İrade, Karar Verme ve Disiplin Üzerine

Yazar Akay Gürüşengenç • 5 Ağustos 2024 • Yorumlar:

İradeli, kararlı ve disiplinli insanları düşünün. Eğer bu özelliklerin onlara tanrı vergisi olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Belki birçoğu bilinçli olmasa da doğru birkaç özelliği aynı anda bir araya getirerek diğer insanlardan daha farklı, genelde de arzulanan bir yaşam sürüyorlar.

Peki gerçekten de ‘daha iradeli’ olunabilir mi? Bunun etkili ve çok da yorucu olmayan bir yöntemi var mı?

Bir işyerinde 3500 kişiyle yapılan bir araştırmada öz-kontrolü yüksek kişilerin daha önemli pozisyonlarda çalıştığı gözlenmiş. Ancak herkes daha önemli pozisyonlarda çalışmak, daha saygın ve iradeli olmak ister. Peki diğerleri neyi farklı yapıyor da isteklerine uygun hareket edemiyor?

Burada anahtar: Karar vermek.

Aslında çoğu kararın üzerinde çok az kontrolümüz var ve daha iradeli olmak için doğru kararı verebilir olmamız gerekiyor. O halde kararı etkileyen süreçlere bir bakalım. 

1100’den fazla davanın incelendiği bir araştırmada sabah yargılanan mahkumların %70’i tahliye kararı alırken günün ilerleyen saatlerinde yargılanan mahkumların yalnızca %10’una tahliye kararı verildiği gözlenmiş. 

Yani hakimler gün boyu karar verdikleri için saatler ilerledikçe bir ‘karar yorgunluğu’ yaşamışlar. 

Baumeister’in ortaya attığı ‘zihinsel enerji rezervi’ kavramına göre gün içinde verilen her yeni karar sonrası beynimiz yoruluyor ve sonraki kararları daha kısa denetimlerle veriyoruz. 

Bu yüzden haz merkezini uyaran reklamlara geç saatte daha çok denk geliyoruz, diyetleri daha sık geç saatlerde bozuyoruz, alışverişe gittiğimiz saat geciktikçe daha pervasız harcamalar yapıyoruz. 

Ama üzülmeyin, aslında böyle bir şey YOK. 

Bu etkinin sadece beyninin ‘karar almaktan yorulduğuna inanan’ insanlarda geçerli olduğu gözlenmiş ve ne yazık ki çoğumuz beynimizin bir enerji kapasitesi olduğuna inanırız. Bu inanç yüzünden saatler ilerledikçe kararı dürtülerimizle vermeyi alışkanlık haline getirdik. 

Artık bunun gerçek olmadığını biliyorsunuz. 

Peki istemesek de uygulamamız gereken kararlarda ne yapacağız? 

İrade, kişinin uzun vadeli istekleri için kısa vadeli arzularına ve dürtülerine direnebilmesidir. 

İrade gösteremediğimiz durumlardaki alışkanlıklar bizi istemediğimiz bir yaşamı sürdürmeye programlamıştır. Karar vermemek yani alışkanlık yaparak bir şeyleri sürdürmek, kısa süreli bir enerji tasarrufu anlamına gelir ve uzun vadede bizi istediğimiz yaşama ulaşmaktan alıkoyar. 

“İnsanlar geleceklerine karar veremezler, alışkanlıklarına karar verirler.” Matthias Alexander 

Alışkanlıklar, strese karşı uyguladığımız davranış repertuarlarıdır. Örneğin üzgün veya kaygılıyken bu duygunun işaret ettiği öznel anlamla ilgilenmek yerine yiyecek veya keyif vericilerle(dopamin) duyguyu kontrol etmeye çalışmak; beynimize öğrettiğimiz ve üzerinde yeni bir karar almanın zor olduğu bir örüntüye dönüşür. 

İrade genelde dürtüsel arzuların kontrolünde aranır, yani dopamin hormonunun aktivasyonunda. 

Dopamin arzu devresi çok güçlüdür. Beyinde onun karşısında ne durabilir ki? Tabii ki dopamin. 

