Hayatın Baharı: Ah Gençlik'i Anlamak

Yazar Sebahat Yeşil SaatçıAile Danışmanı • 31 Mayıs 2021 • Yorumlar:

Gelecek, geçmiş tecrübelerin ışığını yansıtır. İnsan planladığı yolda yarın mutlu olmak ister!

Bunun için de doğru bir yol haritasına ihtiyacı vardır. Eğer harita gençlerimizin hedeflerini kapsıyorsa bu yol haritası ebeveynlerdir.

Çocukluk yıllarının geride bırakıldığı fakat yetişkin bir insan olmanın bütün şartlarına da henüz ulaşılamadığı, bireyin yaşadığı fiziksel değişimlere paralel olarak psikolojik ve sosyal sorunlarla baş etmek zorunda kaldığı bir dönemdir gençlik. Çocuklukta edinilen bilgi, kazanılan davranışlar erişkinliğe geçiş sürecinde yeni değerlerle ve davranış kalıplarıyla karşılaşır. Bu karşılaşma bir tür çatışmayı da beraberinde getirir. Fizyolojik ve biyolojik açıdan büyük bir değişim yaşayan birey; eğitim, toplumsal rol, meslek seçimi gibi alanlarda da yoğun bir çaba harcar.Bunun sebebi belki de gençliğin bir geçiş aşaması olması.

İnsanın en saf hâli olan çocukluktan yeni çıkılmış, yetişkinlerin dünyasına adım atılmıştır gençlikle. Bu adım biraz ürkektir, tecrübesizcedir, acemicedir, kimi zamansa aceleci hatta ukalacadır. Yetişkinliğe adım atarken vücudunun organlarında büyümenin verdiği etkiyle bir orantısızlık oluşan genç, sık sık sakarlıklar ve acemilikler yapar. Sanki o eller, kollar, bacaklar kendisine yeni verilmiştir de nasıl kullanacağını öğrenmeye çalışıyordur. Vücudu bir yetişkin vücudu hâlini alıp oturdukça bu sakarlıklar zamanla azalır ve kaybolur. Benzer şekilde, ruhunda da büyük değişimler ve çalkantılar yaşayan genç, bu değişimle bağlantılı olarak da birtakım acemilikler, tabiri caizse sakarlıklar yapabilecektir. Belki de kendisi için en zor olan da bunlar olacaktır. Çünkü vücudundaki değişim dışarıdan bakan her gözün rahatlıkla görebileceği bir seyirde ilerler ancak ruhundaki değişimi, çalkantıları görmek o kadar da kolay değildir. Bazen haykırır görsünler, fark etsinler diye fakat duyan ya da anlayan olmaz. Bazen de kimse görmesin, fark etmesin ister. Kendi iç dünyasına çekilir, yalnızlaşır.

Kanımca buradaki en şaşırtıcı sorulardan biri hiç kimse çocukluktan yetişkinliğe atlamamasına, o veya bu şekilde bir ergenlik ve peşi sıra gençlik dönemi yaşamasına rağmen her dönemde gençliğin ve gençlerin anlaşılmasının bir problem olmasıdır. Gençler anlaşılmadıklarından şikâyet eder, yetişkinler de gençleri anlayamadıklarından dem vurur, onları eleştirirler. Dahası “bizim gençliğimizde…” diye başlayan cümlelerle sık sık nasihatler edilir. Ne ki bu nasihatler bir kulaktan girer diğerinden çıkar çoğunlukla. O nasihati eden de muhtemelen bir zamanlar benzerlerini duymuştur. Büyükleri onun için, onun geleceği için, değerleri için, dünyası ve dini değerleri için endişelenmişler, kendilerince doğru olan bazı hususlarda genci uyarmışlardır. O dönemde anlaşılmadığını, sözüne değer verilmediğini düşünen, toplumsal değerlerden ve aile değerlerinden kopmasından veya yanlışa düşmesinden ailesi ve çevresinin endişe ettiği dünün genci, bugün kendi çocuğu için benzer endişeleri yaşamaktadır. İşin ilginç tarafı ise şudur: Sanki böyle bir tecrübe hiç yaşanmamış gibi bir acemilik, bir tecrübesizlik, bir telaş, bir korku vardır gencin ebeveyninde. Bu hakikaten de yabana atılabilecek bir endişe değildir. Ya çocuğum hatalı bir yola saparsa ya geri dönüşü, telafisi olmayan yanlış bir işe bulaşırsa ya yanlış arkadaşlar edinirse… Bu endişeler saymakla bitmez. Evet böyle riskler her zaman vardır. O hâlde bu riskler altındayken canı kabına sığmayan, enerjisi en üst seviyelerde olan, aynı zamanda çocukluktan gençliğe geçişin türlü zorluklarını yaşayan ve bunları aşmaya çalışan çocuğumuza, gencimize nasıl yardımcı olabilir, onunla beraber yürüyerek bu zorlukların üstesinden nasıl gelebiliriz? Birbirimize olan güvenimizi yok etmeden, aramızda uçurumlar açmadan bu sorunları aşmanın yolu büyük oranda genci anlamaktan geçiyor aslında. Sadece kendi korkularımız, endişelerimiz, ümitlerimiz ve beklentilerimiz üzerinden tek taraflı bir iletişim kanalı kurarak değil, onu ve dünyasını anlamaya çalışarak köprüler kurmaktan geçiyor.

