Horlama ve Tıkayıcı Uyku Apnesi
Yazar Esin Yalçınkaya • Kulak Burun Boğaz Doktoru • 17 Ocak 2021 • Yorumlar:
Horlama, kişilerin uykuda nefes alma sırasında üst solunum yollarından geçen havanın boğaz bölgesinden geçişi sırasında yutak bölgesinde yumuşak damak, küçük dil ve bademciklerle oluşan gevşeme ile birlikte bu bölgedeki yumuşak dokunun solunuma bağlı olarak titreşimiyle ortaya çıkan şiddetli sestir. Uyku sırasında dil kökü, damak ve küçük dilin boğaz ile birleştiği alan bir miktar daralır. Solunum yolu ne kadar dar ise hava yolunun daralmasına bağlı olarak solunum yaparken ortaya çıkan sesin şiddeti artar. Çocukların %12’sinde horlama durumuna rastlanırken yetişkinlerin %45’i aralıklı horlama, %25’i düzenli olarak horlama yaşamaktadır. Erkeklerin kadınlara göre daha çok horlamaktadır. Bunun nedeni kadınlardaki ve erkeklerdeki vücut yağlanmasının farklı bölgelere dağılmış olmasıdır. Kadınlarda genellikle yağlanma kalça bölgesinde olurken erkeklerde boyun ve karın bölgesinde yağlanma olduğu görülmüştür. Horlamanın şiddeti, uyku pozisyonu, yaş ve kilo ile paralel olarak artar. Bu yüzden özellikle kilolu erkekler sırtüstü pozisyonunda yatarken, karın kitlesinin diyaframa baskısıyla göğüs içi basıncını arttırır; dilin de arkaya kayması ve uyku ile birlikte yutak çevresindeki yumuşak dokuların ve kasların gevşemesiyle şiddetli bir horlama ortaya çıkar. Ancak menopoz sonrası kadınlarda yaşanan hormon değişikleri sonucunda kadınların horlama şiddeti de artar hatta erkeklerle aynı şiddeti gösterir diyebiliriz. Bunun nedeni menopoz sonrası kadınların kas yapısının erkeklerle aynı duruma gelmesidir. Şiddetli horlamayla birlikte kişilerde solunumun kısa süre ile kesilmesine yol açan bir rahatsızlık olan uyku apnesi ortaya çıkabililir. Ayrıca, kişinin ya da evdeki diğer kişilerin uyku kalitesinin bozulmasına sebebiyet verebilir. Bazen kişinin yaşadığı enfeksiyon da horlamaya sebebiyet verebilir. Basit horlama adı verdiğimiz bu durum geçici bir enfeksiyon sonucu (bademciklerin ve adenoidlerin şişmesi, soğuk algınlığı ve alerji durumları oluşan burun tıkanıklığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Burun tıkanıklığına bağlı olarak uyku sırasında hava almak için yapılan ek çaba, boğaz bölgesindeki yumuşak dokuların içe doğru çekilmesine yol açarak horlamaya neden olur. Ancak bu durum geçicidir kişinin enfeksiyon sürecinin son bulmasıyla ortadan kalkar. Enfeksiyonun yanı sıra alkol ve sigara kullanımının ya da bazı ilaçların kullanımı da horlamaya etki eden nedenler arasındadır. Bu gibi durumlarda uyku sırasında kas kontrolünü kaybeder ve kasların gevşemesi ile birlikte dil boğaza doğru hafifçe kayar ve horlamaya neden olur. Genelde yorucu bir günün ardından da horlama şiddetinde artış görülebilir. Uyku sırasında horlayan kişiler kaliteli bir uyku uyuyamadıkları için sabah uyandıklarında kendilerini halsiz ve yorgun hissederler. Horlamanın diğer nedenleri arasında; uyku ilacı almak, hamile olmak, uyuma pozisyonu, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve uyku apnesi bulunur.
Horlama basit bir hastalık gibi görünse de aslında kişinin yaşam kalitesini etkilemenin yanı sıra önemli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Horlama belirtileri arasında; kişinin gün içinde kendini sürekli yorgun hissetmesi, sabahları hissedilen boğaz ağrısı, kişinin kan basıncını veya kan şekerini kontrol etmekte zorlanması, çarpıntı, dikkat eksikliği, uyku kalitesinin düşmesi ve gün içinde sürekli sinirli olma durumları vardır.
