Hayvanların Terapide ve Rehber Olarak Kullanılması
Yazar Erdem Ocak • Psikolog • 8 Kasım 2022 • Yorumlar:
Patili dostlarımızı hayatlarımıza, evlerimize dahil etme oranı gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada gittikçe artmaktadır. Özellikle çocukların ve yaşlıların hayvanlarla olan iletişimine baktığımızda, aralarında ne kadar sıkı bağlar olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Öte yandan bugün bu iletişim şeklinin, yalnızca bir evcil hayvan edinme ve ona bakım sağlama ile sınırlı kalmadığını; hayvanlarla kurulan ilişkilerin insanlara psikolojik, sosyal ve fizyolojik açılardan birçok katkı sağladığını da görebiliyoruz. Bu alanda yapılan çalışmalar, evcil hayvan besleyen kişilerin empati becerilerinin daha gelişmiş olduğunu ve aynı zamanda günlük yaşamda daha az stresli olduklarını; özellikle yalnız yaşayan kişiler açısından yalnızlık duygusunu ve buna bağlı depresif düşünceleri azalttığını ve hatta bazı hayvanların özellikle dışarı ihtiyaçlarından dolayı kişileri spor yapmaya teşvik ettiğini göstermektedir.
Günlük yaşantımızda hayvanların insanlar üzerindeki olumlu etkilerini inceleyen bilim insanları, bu olumlu etkileri sağlık alanında değerlendirmeye başlamış ve hayvanların, insanlarda özellikle psikolojik açıdan sağladığı faydaların görülmesiyle birlikte Hayvan Destekli Terapi (HDT) programlar oluşturulmuştur. Bu programlar, kronik bir rahatsızlığı olup uzun süre hastane tedavisine ihtiyaç duyan hastaların rehabilitasyon ve tedavilerini kolaylaştırmayı ve tedavi sürecinden optimum sonuçların elde edilmesini amaçlamaktadır. Bu doğrultuda da bir evcil hayvan ile geliştireceğimiz ilk bağ koşulsuz sevgi ve kabul olmaktadır. Eleştirilmeden, yargılanmadan, bir tavsiye beklemeden, açıkça tüm duygu ve düşüncelerimizi dışa vurmamıza imkân sağlayan patili dostlarımızla geliştirdiğimiz ilişkiler, hayatımızın temel yapıtaşlarından olan bağlanma ile ilgili bize güvenli, huzurlu bir ortam sağlamaktadır. Bunun yanı sıra; bir canlının sorumluluğunu alma düşüncesiyle birlikte onu koruyarak, besleyerek, tüm ihtiyaçlarını giderebilecek yetkinlikle olduğunu gören kişilerin özdeğerlerinin arttığı, bu kişilerin hayatın içine daha çok dahil oldukları görülmüştür.
Son yıllarda dünya genelinde bazı okullarda, hastanelerde, huzurevlerinde ve hapishanelerde hayvan destekli terapi yöntemlerinden yararlanıldığı ve bunların sayısının gitgide arttığı görülmektedir. Davranış bozukluğu olan çocuk, ergen ve yetişkinlerin terapi sürecinde korumacılık, şefkat, sorumluluk, iş birliği, yetişkin otoritesine saygı gibi olumlu sosyal davranışları arttırma ve agresyonu azaltma gibi konularda oldukça etkili olduğu görülmektedir. Bunların yanı sıra yapılan çalışmalar, bir evcil hayvanınızın olmasının başlı başına bir sosyal destek sağladığını, yeni kişilerle tanışmayı kolaylaştırdığını, aile ilişkileri gibi var olan sosyal ilişkilerin kalitesini arttırdığını ve iyileştirdiğini, fiziksel aktivitelerin arttığını söylemektedir. Öte yandan evcil hayvanınızla kurduğunuz bağ ile birlikte; pozitif duygu ve düşüncelerle ilişkili dopamin, serotonin ve endorfin salınımlarının sağlandığı, bağışıklık sisteminin güçlendiği, daha düşük kolesterol seviyelerinin olduğu, psikolojik rahatsızlıkların semptomlarına yönelik yoğunlaşmayı azaltması sebebiyle bu ilişkilerin aynı zamanda yatıştırıcı olduğu görülmektedir.
Özetle, hayvanlar ile kurulan ilişkilerin bize sağladığı bu kadar olumlu ve faydalı etkisi göz önüne alındığında, terapi veya tedavi ihtiyacı olmaksızın, bir evcil hayvanımızın olmasının hayatımızı birçok anlamda olumlu yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz. Bu olumlu etkilerden de en çok çocuklarımızın faydalanacağını düşünecek olursak, küçük yaştan itibaren çocuklarımıza hayvan sevgisini aşılamamız önemli bir rol oynamaktadır.