Gençleri anlamak seçimlerini ve nedenlerini heveslerini kırmadan dinlemek ebeveynlerin yapması gereken davranışlardır. Ne yazık ki tam bu noktada büyük bir hataya düşülüyor. Aile içinde kimse kimseyi anlamıyor ve çatışmalar ortaya çıkıyor.

Empati Kurun, Sabırlı Ve Anlayışlı Olun 

Söyledikleri “ciddiye alınıyor mu? kabul görüyor mu? itiraz ediliyor mu? itiraz ediliyorsa körü körüne mi itiraz ediliyor? yoksa kendisiyle açık yüreklilik ve samimiyetle konuşuluyor mu? mantıklı ve kibar cevaplar veriliyor mu? " Bütün bunlar, gencin aile ve toplumda nasıl algılandığıyla ilgili olarak, kendi kendisine sorduğu soruların cevabını oluşturuyor aslında. Bu çabalar sırasında sürekli olarak önemsenmediğini, görülmediğini, duyulmadığını ya da anlaşılmadığını hisseden genç, gittikçe ailesinden uzaklaşıyor. Zannetmeyelim ki herhangi bir sebeple tartıştığımız çocuğumuzu azarlayarak, kızıp bağırarak, onu hafife alıp söyledikleriyle alay ederek tartışmayı kazandığımızda ya da çocuğu susturup odasına gönderdiğimiz de söylediklerimizi kabul ettirdik, onu inandırdık, ikna ettik.Böyle yapmakla onu aslında kendimizden uzaklaştırdık. Ancak çocuğumuzdan vazgeçmemiz mümkün olmadığına göre bu zamanların da geçeceğini düşünerek elimizden geldiğince sabırlı ve anlayışlı olmak empati kurmak düşüyor biz yetişkinlere. Şunu da ifade etmek gerekir ki anlayışlı olmak sorunu hafife almak ya da yok saymak değildir. Aksine, sorun karşısında soğukkanlı ve çözüm odaklı olmak, çözümü görmektir.

 

Hemen ‘Hayır’ Demeyin! Gence Önemli Olduğunu Hissettirin. 

Eğer biz gence önemli olduğunu hissettirmezsek bilelim ki kendisini önemli hissetmesini kim sağlıyorsa genç için o kişi veya kişiler önemlidir. Biz ‘’tahtımız’’ biraz sarsılmış olsa da çocuğumuza söylemlerimizin değerli ve yol gösterici nitelikte olduğunu gösterebilmek için öncelikle onun söylem, düşünce ve  kararlarının değerli olduğunu hissettirmeliyiz. Her ailede var olan kırmızı çizgileri, anne baba ortak tavır alarak net bir şekilde belirlemelidir. Ama genç her adım attığında bir kırmızı çizgiye temas ediyorsa artık o kırmızı çizgileri çiğnemek onun için bir amaç hâline gelebilir. Bundandır ki gence hemen hayır demeden iki kez düşünün. Peşin hükümlü olmayın. Yaptıkları seçimlerin 5 yıl veya 10 yıl sonraki dönüşlerini birlikte analiz edin.

