HPV (Genital Siğil)
Yazar Osman Çelik • Ürolog • 1 Kasım 2021 • Yorumlar:
HPV ( human papilloma virus ) insanda orofaringeal ve genital enfeksiyon yapan cinsel yolla bulaşan bir DNA virüsüdür. Günümüzde 200’den fazla HPV tipi tanımlanmıştır. İnsan papilloma virüsü tipleri klinik olarak da üç kategoriye ayrılmaktadır.
Bunlar; kanser açısından
düşük riskli HPV ler (6, 11, 40, 42, 43, 44, 54, 55 ve 62)
olası yüksek riskli HPV ler (26,53 ve 66)
yüksek riskli HPV ler (16 başta olmak üzere 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 56, 58, 59, 68, 73 ve 82) olarak gruplandırılmaktadırlar
İnsan papilloma virüsü birçok şekilde bulaşmaktadır; kontamine yüzeylerden, ciltteki lezyonlandan ve doğum kanalından olmak üzere direkt veya endirekt olarak bulaş görülmektedir.
Yapılan çalışmalarda seksüel aktif kadınların %75’inde HPV varlığı bildirilmektedir. Ayrıca genital HPV enfeksiyonu geçiren bireylerin eşlerinde de %60-66 oranında ortalama 3 ay gibi bir süre sonrasında genital HPV lezyonları görülmektedir.
Cinsel ilişki ile bulaşmada en önemli faktörler cinsel eş sayısı ve enfeksiyonun alındığı yaştır. Özellikle ilk cinsel ilişki yaşının erken olması, HPV enfeksiyonu alınmasında ve daha sonra gelişecek malign lezyonlar açısından oldukça önemlidir.
Düşük riskli tipler genital siğiller ve düşük dereceli genital anormallikleri içeren benign lezyonlara sebep olur. Ancak genital kanserlerde bulunmazlar. Bu nedenle “düşük riskli” olarak adlandırılırlar. Yüksek riskli tipler hem düşük hem de yüksek dereceli prekanseröz lezyonlara sebep olurlar. Bununla beraber, invaziv kanserlerde görülen tipler için “yüksek riskli” tanımlaması yapılmaktadır.
Çoğu HPV enfeksiyonu asemptomatiktir ve sadece HPV DNA testi uygulandığında tespit edilmektedir. Sağlıklı bireylerde, enfeksiyonun %75 inden fazlası otuzuncu ayda belli olur.
Genital HPV enfeksiyonunun başlıca klinik aşamaları; l. Latent, 2. Subklinik ve 3. Klinik dönemlerdir. Virüs ilk olarak bazal laminaya yakın stratum germinativum daki hücreleri enfekte eder, bu da en çok cinsel ilişkiye bağlı mikro travmaların olduğu bölgede oluşur. Latent dönemde hastalığın sitolojik ya da morfolojik hiçbir bulgusu yoktur, sadece ultrasensitif PCR teknikleri ile HPV DNA sı gösterilebilir. Subklinik dönemde HPV’ye bağlı sitolojik-mikroskobik değişiklikler veya kolposkopi gibi büyütme yöntemleri uygulanarak görülebilen lezyonlar söz konusudur. Servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) ve intraepitelyal neoplaziler genelde bu döneme oluşur. Genital kondilom ya da invaziv kanser gibi gözle görülebilen lezyonların ve belirtilerin bulunduğu dönem ise klinik dönemdir.
HPV Enfeksiyonu Tanısında Kullanılan Yöntemler;
1. Moleküler olmayan teknikler
Çıplak gözle muayene
Kolposkopi
Sitoloji ve Histoloji
2. Moleküler teknikler
Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR
Hybrid Capture Testi
HPV mRNA’sının Belirlenmesi
HPV Enfeksiyonunda Tedavi;
HPV tanısı alan birey için tedavi planlanırken lezyonun yaygınlık derecesi, hastanın yaşı ve çocuk arzusu gibi birçok faktör göz önüne alınmaktadır
Tedavi Yöntemleri;
-
elektrokoterizasyon
-
kriyoterapi
-
lazer vaporizasyonu veya konizasyonu
-
sıcak veya soğuk konizasyon
-
LEEP
-
histerektomi
HPV enfeksiyonunda takip;
HPV ile enfekte olan kişilerin %90’ında yaklaşık viral klirensin olduğu bilinmektedir. Bunun için belirli bir süre verilememektedir. Ancak yapılan araştırmalarda, 4–6 ay ile 1–2 yıl arasında gerilemenin gözlendiği belirlenmiştir. Ancak bu olguların %10’u progrese olarak intraepitelyal lezyon haline geçmekte olup, bunların da %1’i invaziv kansere dönüşebilmektedir. Bu nedenle hastanın yıllık Pap smear takibi yaptırması gerekmektedir
HPV Enfeksiyonunda Korunma ve Așılar;
Profi laktik HPV aşıları primer enfeksiyona ve daha sonrasına karşı korumaktadır. Bu aşıda hedef enfeksiyonun oluştuğu bölgede immun cevap oluşturarak, oluşabilecek enfeksiyonu ve reenfeksiyonu önlemektir.
Kuadrivalan aşıya, Amerikan Gıda ve İlaç Teşkilatı (FDA) tarafından 2006 yılının Haziran ayında, adölesan dönemden itibaren kullanılması için onay vermiştir. Bu aşı, 2007 yılı nisan ayı itibari ile ruhsat aşamasını tamamlayarak ülkemiz ilaç pazarında da yerini almıştır.
HPV 16 ve 18’e karşı koruyan bivalan aşı ise özellikle servikal kanser ve prekürsör lezyonları engellemeye yöneliktir. Oluşan antikor titresi uzun süre yüksek seviyelerde tutabilmektedir. Bu aşının adölesan dönemden itibaren kullanılmasına FDA, 2009 Ekim ayında onay vermiştir.
Profilaktik amaçlı antikor uyarıcı aşılar mevcut persistan enfeksiyonu elimine edemez.
Serviks kanserinin önlenebilmesi için, HPV aşılamasının 20 yaşından önce uygulanması gerekmektedir.
Virüse maruz kalmış olan erişkinlerin aşılanmasının yararlı olup olamayacağı belirsizdir.
Sonuç ;
HPV vucudun doğal bağışıklık mekanizmalarından iyi saklanan bir virüstür. Bu nedenle asıl önemli olan virüse karşı aşılanarak ondan korunmaktır. Aşılama programları Dünyada 9-26 yaş aralığında yapılmaktadır. Serviks kanseri önlenebilir kanserler arasındadır ve bilinen en önemli önleme yolu HPV aşılama programlarıdır.