İlişkimizden Neden Zamanla Sıkılırız?
Yazar Barış Yılmaz • Psikolog • 18 Temmuz 2019 • Yorumlar:
Şimdi durup bir düşünelim ya da düşünüp duralım! En baştan beri bugüne nasıl olacağını belirlediğimiz kazıya kazıya geldiğimiz sayısız hedeflerimiz vardı. Bu hedefler kimi zamanda tuttu kimi zamanda kıl payı dediğimiz seviyede elimizden bir buz parçası gibi kayıp gitti. Ve biz onlara sadece uzaktan el sallayabildik! Şuan elimizdekilere bakalım ve daha önceden sahip olamadığımız bir nesneyi nasıl ve ne zorluklarla sahip olduğumuzu düşünelim?
Bugün aslında toplulumumuzda gördüğüm en büyük sorun hale gelen sözcükten bahsetmek istiyorum. tToplanın o halde topluluk ! CANIM SIKILIYOR… Peki o halde bu sözcüğü biraz daha hem teleskopik hem de mikroskobik olarak inceleme vakti geldi. Bugün yine aslında can sıkınıtısının nedenlerini ilişkilerimize uyarlayarak anlatmak istedim bu pazar sabahımda sizlere. İlişkilerimiz her zaman istediğimiz sekanslarda gitmeyebilir hatta bir bıkkınlıktan ötürü mola verdiğimiz dönem bile olabilir.. Aslında gerçekten yorulduğumuz için midir bu durum? Bu konuda evet diyenler gerçekten yanılıyorlar bu ilişkilerini bitirmek isteyenlerin en basit ve en yalan dolu sözleridir. İnsanlar ilişkide ne istediklerini bilmedikleri için değil nasıl isteyeceklerini bilmediği için bugün CANIM SIKILIYOR diyorlar. Neden peki bir afrikadaki himba kadının canım sıkılıyor artık şehir hayatında yaşamalıyız demediğini gazetelerde ya da tv görmüyoruz. Beşer her yerde beşer! Neden arzu ve isteklerimizi bu kadar kontolsüzce harcayabiliyoruz. Bedava olduğu için olabilir mi ? Ben kaldırdım bile parmağımı sizin yerinize. Arzu ve isteklerin yeterince doyurulamadığı bir çağda değilde daha çok doyurmadığı bir çağa geldik anlaşılan İsteklerimizin bu kadar da uzay hızında olması ÇOK SIKILDIM demek için yeterli. Nerede keyif alınarak yapılan haz ve tutkular nerede heyecan nerede meraklı bekleyişler. Biz yetişkinlerin yaptığı hatalar bitmeyecek anlaşılan. Önemli olan çocuklarımız onların furyadan etkilenişini konuşalım biraz da.
Çocukları bu tutum ve davranışları hakkında kendilerini suçlamak doğru değil. Kısa bir zaman önce konuyla alakalı bir tespitimden bahsetmek istiyorum sizlere de. Kimi kadınların artan eğitim seviyesi ile birlikte iş hayatına girmesi ve bunun sonucunda çocuklara verilen değer ve öz bakımın azalması hakkında oldu bu tespit. En sık kullandığımız sosyal ağ İnstagramda yaptığım anketlerde de bu durumu onaylandı bile. Çocuklar kimi zaman hatalarımızı örtbas etmek ve onları kapatmak için sessiz kalmayı tercih ederler. Artan iş temposundan ve geçim sıkıntısından ötürü dönülen geç saatlerde çocuklarımıza ’’Kaliteli Anne –Babalık’’ adı altına sırf geçiştirmek adına aldığımız basit bir oyuncak ya da bir çikolatanın sonucu da ÇOK SIKILDIM olabiliyor. Yada onların için sene sonunda planladığımız ve akabinde yanık tenlerle sadece onay almak için sorduğumuz o soru : ‘’ Tatil Nasıldı?’’ Ve kısa bir süre sonra belki de tatil dönüşü aracınızdan daha inmeden çocuktaki öfke dolu bakışlar ve çevreyi süzüşler başlar. Yaşadığı travmalar ona öğretmiştir ki yine yatağına tek başına girecek ve öz bakımını yine kendisi üstlenecektir. Sizin ona bu öfke dolu bakışların nedenini sorduğunuzda vereceği tek bir cevap vardır:’’ ÇOK SIKILDIM’’. Bu sefer oda sizi değersizleştirmiş, yaptığınızı kocaman bir sıfır olarak göstermiştir. Ne acı değil mi ? Yaşanılan sayısız haz ve tutkular gösteriyor ki sadece doyumsuzluğu da etkilemiyor. Bazen kişiler de değersiz hissettiklerinde karşı tarafı aynen böyle değersizleştirebiliyorlar. Hatta bu beklemediğimiz en yakınımız bile olsa. O halde çok sıkıldım dememek için ne kendimizi ne de başkasını değersizleştirmeyelim. Değersizleştireceğimiz tek şey acılarımızdan kurtulmak için yaptığımız ağız dolusu kahkalarımız olsun mu ? Olsun.