Gencin İyiliğini İsteriz, Ancak Yetenek Ve Değerlerini İyi Belirleyin! 

Gençleri anlamak için onları iyi tanıyın.Her anne baba çocuğunun iyiliğini ister,bunun için çabalar, ondan istekleri de çoğunlukla bu amaca yöneliktir. Amenna ancak düşünelim ki biz de o yaşlardaydık. Ve muhtemelen biz de o yaşlardayken şimdi olduğumuz ve çocuğumuzun olmasını istediğimiz kişi değildik. Onların yeteneklerinin üstünde bir performans göstermelerini beklerseniz hem kendinize hem de çocuğunuza haksızlık edersiniz. Çünkü çocuğunuz bu dayatma ile yetersizlik duygusunu öğrenecektir. Hiçbir zaman sizin istediğiniz ölçülerde bir birey olamamanın psikolojisi ve yetersizliği ile seçimlerini yapmak zorunda kalan çocuklarınız çok üzülerek söylemek isterim ki hayat karşısında başarısız olacaktır. 

Yapılan araştırmalar aile baskısı ile seçim yapmaya zorlanan gençlerin %82 gibi bir çoğunluğu hayatlarını mutsuz sürdürmekte olduğunu göstermekte. Gençlerin ilgi alanlarını doğru tahlil etmek, gençleri anlamak ve yardımcı olmak için hayat şarkısını birlikte söylediğinizi lütfen aklınızdan çıkarmayın. Burada önemli olan ses değil uyumdur.

 

Bağımsız Hareket Ve Karar Verebilme Alanı Yaratın. 

Genç çoğu zaman bağımsız hareket etmek ve karar vermek ister. Karar verme ve özgür irade birlikte faydalıdır. Ama “ben büyüdüm”

sinyalini vermeye çalıştığı bu davranışları genellikle sosyal ortamlardadır.. Gençleri anlamak için onlara yalnız kalabilecekleri bir alan bırakın. Müdahaleniz olmadan onları bu alanlarda izleyin. Neyi ne kadar gerçekleştiriyorlar, hangi konularda başarılı oluyorlar ya da başarılı olduklarında nasıl hareket ediyorlar, bunları görmeye çalışın. Çünkü bu gözlemleriniz onların meslek seçiminden eş seçimine kadar her türlü yol ayrımlarında sizin de fikirlerinizi etkileyecektir.

Gencin büyüdüğünü gösterme isteği pek çok konuda onun davranış ve tavırlarını yönlendirir. Gençlerin ayakları yere basan yetişkinler olmalarını istiyorsanız onları güvenli ve korunaklı dünyanızdan biraz dışarı çıkartın. İkilem arasında bırakın ve seçim yapmaya zorlayın. Daha sonra yaptığı seçimlerin ileriye dönük artı eksi tablosunu karşılıklı değerlendirin. Karşılıklı konuşma demişken değinmeden geçemeyeceğimiz bir husus da nasihat konusudur. Bazen saatlerce yapılacak bir konuşma yerine genci biraz dinlemek, onun ne istediğini, ne düşündüğünü gerçekten anlamaya çalışmak daha olumlu sonuçlar doğurur.

 

Artık tecrübeyle sabittir ki gencin kendini anlatma imkânını bulmadığı, sadece talimat aldığı konuşmalar faydasızdır.Yaşadığınız tecrübeleri onlarla paylaşın. İyi bir kaptanın fırtınada gemiyi limana yanaştırıp yanaştırmamasıyla anlaşılacağını onlara öğretin.

 

Korkmayın! Gençleri anlamak zor değil. Gençleri anlamak noktasında söylenebilecek pek çok şey var.Ancak bir cümleyle özetlemek gerekirse diyebiliriz ki; Çatışmaya ayıracağımız zaman ve enerjiyi, gençleri anlamaya ve onlara zaman ayırmaya harcadığımızda çok daha olumlu ve hızlı sonuç alabiliriz. Siz biraz çocuk olun. Onlar biraz yetişkin olsun. Bu rol değişimleriyle birbirinize yaklaşmanız veya birbirinizle empati kurmanız daha kolaylaşacak. Tüm bunları yaparken birlikte büyüdüğünüzü de aklınızdan çıkarmayın.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)