Hemoroit Tedavisi
Yazar Altan Karan • Genel Cerrah • 21 Mart 2018 • Yorumlar:
Kalın bağırsağın son kısmındaki damarların şişerek kanama, ağrı, kaşıntı gibi yakınmalara neden olmasına hemoroidal hastalık denmektedir. Hemoroit herkes de bulunan bir damardır ve anüsün son kısmının kanını taşır. Anal bölgedeki çeşitli nedenlerle oluşan basınç bu bölgedeki kanın geri dönüşünü bozar ve damarların şişmesine ve varisleşmesine neden olur.
Anüsün yaklaşık 2-3 cm içinde dişli çizgi denilen anüs ile bağırsağın son kısmının birleştiği bir bölge bulunur. Bu dişli çizginin üstünde oluşan hemoroitlere iç hemoroit denir ve bunlar anüsten dışarı çıkmazlar. Dişli çizginin altında olan hemoroitlere ise dış hemoroit denir. Bunlar anüsten dışarı çıkarlar.
Hemoroit
Hemoroit oluşumunda en büyük neden artmış anal basınçtır. Bunu da yaratan kronik kabızlık ve buna bağlı ıkınmalardır. Ayrıca hamilelerde ve 50 yaşın üzerinde diğerlerine göre hemoroit biraz daha fazla görülmektedir.
Kronik kabızlık dışında uzun süre tuvalette kalma, tuvalet sırasında gazete okuyarak veya cep telefonu ile ilgilenerek farkında olmama şişmanlık ve anal sekste hemoroit oluşumunda kolaylaştırıcı faktörlerdir.
İç hemoroitlerde asıl belirti kanamadır. Parlak kırmızı renkli ve dışkılama sonrası damla damla gelen bir kanama söz konusudur. Dış hemoroitlerde ele gelen memeler ve kanama ilk belirtidir. Anüs kenarında ele gelen pakelerde bazen hassasiyet ve ağrıda olabilir. Ayrıca kaşıntı ve ıslak makat gibi yakınmalara da neden olabilir.
Halkımız her makat hastalığına hemoroit, basur, mayasıl gibi adlar takmaktadır. Anüste kanama, ağrı, kaşıntı yapan birçok hastalık vardır. Bunların ayrımı ancak proktologlar tarafından konur ve tedavileri farklıdır. Bu nedenle utanma duygusunu bırakıp en kısa zamanda hastalar muayene olmalıdır.
Muayenede en uygun pozisyon diz-dirsek pozisyonudur. Tercihen proktoloji masasında yapılmalıdır.
Tedavide en önemli konu kabızlığın ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için hastalara bol lifli gıdalar önerilir. Bu amaçla hastaların 3 öğünden birinde sebze yemeği yemesi, salatayı sofradan eksik etmemesi ve bol meyve tüketmesi istenir. Hastadan baharatlı gıdalardan özellikle acı içeren gıdalardan uzak durması istenir. Günde en az 3 litre su içmesi ve 1-2 km yürüyüşler yapması, sedanter yaşamdan uzaklaşması istenir.
Hastalar kendilerine bir tuvalet alışkanlığı sağlamalıdır. Tercihen sabahları kahvaltı sonrası tuvalete gitmelidir. Tuvaletini ertelememelidir. Tuvalet ertelendikçe su içeriği azalır ve çıkarması daha zor olur. Tuvalette geçen süre çok az olmalıdır.
Hastalığın alevli dönemlerinde ılık su içinde oturma banyoları yapmalıdır. 10 dakikayı geçmeyen oturma banyoları hastaları çok rahatlatır.
İç hemoroitlerde ofis tedavileri uygulanmaktadır. Özellikle 1. ve 2. derece kanamalı hemoroitlerde lazer ve bant ligasyon denilen yöntem uygulanır. 10 dakika içinde biten yöntemlerdir. Ağrısız bölgede çalışıldığından ağrı olmaz. İş ve güç kaybına neden olmaz. 3. derece zaman zaman dışarı çıkan hemoroitlerde ise THD denilen yöntem uygulanır. Bunda temel prensip hemoroide kan getiren atardamar doppler denilen bir alet yardımı ile bulunup bağlanır. 4. derece dışarıdaki hemoroitlerde ise tedavi cerrahidir. Bu amaçla çeşitli yöntemler hastaya göre seçilerek uygulanır.