İnsomni (Uykusuzluk)
Yazar Asuman Köseoğlu • Psikolog • 2 Kasım 2020 • Yorumlar:
Çağımızın hastalıklarından biri olan insomni yani uyuyamama hastalığı birçok kişide görülebilmektedir. Kişi uykuya geçişlerde zorlanır, uyurken sık sık uyanır ya da hiç uyuyamaz. Sağlıklı bir yetişkinin günde 7-8 saat uykuya ihtiyacı vardır. Fakat insomni yaşayan bireylerde bu süre normalin çok altındadır. İnsomninin altında fizyolojik, psikolojik ve çevresel olarak birçok neden yatar. Fizyolojik olarak bireyde bulunan kronik ve akut rahatsızlıklar uykusuzluğa neden olabilir. Kronik olarak sinüzit, migren, astım ya da romatizma gibi rahatsızlıklar; akut olarak yaşanan bir kafa travması, kaza ya da sağlıkla ilgili bir operasyon buna neden olabilir. Çevresel faktörlere ise gürültülü ortamlar, yoğun çalışma saatleri ya da hava kirliliği örnek verilebilir. Tüm bunların yanında çoğu zaman uykusuzluk probleminin altında psikolojik nedenler yatar. Kişide bulunan depresyon, okb (obsesif kompulsif bozukluk), panik atak ya da kaygı bozukluğu gibi rahatsızlıklar uykuyu ve uykunun kalitesini etkiler. Aynı zamanda kişinin yaşamış olduğu psikolojik bir travma, ölüm, kayıp gibi ya da özgül bir stres ve kaygı durumu da bu rahatsızlığı tetikleyebilir.
Imsomni yaşayan bireyler tüm bu etkenleri gözden geçirerek uykusuzluğun nedenleri doğrultusunda bir uzmandan yardım alarak tedavi görmelidir. Uykusuzluğun nedenin psikolojik olduğu durumlarda ilaç veya psikolojik terapi desteği uygulanır. Bazı durumlarda her ikisine de ihtiyaç duyulabilir. Profesyonel bir desteğin yanında kişi uykusuzluk problemi için bazı yöntemler uygulayabilir. Örneğin; bazı kişiler günlük hayatta yaşadıkları sorunları uyumadan önce hatırlayarak huzursuz olurlar ve bu durum uykusuzluğa neden olur. Burada yapılması gereken uyumadan önce bu olumsuz düşünceler zihni meşgul etmeye başladığında onları ertelemektir. Kişi ‘Evet, şu an uyumam gerekiyor bu konuya sabah uyandığımda kafa yorabilirim’ diyerek olumsuz düşünceyi erteleyerek uyku için zihinsel rahatlama sağlamalıdır. Aynı zamanda yaşam biçimi de mümkün olduğunca sağlıklı uyku düzenine göre düzenlenmelidir. Öğünler geç saatlere bırakılmamalı ve uyumadan önce kafeinli içecekler tüketilmemelidir. Bilgisayar, televizyon, telefon gibi gözleri ve beyni uyaran cihazların kullanımına ara verilmelidir. Gün içerisinde uyuduğumuz yatakta fazla zaman geçirmemek uyku hijyeni açısından oldukça önemlidir. Uyku esnasında bulunan ortamın karanlık olması da uyku hormonu olan melatoninin salgılanmasını sağlayarak uykuya geçiş aşamasını kolaylaştırır. Aynı zamanda erken uyanma ve çok geç saatlere kalmadan uyumaya çalışmak vücudun biyolojik saatini koruyarak ritmini ayarlamada önemli rol oynar. Tüm bunlara ek, uyumadan önce rahatlatıcı bir kitap okumak, nefes egzersizleri yapmak uyku moduna girmemiz için kolaylık sağlayacaktır.