Her Gün Mutlu Uyanmak Zorunda Mıyız?
Yazar Ilgın Mazman • 4 Mart 2025 • Yorumlar:
Hayatımızda her şey yolunda giderken, işimizde, özel hayatımızda ve sosyal ilişkilerimizde herhangi bir sorun yokken mutlu hissetmemiz gerektiğini düşünürüz. Ancak, böyle bir süreçte bile bazen sabah uyandığımızda içimizi tanımlayamadığımız bir huzursuzluk kaplayabilir. Mutsuzluk, kaygı, öfke veya başka bir duygu, görünürde herhangi bir sebep olmaksızın bizi rahatsız edebilir. Peki, böyle bir durumun kaynağı ne olabilir?
Zihnimiz, bilinçli olarak farkında olmadığımız düşüncelerle doludur. Gün içinde pek çok duyguyu bastırabilir, fark etmeden üzerini örtebiliriz.
Ancak, bedenimiz ve bilinçaltımız, zihnimizin algılamak istemediği bu duygulara çeşitli sinyallerle tepki verir. Sabah uyandığımızda hissettiğimiz belirsiz huzursuzluk, aslında bıraktığımız, görmezden geldiğimiz veya anlamlandıramadığımız düşünce ve duyguların bir yansıması olabilir.
Bu tür duygusal dalgalanmalar son derece doğal olup, hemen hemen herkes tarafından deneyimlenir. Ancak, bu hisleri bastırmak yerine onlara alan açmak ve anlamlandırmaya çalışmak oldukça önemlidir. Kendimize bu alanı tanımadığımızda, bu duygular bilinçaltımızda büyüyerek daha büyük huzursuzluklara ve stres belirtilerine neden olabilir.
Peki, bu durumu fark ettiğimizde ne yapabiliriz?
Bu hissi anlamak için öncelikle kendimize zaman ayırmalıyız. Sakin bir ortamda oturup derin nefes almak, zihnimizi ve bedenimizi yatıştırmaya yardımcı olabilir. Daha sonra, hissettiğimiz huzursuzluğa yargılamadan yaklaşıp, "Bu huzursuzluğun altında ne yatıyor?" sorusunu kendimize sorabiliriz. Dikkatimizi içsel dünyamıza yöneltmek, bastırılmış duygularımızı ve göz ardı ettiğimiz ihtiyaçlarımızı fark etmemize olanak tanır. Bazen, kaynağını bilmediğimiz öfke veya huzursuzluk, derinlerde yatan bir endişe, fark edilmemiş bir duygu ya da uzun süredir yüzleşmeye cesaret edemediğimiz bir düşünceden kaynaklanabilir.
Bu süreçte kendimize şefkatle yaklaşmak da çok önemlidir. "Neden böyle hissediyorum?" veya "Bunun olmaması gerekirdi" gibi sorgulamalar yerine, "Bu hissettiğim normal", "Bu his bana bir şey anlatmaya çalışıyor" gibi kabullenici bir tutum benimsemek rahatlamamıza yardımcı olabilir. Duygularımızı yargılamak yerine kabul etmek, onlarla sağlıklı bir ilişki kurmamızı sağlar.
Ayrıca, günlük tutmak, meditasyon yapmak veya bir yakınımızla konuşmak da bu süreci destekleyebilir. Hissettiklerimizi yazıya dökmek veya birine anlatmak, zihnimizde dolanan düşünceleri daha net görmeye yardımcı olabilir. Bu sayede, huzursuzluğun kaynağını fark edip, ona uygun bir yanıt verebiliriz.
Unutmamak gerekir ki, mutlu hissetme baskısı bazen bizi daha da huzursuz edebilir. Her gün mutlu uyanmak zorunda değiliz. Duygularımız gelir ve geçer; onlarla savaşmaktansa anlamaya çalışmak, kendimize daha nazik davranmamıza ve içsel dengemizi korumamıza yardımcı olur.
Zihnimiz ve bedenimiz, her zaman bizimle iletişim halindedir. Önemli olan, bu mesajları fark etmek, anlamlandırmak ve kendimize şefkatle yaklaşarak dengenin yeniden kurulmasını sağlamaktır. Her duygunun bir mesajı vardır ve bazen bu mesajı dinlemek, huzurumuzu geri kazanmanın en önemli anahtarı olabilir.