İntihar
Yazar Hatice Alkan Akdağ • Psikiyatrist • 18 Kasım 2019 • Yorumlar:
İnsanoğlu var olduğundan beri bilinen yaşam hakkından vazgeçme yani intihar son günlerde sıkça medyada yer alması nedeniyle üzerinde durulması, nedenlerinin ortaya konması ve çözümcül yaklaşımlar benimsenmesi açısından irdelenmesi gereken bir olgudur. Bireysel bir sorun gibi görünmekle birlikte, toplumda karşılığı olan, yanlış örnek teşkil edebilecek, sonraki nesillere de aktardığı duygusal yük nedeniyle aslında çok önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Her yıl dünyada 800 binden fazla kişi intihar sonucu yaşamını yitirmektedir. Tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk 10 sırada yer almaktadır. 15-24 yaş arasında ölüm nedenlerinde ise 3. sırada yer alır. Ama hemen her yaşta insanın çeşitli nedenlerle intiharla yaşamına son verdiğini görmekteyiz. Nedenleri her insan için farklı olmakla birlikte daha ruhsal bozukluğu olan bireyleri kapsadığına inanırız. Oysa ki psikiyatrik bir tanısı olmayan kişilerin de özellikle gençlerin düzelebilecek, çözüm üretilebilecek durumlarda da kendilerini çıkmazda hissedip ölümü bir çıkış noktası olarak gördüğü ve yaşamına son verdiklerini biliyoruz. Başarı beklentisi, aile baskısı, intiharı yücelten oyun/film/müzikler, bizim ülkemizde hala çok etkin bir şekilde devam eden töre gençlerin sağlıklı bireyler iken ölüme gidişlerini arttırıyor. Gençlerin intiharında arkadaşlarınca dışlanma, örselenme, fiziksel ya da cinsel istismar, prestij kaybı, aile içi huzursuzluklar daha ön planda. Elbette her bir nedene maruz kalan kişi intihar etmiyor, yaşama duygusunun körelmesine neden olan içe kapanıklık, özgüven eksikliği, sosyal ilişkilerde yetersizlik, kırılganlık intihara sürükleyen nedenlerle baş edememek, engellenmeye tahammülü düşük olmak, stresle başa çıkamamak intiharı bir yol haline getiriyor. Bazen de daha acı bir biçimde gençlerin anne/babayı/sevgiliyi cezalandırmak ya da kıymetlerinin anlaşılması sağlamak amacıyla aslında gerçek bir ölümü istemeyip ‘intihara kalkışma’ sürecinde girişimin istenmeden ölümle sonuçlandığını görüyoruz.
Ruhsal hastalıklar arasında ise en yaygın duygu durum bozuklukları (bipolar bozukluk, depresyon), madde kullanımı, psikotik bozukluklar ve boşuk ve çaresizlik duygusunun baskın olduğu kişilik yapılanmalarında intihar eğilimi görmekteyiz. Ruhsal hastalıklarda bir tedavi sürecinde intihar eğilimi daha kolay saptanabilirken böyle bir yardım almanın toplumdaki damgalayıcı etkisiyle hekime başvurmayan kişiler de bazı işaretlerini fark etmemiz mümkün. İntihar eden kişinin en az 1 kez bu düşüncesini biriyle paylaştığını, öncesinde davranışlarında olağanın dışında bir farklılık olduğunu (belirgin içe kapanma gibi), sözlerinde yaşama dair umutsuzluk, yaşamın anlamsızlığını dile getirdiğini, zevk aldığı etkinliklere ilgisini kaybettiğini görmekteyiz.
Kimler risk altındadır?
Ruhsal hastalığı olanlar (6-10 kat daha yüksek risk), sorunlu bireylerin olduğu ailede büyüyenler, çatışmaların olduğu evliliklerde, ebeveynlerden birinin mahkum olduğu aile bireyler, eş kaybı yaşayanlar, ciddi mevki ve ya itibar kaybı yaşayanlar, işsiz kalanlar (3 kat daha fazla) ve kronik hastalıkla mücadele edenler, model olabilecek bir tanıdığın intiharına şahit olanlar, medya da farkında olunmadan özendirici yada son çare gibi sunulan haberlere şahit olanlar daha fazla risk altındadır.
Neler yapılabilir?
Öncelikli hedefimiz risk sayılabilecek durumlarda bireyin ve ailenin farkındalığını sağlamaktır. Çocuk ve gençlerimizi çözümsüzlük ve umutsuzluk girdabından korumak adına anne babaların evlatlarını etkin bir şekilde dinlemelerini, sorunlarına yargılamadan yaklaşmalarını, problemlerden öncesinde haberdar olabilmek adına düşüncelerini söyleyebilme ortamı sağlamalarını, aşılması güç hiyerarşik baskı oluşturmamalarını, kapasitelerin üzerinde onlar adına hedef koymamalarını, sorun çözme becerilerini geliştirmelerine izin verecek şekilde sorumluluk vermelerini ve herhangi bir sıkıntı fark ettiklerinde bir uzmana danışmalarını önermekteyiz.
Erişkin bireylerin kendilerini umutsuz, çaresiz hissettiği durumlarda tüm önyargılardan sıyrılarak bir ruh sağlığı profesyonelinden destek alabileceğini, bunun bir damgalanma yaratmayacağını, insanın var olduğu sürece her sıkıntının bir çözümü olabileceği inancını hissetmelerini sağlayacak toplum ruh sağlığı bilincini güçlendirecek sağlık politikaları üretmeliyiz. Aynı şekilde medyanın insan davranışları üzerindeki etkisi gözetilerek verilen intihar haberlerinin bir çözüm olarak gösterilmemesi, özendirici, onurlu ve cesur bir davranış gibi sunulmaması, yöntemle ilgili detaylı bilgi verilmemesi, çözüm yolları arayanlar için bilgilendirici ve yardım kuruluşlarına yönlendirici içerik taşımalarına özen gösterilmelidir.
Neden, sonuç ve çözüm önerileri açısından bir bütün olarak değerlendirildiğinde, intiharın bir halk sağlığı sorunu olduğunu kabul etmek ve hem bireysel hem de toplumsal olarak bilinçlenmek ve intihar eğilimi olan bireylere her kesimce yardımcı olunma ihtiyacı açıktır. En önemli ihtiyacımız yüksek benlik algısı olan ve umutlu bireyler yetiştirebilmektir.