Horlama Tedavisi
Horlama durumunda öncelikle fazla kilolardan kurtulmak, alkol ve sigara kullanımını azaltmak, hafif yiyecekler yeme, burun bandı kullanımı, yatış pozisyonunu değiştirmek (sırt üstü pozisyonunda horlama daha çok ortaya çıkmaktadır) ya da ihtiyaç duyulduğu takdirde fazla yastık kullanımı gibi kolay çözümler uygulanabilir. Bunlara rağmen kişi de horlama şikayetleri devam ediyor ise o zaman mutlaka iyi bir kulak burun boğaz doktoruna muayene olmalısınız. Hekiminiz tarafından yapılan muayene ile birtakım ek tetkikler ile horlamanın sebebi belirlenir ve bu doğrultuda uygun tedavi önerilir. Anatomik yani solunum yolları tıkanmasına sebep olan yapısal bir problemin tespit edilmesi durumunda ameliyat planlanır.
Tıkayıcı Uyku Apnesi
Uyku apnesi, üst solunum yollarının çok dar olduğu durumlarda, kişilerde uykunun başlamasıyla birlikte yumuşak dokuların gevşemesi ve nefes alma sırasında oluşan negatif basınç dolayısıyla solunum yolunun tıkanmasıyla birlikte ağız ve burundan hava girişinin en az 10 saniye süreyle engellendiği durumdur. 10-40 saniye aralığında süren bu durum gece boyunca aralıklı sıklıklarla tekrarlar ve bununla birlikte beyinde uyanıklık reaksiyonu meydana gelir ve uyanıklıkla birlikte solunum kasları aktifleşerek üst solunum yolunun açılmasını sağlar ve böylece kişi uyku sırasında kısa bir uyanıklığın ardından tekrar uykuya dalar, kişiler zaten bu uyanıklığı hatırlamaz. Böylece kişinin uyku kalitesinin düşmesine ve gün içinde aşırı uyku hali, yorgunluk, halsizlik gibi durum karşı karşıya kalmasına sebep olur. Ayrıca nefes durmaları sırasında kandaki oksijen miktarı önemli ölçüde azalır, dolayısıyla kalp, beyin ve diğer organlara yeterli oksijen ulaşamaz.
Uyku apnesi belirtileri,
-Gün içerisinde uyku hali, kişinin kendisini uykusuzluk hissetmesi, bir yerde otururken uyuya kalma
-Gece nefes alamama yani solunum durması, bu durumun başkaları tarafından gözlemlenmesi
-Solunum güçlüğü ile uyanma durumu
-Ağız kuruluğu ve boğaz ağrısı ve baş ağrısıyla uyanma
-Horlama şiddetinin çok yüksek boyutlarda olması
Yapılan çalışmalarda uyku apnesinin erkeklerde kadınlara oranla daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Horlama durumunun yaş, kilo gibi fiziksel özelliklerin etki ettiğini göz önüne alınılırsa yaş ilerledikçe erkekler ve kadınlardaki oran önemli derecede yükseliş göstermektedir.
Uyku apnesi üç türlü karşımıza çıkar. Bunlar;
- Tıkayıcı (Obstrüktif ) Uyku Apnesi: Tıkayıcı uyku apnesi olarak da bilinen ve uyku apnesinin toplumda en yaygın görülen türüdür. Üst solunum yollarında tıkanıklığa yol açan faktörler nedeniyle ortaya çıkar. Büyümüş bademcikler, yumuşak damak sarkması veya kiloya bağlı olarak üst solunum yollarında tıkanıklık ortaya çıkar. Erkeklerde daha sık görülmesinin yanı sıra kadınlarda da menapoz döneminde kendini göstermeye başlar.
- Merkezi (Santral) Uyku Apnesi: Beyin, solunumu kontrol eden kaslara uygun sinyaller göndermediğinde ortaya çıkar. Solunumun beyin kaynaklı durduğu uykuda solunum bozukluğuna denir.
- Karma (Mikst)Uyku Apnesi: Bu uyku apnesinde kişide hem obstrüktif hem de santral uyku apnesi birlikte görülür.
Uyku Apnesi Nedenleri
Tıkayıcı uyku apnesi ve merkezi uyku apnesinin ortaya çıkmasının nedenleri farklılık göstermektedir.
Tıkayıcı uyku apnesi nedenleri; üst solunum yollarının çeşitli nedenlere bağlı olarak tıkalı olması (burun orta bölmesi eğriliği, burun etlerinde büyüme veya balonlaşma, sinüzit, burun polibi, yumuşak damağın elastikiyet kaybı ya da sarkkık olması, uzun küçük dil, çenenin geride olması)
Bunun dışında; cinsiyet (erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür), kilo fazlalığı, dar hava yollarına sahip olmak, kalın bir boyun çevresine sahip olmak, alkol ve sigara kullanımı.
