İntihar
Sosyal medyada, haberlerde ya da gerçek yaşamda bir intihar eylemine tanık oldunuz mu? İntihar edenler sizce neden intihar etmiş olabilir? Yoksa Freud’un dediği gibi “İntihar, tüm insanların içinde bulunan bir acil durum çıkış kapısı mıdır?”. İntihar olgusunu derinlemesine incelemek için yazıyı okumaya devam edelim.
Durkheim’a göre intihar “Ölen kişi tarafından ölümle sonuçlanacağı bilinerek yapılan olumlu ya da olumsuz bir edimin doğrudan ya da dolaylı sonucu olan her ölüm olayıdır”. İntihar girişimi ise; bu amaçla tanımlanan ama “ölüm sonucu doğmadan durdurulan edim”dir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere sınıflama açısından önemli olan eylemin sonucudur. Yani ölümle sonuçlanan eylemler, tamamlanmış intihar olarak tanımlanırken, ölümle sonuçlanmayanlar ise intihar girişimidir.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2018 yılında ölümle sonuçlanan intihar sayısı 3 bin 161 kişi olarak belirlenmiştir. İntihar edenlerin %75,6’si erkek, %24,4.’ü kadındır. Bunun dışında kayıtlı olmayan veriler ve intihar girişimleri düşünüldüğünde intihar olgusu azımsanmayacak düzeyde görülmektedir. Peki kimler neden intihar eder? İntihar eden kişilerin özellikleri nelerdir? İntiharın arka planında biyolojik özellikler nasıl rol oynar? Tüm bu sorulara geçmeden önce intihar risk etmenlerinin farkında olmak gerekiyor.
İntihar İçin Risk Durumları
1- Akut Sorunlar; Birey için önemli olan kişilerle yaşadıkları ilişki sorunları olarak özetlenebilir. Aile, arkadaş veya yakın olabilecek bir kişi ile yaşanan ve sürekli devam eden sorunlar intihar riskini arttırabilir. Bunun yanında aileden bir kişinin ölümü sonucu girilen yas süreci intihar için riski arttıran durumlardandır.
2- Kronik sorunlar; evlilikte yaşanan sorunlar bu en başta gelmektedir. Ayrıca çocuklarla ilgili yaşanan sorunlar intihar riskini artırmaktadır. Yapılan bir çalışmada çocuklarına fiziksel istismar uygulayan ebeveynlerden en az birinin intihar girişimi olduğu saptanmıştır.
3- Beden sağlığı; Yapılan araştırmalar boyun ve yüz ameliyatları sonucu oluşan olumsuz durumlarda (şekil bozukluğu vb.) eşlik eden ağır depresyon ile birlikte intihar davranışlarının arttığını göstermektedir. Buna ek olarak epilepsi ve intihar arasında yüksek ilişki bulunmuştur. Epileptik hastaların intihar oranı diğer hastalara göre 5- 7 kat yüksektir.
4- Psikolojik/Psikiyatrik Bozukluk; yapılan çalışmalar psikiyatrik bozuklukların diğer hastalıklara göre 5-40 kat daha fazla intihara eşlik ettiğini göstermiştir. Majör depresyon, şizofreni, affektif bozukluk, alkol ve madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu en sık intihar görülen psikiyatrik bozukluklardır.
İntihar eyleminde bulunanlar için olumlu olumsuz birçok şey söylenmektedir. Bazıları eleştirir bazıları ise haklı olduklarını söyler. Genellikle intihar edenlerin arkada kalanları düşünmedikleri ve bencil oldukları sıkça dile getirilir. Peki intiharın bile arka planında biyolojik unsurların olduğunu söylesek?
Hayvan deneyleri intihar için neler söylüyor?
