İdrar Kaçırma Kader Değildir
Yazar Cengiz Bahadır • Ürolog • 6 Ekim 2017 • Yorumlar:
İdrar kaçırma tıpdaki adıyla üriner inkontinans özellikle yaşlı popülasyonda ve bayanlarda çok sık karşılaşılan bir şikayetdir. Kadınlarda ileri yaş, mesanenin enfeksiyonları (sistit), çok sayıda doğum yada zor doğumlarda kas yırtılmaları, menapoz sonrası rahim sarkmaları, rahim ve diğer genital organlardan geçirilen operasyonlar idrar kaçrımanın en sık nedenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerde ise geçirilen prostat ve mesane operasyonları idrar kaçırma şikayetine sebep olabilmektedir. Ayrıca beyin, omurilik felçleri, Alzheimer ve demans, şeker hastalığı, obezite, KOAH, sinir sitemine etkili ilaçlar, tansiyon ilaçları her iki cinsde idrar kaçırmaya sebep olabilmektedir.
İdrar kaçırmak birkaç farklı şekilde olabilmektedir. En sık stres inkontinansı (öksürmekle, hapşırmakla ağır kaldırmak ile idrar kaçırma) ve urge inkontinansı ( sıkıştığında tuvalete yetişmeyip idrar kaçırma) görülmektedir. Özellikle nörolojik hastalıklarda ortaya çıkan karışık tipde idrar kaçırma vakaları olsada ilk iki grup vakaların %90’ından fazlasını oluşturmaktadır.
İdrar kaçırma bu kadar sık karşılaşılan bir şikayet olmakla beraber ülkemizde özellikle bayan hastalar psikoljik (utanma, çekinme vb) sebeplerle doktora başvurmamakta yada idrar kaçırma artık sosyal hayatlarını zorlayacak derecelere geldikten sonra mecburen doktora başvurmaktadırlar. Halbuki idrar kaçırma özellikle çok geç kalınmadığı sürece çoğunlukla tedavi edilebilmekte yada hastanın hayatını etkilemeyecek kadar azaltılabilmektedir.
İdar kaçırma tedavisi özellikle nedenin ortaya konmasıyla başlar. Çoğu zaman hastayı dinlemek bile idrar kaçırma şikayetinin nedenini ve kaçırma tipini anlamamıza yeterli olmaktadır. Tetkik olarak genellikle idrar tahlili ve kültürü mesane enfeksiyonlarını tespit etmek açısından gereklidir. Hastanın ayrıca ilaçları sorgulanmalı ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Komplike idrar kaçırma vakalarında altta yatan olası nörolojik hastalıkların tespiti için görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Bu tip vakalarda mesane ve mesane kaslarının çalışmalarındaki bozukluğu en net şekilde ortaya koyabilen ürodinami, üroflovmetri gibi testler gerekebilir. Ama bu tip hastalar çok az oranda olduğundan bu testlere nadiren gerek duyulmaktadır.
İdrar kaçırma özellikle kadınlarda hemen daima pelvik taban kaslarını yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu hastalarda manyetik pelvik taban uyarımı, pelvik tabanın elektriksel uyarımı ve EMG biyofeedback kullanılmaktadır. Tedaviye genellikle pelvik taban stimulasyonu ile başlanır. Bu tedavide hasta özel olarak tasarlanmış bir koltuğa kıyafetleri ile oturur. Ve sandalyenin tabanında bulunan manyetik bir koil ile hastanın pelvik taban kasları çalıştırılır. Uygulama sırasında hasta herhangi bir rahatsızlık hissetmez. Bu uygulama mutlaka fizyoterapist tarafından yaptırılan ve hastaya öğretilen pelvik taban egzersizleri ile kombine edilir. Gerek görülen hastalarda yüzeysel elektrodlar yada vaginal prob ile elektriksel stimulasyon yapılır. Uygun olan hastalarda egzersizler biofeedback olarak adlandırılan bilgisayar kontrollü yardımcı cihazlar ile desteklenir. Bu uygulamada egzersizler sırasında kişi bilgisayar ekranında idrar tutmasını sağlayan kaslarını ne kadar çalıştırdığını görerek egzersiz yapabilmektedir. Hastanın klinik durumuna göre 10-20 seanslık tedavi yeterli olmaktadır. Bu tedaviler seansların arası açılarak daha uzun süreler de uygulanabilir.
Bu tedaviler ile istenilen sonuç alınamayan vakalarda ilaç desteği gerekebilir. Genellikle mesanenin kasılmasını azaltan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçların ağız kuruluğu kabızlık gibi yan etkileri olsada bahsedilen yöntemler ile kombine kullanıldıklarında tedavinin etkisini arttırmaktadırlar.
Sonuç olarak idrar kaçırma kader değildir ve modern tıbbın sunduğu imkanlar ile tamamen yada büyük oranda önlenebilir bir şikayettir. Önemli olan hastaları bunu bir rahatsızlık olarak kabul edip utanmadan, sıkılmadan ve en önemlisi geç kalmadan doktora başvurmalarıdır.