Hayal gücümüz de dopamindir. Bizi, o ‘anlık hazza’ yenilmediğimiz daha uzak bir tarihe taşıyarak tatmin eder ve arzumuza direnmemizi sağlar. O tatlıyı yemez, o egzersizi yaparız. 

Anlık hazzın karşısına dikeceğimiz hayal gücümüz ise gerçekçi ve inandırıcı olmalıdır. Aksi halde ulaşılmaz hedefler hayal kırıklığı ile bizi pes ettirebilir. Ayrıca gerçekçi olmayan hedefler yabancılık yaratır. Gelecekteki tek kontrol noktamız kendimiziz ve hayal gücümüz de kendimize odaklanmalıdır. 

"İnsanın birinci yeteneği irade değil, hayal gücüdür. Gerçekten terbiye edilmesi gereken şey hayal güçleridir." Josue Yehouda. 

Bir araştırmada zayıf disiplinle ön plana çıkan gruptan gelecekteki kendilerini düşünmelerini istendiğinde beyinleri yabancı birini düşünmeyle aynı aktivasyonu göstermiştir. 

Adeta başarılı kendiliklerini tanıyamamışlardır. 

İrade gösterdiğimiz ve gelecekteki kendimiz için bir şeylere şu anda ‘HAYIR’ dediğimiz durumlarda singulat korteks adı verilen beyin yapısının büyüdüğü gözlenmiştir. Araştırmalar yeterli miktarda zorlanma sonrası irade merkezimizin büyüyebildiğini ortaya koymaktadır. 

Yani daha iradeli biri olmamız yeterli miktarda irade antrenmanıyla mümkündür. 

Özetle anlık çözümler sunan bilinçdışı kararlarımızı(alışkanlıklarımızı) gözden geçirmeli, irade kasımıza kaldırabileceği yükler vererek zamanla geliştirmeli ve disiplin/motivasyon için güçlü bir “gelecekteki ben” yaratmalıyız. 

Eğer kendinizi yeterince zeki görüyorsanız bunlara ihtiyacınızın olmadığını düşünebilirsiniz. 

Ancak; 

"Zekice hareket etmek, zekadan daha fazlasını gerektirir." Fyodor Dostoyevsky

"Ne zaman kaderin işine teslim olsam, geyikten daha sakinim, aslandan daha cesur. Ve ne zaman ki tedbirli olsam, Acı ardından acı gelir, zincir ardından zincir." - Mevlana

Aklımızda oluşan her düşünce mutlaka bir duygusal anlamın ürünüdür. Dolayısıyla ne düşündüğümüzle ne hissettiğimiz iç içedir. Örneğin korkutucu bir düşünce stres ile birlikte gelecektir. Stres de bizi o düşünce için önlem almaya zorlar. 

Sonsuz olasılık arasından birkaçı için özenle önlem alan birini görseniz ne düşünürdünüz? O durumun tehlikeli olduğunu veya o kişinin kaygılı bir yapıda olduğunu mu? 

Zihin de kendisini böyle değerlendirir. Önlem varsa tehdit de vardır. Asansöre binmekten kaçınıyorsak, kalabalıktan uzak duruyorsak demek ki buralar tehlikelidir. Ne zaman olasılıklar için tedbirler alsak kısa bir rahatlama, ardından da başka olasılıkların kaygısını yaşarız. Aldığımız her tedbir bir zincir gibi yaşamımızı kısıtlamaya başlar. 

Kaçtığımız yerlerin sayısı gittiğimiz yerlerin sayısını geçer. 

Kaygılı bir yapıya geçeriz. Bu, çarenin ellerimizde olmadığına inandığımız yardıma muhtaç bir tutum ortaya çıkarır. Sürekli birilerinin gelip bizim için bir şeyleri düzeltmesi gerektiğine dair inancı pekiştirir. 

Baş etme becerimizi ve cesaretimizi ortaya çıkaracak sakinliği engelleyen, yaşam alanlarını kısıtlayan ve çevreye verdiğimiz izlenimi zedeleyen işte bu ölçüsüz tedbirlerdir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)