İçinizdeki Doymayan Dev: İnsülin Direnci
Yazar Enver Şükrü Göncüoğlu • İç Hastalıkları Uzmanı • 6 Şubat 2020 • Yorumlar:
Kilo probleminiz mi var?
Kolay kilo alıp zor kilo veren biri misiniz?
Su içsem yarıyor ya da kuş kadar yiyorum ama fil gibi şişmanlıyorum! diyenlerden misiniz?
Yemek sonrası uykusu gelen ya da yemekten sonra canı tatlı isteyen biri misiniz?
Günümüz tıbbı bu sorunların ortak nedeninin çoğu zaman insülin direnci olduğunu ortaya koyuyor.
İnsülin direnci son yıllarda can sıkıcı boyutlara ulaşan kilo salgınının en önemli nedenidir ve Obeziteden – Diyabete, Hipertansiyondan – Guta, Kalp damar hastalıklarından-kansere kadar pek çok sağlık sorununun arkasında yer almaktadır.
İnsülin Direnci Nedir?
İnsülin, pankreas bezinden salgılanan ve kandaki şeker seviyesini düzenleyen bir hormondur. Kandaki şekerin kaynağı ise besinlerle alınan şeker, tatlı her tür gıdalar ve bunların dışında kalandiğer karbonhidratlar, yani unlu ve nişastalı diğer yiyeceklerdir. Her türlü karbonhidrat vücutta şekere dönüşür. Hücreler kandaki şekeri insülin aracılığıyla alır ve enerji olarak kullanır.
Şeker, metabolizmanın çalışabilmesi için gerekli enerjinin sağlanması için bir çeşit “yakıt” maddesi olarak kullanılır. Kandaki şeker oranı fazla yükselecek olursa pankreas bezi daha fazla insülin salgılamaya başlar. Kanda aşırı seviyelerde insülin bulunması yenilen gıdaların süratle yağa çevrilip depolanmasına, özellikle kalp ve karaciğer hücrelerindeki insülin reseptörlerinin (insülinin etki ettiği noktaların) duyarsızlaşmasına yol açar.
Sadece diyet çözüm değil!
İnsülin direncinden kaynaklanan kilo probleminde, düşük glisemik indeks diyeti ve hareketli bir yaşam tarzının geliştirilmesi tedavinin başlangıcını oluşturuyor. Ancak sadece diyet yaparak problemi çözmek mümkün olmuyor.
Çünkü insülin direnci ile birlikte gelişen ürik asit fazlalığı, kolesterol, trigliserid dengesizliği, hipertansiyon ve şeker hastalığı ihtimalinin de uygun tedavi metodu ile çözümlenmesi gerekiyor. Doktor tarafından reçetelenecek ilaçların da yine doktorun belirleyeceği plan içinde dikkatle kullanmak ve beslenme ve diyet uzmanın belirleyeceği şekilde beslenmek gerekiyor.
Dirence Direnç, Düşük Glisemik İndeks Diyetinde
İnsülin direnci tuzağına düşmemenin en etkili yolu, beslenme tarzında değişiklikler yapmak, yanlış ve zararlı beslenme alışkanlıklarından vazgeçmektir.
Bunun için 10 maddelik bir plan yapabilirsiniz.
01. Her zaman tükettiğiniz porsiyon boyutlarınızı küçültün. Sık ve az yiyin.
02-Öğünlerinizi, sabah ve öğlen kuvvetli, akşamları hafif olacak şekilde planlayın.
03-Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme planı yapın ama meyveyi abartmayın. Bunları da öğünden hemen sonra değil, öğün aralarında tüketin.
04-Yatmadan 2-3 saat önce bir şeyler yiyip içmeyi bırakın.
05-Şekerli ve gazlı soğuk içecekler yerine sağlıklı içecekler tercih edin ve bol bol su tüketin.
06-Tükettiğiniz besinlerin etiket bilgilerini okuyun.
07-Karbonhidrat grubu besinleri daha az yiyip için. Kızartma yerine haşlanmış, ızgarada veya fırında pişirilmiş yiyecekleri tercih edin.
08-Tam tahılları (öğütülmemiş, kepekli tahıllar) ve baklagilleri sofranızdan eksik etmeyin.
09-Glisemik indeksi düşük yiyecekler tüketin; patates, bezelye, pirinç, muz, kavun, incir, üzüm, beyaz un, şekerin glisemik indeksi yüksektir.
10. Beyaz ekmeği azaltın, beyaz pirinçten uzak durun. Beyaz undan yapılan her türlü yiyeceği sınırlayın.
Bu durum, öncelikle insülinin kan şekerine uygun olmayan şekilde salınımına sebep olur. Aşırı insülin varlığı bireylerin metabolizmasını adeta bir “yağa dönüştürme” ve “yağ depolama” makinası haline getirir. Daha kötüsü, bu durum bir tür kısır döngüye yol açar. İnsülin direnci ve kilo ilişkisi bir tür tavuk-yumurta ilişkisi halinde birbirini besler.
Belirtileri Nelerdir?
Bedeninizde en yağlı bölgeler bel, göbek ve karın bölgesindeyse bu durum o kişide insülin direnci sorununun olabileceğine işaret eder. İnsülin direncinin başlıca işaretleri; tatlı krizleri, unlu-nişastalı besinlere düşkünlük, sık ve çabuk acıkma, gece yemeleri, hızlı yemek, yemeklerden sonra terleme, uyuklama, halsizlik, yorgunluk, çarpıntı halleri, acıkınca sinirli olma durumları, açlıkta ve yemek sonrasında konsantrasyon bozulmaları, unutkanlık halleri, sabah yorgunluğu, baş ağrıları, ödem ve şişmedir.
İnsülin direnci hastaları yemeklerden kısa bir süre sonra yeniden yiyecek bir şeyler aramaya başlarlar ve yemeklerden sonra bir ağırlık çökmesinden uykuya eğilim gösterdiklerinden yakınırlar.
Gecede birkaç kez iç çamaşırlarınızı değiştirmenizi gerektirecek ölçüde terlemelerle uyanıyorsanız, sabah yataktan keyifsiz, mutsuz, yorgun, bitkin, sinirli, gergin hatta baş ağrısıyla uyanıyorsanız, gün içinde sık sık acıkma nöbetleri yaşıyor“elimin altında bisküvim çikolatam olmazsa içim rahat etmez” diyorsanız sorununuzun insülin direnci olabileceğini düşünerek hemen
Diyabet ve İnsülin Direnci konusunda uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Nasıl Teşhis Konur?
İnsülin direncini araştırmak son derece kolay bir işlemdir. Sabah aç karna bir kan örneği vermeniz yeterlidir.
Bu kan örneklerinde kan şekeri ve insülin değerlerine bakılacak, elde edilen şeker ve insülin rakamları bir formüle uygulanarak insülin direncinizin seviyesi hesaplanacaktır.
Eğer insülin direncinden öte, Diyabet konusunda durumun tam olarak anlaşılması isteniyorsa bu sefer Glukoz Tolerans testi uygulanır.
Aynı şekilde sabah aç karnına kan şekeri ölçülür ve sonra da yaklaşık 75 gram saf Glukoz içeren bir içecek verilip, birinci ve ikinci saatlerde tekrar iki kez daha kan örneğinde Glukoz bakılır. Bunun sonucunda diyabet ya da diyabete aday olup olunmadığı kesin olarak ortaya konulur.