İlişkileri Zedeleyen 4 İletişim Hatası
Yazar Tuğçe Özer • Psikolog • 8 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Bir ilişkinin bugününü ve geleceğini etkileyen belki de en belirleyici faktörlerinden biri ilişki içerisindeki iletişim şekilleri. Amerikalı psikolog ve çift terapisti John Gottman'ın çalışmaları gösteriyor ki bahsedilen 4 madde ilişkilerin kilit noktası.
1) SUÇLAMA: Yaşanılan durumlar veya partnerinizin belli tutumları size rahatsızlık veriyor olabilir. Bu çok olağan fakat partnerinizin karakterine yönelik eleştiriler yapmaktan kaçının. Yakınma ile suçlama arasındaki çizgi gerçekten çok ince ve partnerinizi kırabilir.
Mesela "Geçen akşam haber vermeden çok geç geldiğin için endişelendim.Birbirimize haber verecektik hani" demek bir yakınmadır. "Sen çok sorumsuzsun haber verme zahmetinde neden bulunmadın?"demek bir suçlamadır ve açıkça kişiliğe yöneltilmiş bir eleştiridir.
2)KÜÇÜMSEME: Küçümseme eleştirinin boyut atlamış biçimidir. Partnerle alay etme, saygısızca ve hor görerek konuşma, hatta bazen aşağılama, iğneleme ve çeşitli mimiklerin kullanımını içeren davranışlar bu başlığa girer. Bu gibi tutumlar partnerlerden birinin kendini üstün bir yere konumlandırmasına ve diğerinin daha değersiz hissetmesine sebep olur. Bu yazıdaki 4 başlıktaan küçümseme, boşanmaya giden ilk basamaktır.
3)SAVUNMACILIK: Haksızca hedefi olunduğu düşünülen eleştirilere karşı sıkça gösterilen anlaşılabilir bir tutumdur. Fakat istenilenin aksine tartışmayı hararetlendirir ve sonuca varmamız zorlaşır. Hangimiz tartışırken bir anda kendimizi savunma halinde bulmuyoruz ki? Böyle anları fark ettiğimiz anda sorumluluk almayı reddediyoruz demektir. Devamında ise partnerimize suçu atmaya çalışıyor olacağız. Bir nevi "mağdur" konumunda kendini korumak gibidir.
Mesela şu cümleyle konuya açıklık getirebilirim: "Yemekten sonra masayı sen toplasaydın ben de böyle geç kalmazdım."
4)DUVAR ÖRME: Çoğunlukla küçümseyici tavırlar karşısında gösterilen tutumdur. Tartışma esnasında partnerlerden birinin aniden iletişimi kesmesi, konuşmak istememesi, dinlemek istemediğini ve onu rahat bırakmamız gerektiğini söylemesi hatta meşgul gibi davranması da bu başlığa girmekte.
Bize düşen en büyük pay; karşımızdaki kişiyi zaten olduğu gibi sevdiysek bunun böyle kalması. Dağınık veya umursamaz bir insansa bırakalım öyle var olsun. Onunla savaşmayalım ve bu hareketlerini minimuma indirmesi için ona yardımcı olalım. Bu sadece erkekler için değil kadınlar için de geçerli. Çok duygusalsa, çok hassassa bunu ancak onu tanıyan ve sevgi bağının olduğu kişi minimuma indirebilir.
Son zamanlarda insanların birbirine tahammül seviyesi düştü boşanmalar arttı diyoruz. Sevdiğimize biz tahammül edebiliyorsak ve bu maddelerden kaçınıyorsak mutlu bir ilişki kaçınılmaz olmuş oluyor.