşınızın size ihtiyaç duyması, belirli görevler verecek kadar güvenmesi ve görevlendirmesi, sürekli olarak ilginize ihtiyaç duyar halde olması kendinizi iyi hissettirebilir. 

Ancak bu zamanla, bu talep kâr reaksiyonunuzu ve tepki sürenizi azaltır. Tüm enerjinizi ve bunun normalde sağlıklı bir ilişki olmadığını görme yetinizi tüketebilir. 

Peki, böyle bir durumda neler yapabiliriz? Biraz bunu konuşalım.. 

İlk olarak hayat ve insanlara karşı gözlerini açık tutar bir halde olup ne istediğinizi anlamak için bilinçli bir çaba içerisinde olmalısınız. Çünkü algılarınızı bozan şeyleri kontrol altına almanın temel ilk kuralı budur. 

Bu durum karşısında çevrenizdeki insanlar, kendi haklarının peşinde gitmeye ve kendinize değer verdiğinizi görmeye başladıklarında elbette ki bu durumdan rahatsız olacaklardır. Neden mi? Çünkü sizin onları rahatlatan taraf olmanıza alışmış durumdadırlar ve kendinize ilgi gösterir hale gelmiş olmanız onlar tarafından hoş karşılanan bir durum olmamaktadır.  

Son olarak şunu unutmayın! Bazen bir şeylere dur! demenin, kendi iyiliğinizi garanti altına almak, kendinize duyduğunuz sevgiyi, değeri koruyabilmek için yapabileceğiniz tek şeyin bu olduğunu unutmayın!

Evet, bu söylediklerim ve büyümeye doğru gittiğimiz bu yolun belki zor ve biraz rahatsız edici olduğunun farkındayım. Bu konuda haklı olabilirsiniz fakat bu değişimin sonucunun sizler için paha biçilemez olacağına inanamayacaksınız. 

Her zaman kendi gücünüze inanın ve değişmekten korkmayın!

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)