Merkezi uyku apnesi nedenleri; ensefalit adı verilen beyin enfeksiyonu, beyin sapı problemleri, beyin felci, kalp hastalıkları, ilaç kullanımı (narkotik ağrı kesici)
Uyku Apnesi Tanısı
Hastalığın tanısının doğru bir şekilde konulabilmesi için öncelikle doktorunuzla ayrıntılı bir görüşme sağlamanız gerekmektedir. Sonrasında genel bir kulak burun boğaz muayenesi yapılır. Üst hava yolları, endoskopi adı verilen ucunda kamera bulunan bir sistem vasıtasıyla incelenir ve MR ve BT gibi radyolojik tetkiklerle hava yolları görüntülenerek darlıklar değerlendirilir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda eğer doktorunuz uyku apnesinden şüphelenirse sizden bir uyku apnesi testi isteyebilir. Halk arasında uyku testi olarak bilinen bu teste polisomnografi denir. Bu test, hastanın uyku laboratuvarına yatırılarak vücuduna yerleştirilen elektrotlarla uykusunun izlenmesi şeklinde yapılır. Hastanın uyku sırasında beyin dalgaları, göz hareketleri, ağız ve burundan hava akımı, horlama, kalp hızı, bacak hareketleri ve oksijen seviyelerinin ölçümüne bakılır. Hastaların bir gece uyku odasında kalmaları gerekir. Test sırasında sırasında vücudun çeşitli noktalarına bağlanan kablolarla alınan sinyaller odanın dışındaki bilgisayara aktarılır. Sabaha kadar alınan bu kayıtların incelenmesiyle, uyku süresince solunumun kaç defa durduğu, ne kadar süre ile durduğu, durduğunda oksijen değerlerinin ve kalp hızının nasıl etkilendiği ve derin uykuya dalınıp dalınmadığı gibi birçok parametreye bakılarak uyku apnesinin tanısının konması sağlanır. Aynı zamanda yapılan bu test uyku apnesinin hangi türde olduğunu da gösterir. Apne ve hipoapnenin sayıları tanı koymada en önemli etkenlerdendir. Apne, uyku esnasında solunumun durması, hipoapnesi ise yavaşlaması olarak bilinir. Eğer kişinin, bir saatlik zaman diliminde beşten fazla kez solunumu durmuşsa o kişiye uyku apnesi tanısı konulur.
Uyku Apnesi Tedavisi
Uyku apnesi, kişinin uyku kalitesini etkileyen ciddi bir hastalıktır. Uyku apnesinin çeşiti, derinliği ve kişinin solunum yolu özelliklerine göre tedavi yöntemleri de değişiklik göstermektedir. Tedavi yöntemleri; yaşam tarzı değişiklikleri, cerrahi tedaviler ve pozitif hava basıncı olarak bilinir.
Üst solunum yollarında ileri boyutta darlık olan kişilerde cerrahi müdahale şarttır. İleri derecede uyku apnesi sorunu olan kişilere ise pozitif hava basıncı veren uyku apnesi cihazı önerilebilir. Bu cihaza CPAP ismi verilir. Bu cihaza bağlı bulunan silikon bir maske hastaya takılır. Bu maske cihazdaki basınçlı havanın hastaya iletilmesini sağlar. Bu cihaz gece boyunca uyku sırasında basınçlı hava sayesinde hastanın solunum yollarının kapanmasını önler. Bazı hastalarda gece boyunca silikon maske kullanımı rahatsızlık verir endişesi duyabilir.
Uyku apnesinin ileri boyutlara ulaşmadığı kişilere ise uygulanabilecek en güzel tedavi, kişinin yaşam tarzı değişikliklerine yönelmesidir. En önemli etken kilo kontrolüdür. Kişi yediklerine dikkat etmek, düzenli spor yapmak, uykudan önce ağır yemekler yememek gerekir. Alkol ve sigaradan uzak durmak da bu konuda yapılacak en önemli durumlardan biridir. Yatış pozisyonu da önemlidir. Uyurken sırt üstü değil yan pozisyon tercih edilmelidir. Uyku ilacı kesinlikle kullanılmamalıdır. Burun rahatlatıcı bantlar ve spreyler horlamanın azalmasına yardımcı olsa da uyku apnesi için geçerli bir çözüm değildir. Bunlar sadece geçici rahatlamalar sağlar.
Uyku apnesi olan kişiler mutlaka uzman bir hekime başvurmalı ve önerilen tedavi doğrultusunda hareket etmelidirler.