İntihar alanında yapılmış çalışmalara agresyonun(saldırganlık) intiharla yüksek ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu nedenle hayvan deneyleri daha çok agresyon üzerinedir. Yapılan bir çalışmada farelerin beyinlerinde serotonin seviyelerinde ki azalmanın agresyon, kavgacılık, diğer fareleri ve yavruları öldürme davranışlarına neden olduğu görülmüştür Başka bir çalışmada uzun süre izole bırakılan farelere noradrenalin verilmiştir. Artan noradrenalin aktivasyonu agresif davranışları arttırmıştır. Diğer bir çalışmada ise, beyinde olfaktör tüberkülünde GABA düzeyindeki azalma diğer fareleri öldürme davranışını ortaya çıkarmıştır. Dopamin ise hayvanlarda agresyon davranışlarını düzenleyici göreve sahiptir. Beyinde dopamin yolağı olarak bilinen mezolimbik yolağı tahrip edilen fareler saldırganlaşmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bazı nörotransmitterler saldırganlık üzerinde büyük etkilere sahiptir. Peki saldırganlık ile intihar ne derece ilişkilidir? Saldırganlık sadece intihar olgusunu açıklamaya yeterli midir? Hayvan deneyleri üzerinde intihar olgusunun anlaşılması pek mümkün görülmemektedir. Bu nedenle genetik çalışmaları incelemek faydalı olacaktır.
Genetik Çalışmalar İntihar Olgusuna Işık Tutacak Mı?
Yapılan bir çalışmada tek yumurta ve çift yumurta ikizlerinde intihar oranları incelenmiştir. Toplam 179 ikizin incelendiği bu çalışmada tek yumurta ikizlerinden birinde intihar eylemi görüldüğünde diğer ikizde intihar gerçekleşme olasılığı çift yumurta ikizlerine göre yüksek bulunmuştur.
Evlat edinme çalışmalarına bakıldığında ise çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kopenhag’da yapılan bir çalışmada 5483 evlat edinme kaydı incelemiştir. Bunlar arasında tamamlanmış 57 tane intihar tespit edilmiştir. Bu 57 intihar vakasının 269 biyolojik akrabasından 12 tanesinde intiharla ölüm bulunmuştur. Çalışmanın kontrol grubunda ise 269 biyolojik akrabadan sadece 2 tane intihar saptanmıştır! Bu çalışma intiharla ölenlerin biyolojik akrabalarında intihar oranının 6 kat daha fazla olduğunu göstermektedir.
Genetik çalışmalarına bakıldığında ise, Nielsen ve arkadaşları intihar davranışı gösteren alkol bağımlısı bir hasta grubunda UL ve LL genotiplerini incelemişlerdir. Bu çalışmada intihar girişiminde bulunan 36 deneğin 34’ünde UL ve LL genotipleri tespit edilmiştir. L alelinin ise intihar ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. LL genetopini gösterenlerin birden fazla intihar girişimi gösterdikleri bulunmuştur.
Yapılan başka bir çalışmada ise ikizi intihar edilen tek yumurta ikizleri ile çalışılmıştır. Bu çalışmada TPH’ye(triptofan hidroksilas geni) odaklanılmıştır. İsveç’te 17370 tek yumurta ikizi taranmıştır. İkizi intihar eden 36 ikiz saptanmış çalışmaya kabul eden 28 kişinin 17’sinde TPH polimorfizmi(iki veya daha fazla farklı fenotipin aynı tür popülasyonunda bulunması) bulunmuştur. Şaşırtıcı olan sonuç ise bu 17 kişinin 7 tanesinde LL, 9 tanesinde UL ve sadece bir tanesinde UU genotipi bulunmuştur.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardan tüm genetik çalışmalara kadar intiharın gerçekleşmesinde biyolojik faktörlerin etkili olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak bu “genetiğine UL olan herkes intihar edecek” anlamına gelmemektedir. Biyolojik yatkınlığın risk durumlarıyla tetiklendiği unutulmamalıdır. Olumsuz biyolojik yatkınlıklarınızın tetiklenmemesi dileğiyle… Sağlıklı kalın.