İz (Skar) Düzeltilmesi
Yazar Zühtü Demir • Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Uzmanı • 14 Eylül 2017 • Yorumlar:
Gerek kaza, gerek ameliyat ve yaralanma; cilt iltihapları, yanık ve farklı nedenlerden ötürü oluşan cilt yaraları iyileşme sürecinde bir süre iz taşır ve ciltte iz bırakır. Nedbe diye adlandırılan bu doku basit bir yara izi olabilmekte ve ayrıca hastanın hareket, işlev dahi durumlarını etkileyen kasılmalar ve sertleşmeler biçiminde görülebilir.
Yaraya bağlı sebepler: Yaraların ciddiyet, derinlik ve iltihaplanma durumlarına göre değişik biçimlerde görülür. Büyük ve derin yaralar çok daha fazla ve uzun soluklu izler bırakır. Kirli, gergin ve kanlanması bozulan yaralar ise iyileşme sürecinde hastaya bir hayli zorluk çıkarır.
Hastaya bağlı sebepler: Hasta kişinin yaralara karşı olan tutumuyla doğrudan ilişkili yaralardır. Açık tenli kişilerde, yaşlılarda daha az iz kalmaktadır. Koyu tenli bireylerde ise kaba yara izleri kalabilmektedir. Her türlü yönteme rağmen bazı insanlardaki kabarık yaraların izleri genetik olabilmektedir. Unutulmamalıdır ki, uykusuzluk ve stres yarada basi oluşmasına, yara ve izlerin kötü sonuçlar doğurmasına neden olabilmektedir.
Cerrahiye bağlı sebepler: Cerrahi müdahalelerde oluşan yara izleridir. Vücut çizgilerine uygun oranda ve görünmeyen bölgelerde yapılan yara, kesi ve izler kolayca gizlenebilir. Dikişler yara kuvvetini azaltmamalı, gerginliği artırmamalıdır. Mümkün olabildiği ölçüde erkenden alınmaları yara izlerinin oluşumunu önleyecektir.
Sistemik faktörler: Vitamin A ve Vitamin C eksikliklerinden kaynaklı yara iyileşmesi gecikebileceğinden iz kalması olasıdır. Steroid, immünsupresif ilaçların kullanımı da yaraların iyileşmesini geciktirmektedir.
Diyabet, kolajen sentez bozukluğu hastalıkları, radyasyon gibi etkenler yaraların iyileşmesini zorlaştırır. Ayrıca sigara, alkol kullanımı; demir, çinko, bakır ve protein eksikliği yaraların iyileşmesine mani olmaktadır.
Yaraların İyileşme Süreci
Birbirine geçmiş bağlı biçimde üç aşamadan oluşmaktadır.
1- İnflamatuvar (Yangı) fazı: Travmaya karşı vücudun koruma amacıyla verdiği ilk yanıt sürecidir. Sonrası 3 – 10 gün sürmektedir. Yaralı bölgeye kan pulcuklarının toplanması, damarların kasılması ve buna bağlı olarak kanama durması, akabinde damarların genişlemesiyle de yaralı bölgeye akın eden yangı hücrelerinden ötürü oluşan iltihaplanma süreci baş gösterir. Şayet yara anında dikişle kapatılmaz, açık bırakılır ise, yaralı bölge kendine iyileşerektir ve cilt üstündeki tabaka ile kaplanana kadar yeni epitelizasyon oluşana değin ilk faz sürecektir.
2- Proliferatif (Çoğalım) faz: 3 – 4 hafta sürecek olup, ikinci gün başlamaktadır. Cilt altındaki fibroblast isimli hücrelerde artma oluşur. Yeni damar oluşumu artarak bu süreçte yara dudakları kasılır ve yaranın küçültülmesine çaba gösterir. Ardından kırmızı doku oluşumu başlar. Yarada ise gerilim gücü artar ve epitelizasyon başlar.
3- Remodeling (Yeniden modelleme)fazı: 3 haftadan başlayıp 2 yıla değin uzanan süreçtir. Yaranın gerilip gücü artmasına rağmen yara gerilim kuvveti hiç bir an orijinal, doğal gücüne ulaşamaz. Yaralar organize olarak iz oluşum süreci başlar.
Hipertrofik skar nedir, keloid ile farkları var mıdır?
Vücut her yara izine benzer tepkiyi gösterse de ne yazık ki, bazı yaralar küçülmek yerine büyümeyi tercih eder. Büyüseler dahi yara sınırlarını aşmazlar. Keloid denilen yara türleri yanık sonrası da görülebilmektedir.
Keloid Hakkında
Yunancada yengeç pençesi manasına gelen “Cheloide” sözcüğünden gelmekte olup, Keloid olarak telafuz edilmektedir. Dokunun yana doğru büyümesinden tarigle seçilmiş sözcüktür. Keloid yara iyileşme şeklidir. Bir travma ki, cerrahi kesi, kaza, yanık gibi durumlardan sonra oluşan ve kendiliğinden iltihaplanan yaraların iyileşme safhalarının şeklidir. Keloid dokunun özelliği düzensiz, sınırlı, pembe veya daha da koyu renk almakta, parlak, deriden kabarık halde görünümlüdür. Kaşıntı oluşumu, rahatsızlık ve dokunulduğunda hassasiyet hissi dayanılmayacak düzeydedir. Bu yaralar büyümeye meyilli olup, karnabahar görünümündedirler ve ne zaman büyümeyi bırakacakları ise bilinmez.
Keloid dokunun içinde ne vardır?
Normal bir cilt yapısına nazaran aşırı oranda Tip 1 kolajen, fibroblast diye nitelendirilen hücreler ve tıkalı mikrodamarlar bulunmaktadır. Birçok iddia ve hipotez olmasına karşın asıl oluşum nedeni bilinmemektedir.
Keloid kimlerde görülebilir?
Yalnızca insanlarda görülmektedir. Bu yaraya sahip çoğu insan 10 – 30 yaş arasıdır ve beyaz tenli bayanlardır. Yaşlı kişilerde daha az görülmektedir. Ancak her yaş gurubundan her ten rengine sahip kişide görülebilir. Bazı kişilerde genetik oluşuma dayalıdır.
Keloid hangi vücut bölgelerinde görülür?
Sırt ve omuzlar, kulak memesi ve de göğüs bölgesi keloid oluşumu için müsait bölgelerdir. Yüz bölgesinde nadir görülür. Ancak boyun, çene çizgilerinde oluşabileceği saptanmıştır.
KELOİD TEDAVİSİ:
Kesin tedavi yöntemi araştırılacaksa olumsuz yanıt verilebilir. Fakat daha çok engellenme yöntemi ön plandadır. Bu sorun sahip kişilerde elektif cerrahi girişim yapılmamalı, farklı tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Bazıları:
Lezyon içi kortikosteroid enjeksiyonu, Silikon içeren krem ve baskı yapıcı örtüler, Lazer tedavisi, Kriyoterapi ( sıvı azot ile dondurma tedavisi), Retinoik asitli kremler, Radyoterapi uygulaması, Mezoterapi uygulaması, Cerrahi müdahale…
Yara izi oluşmasının engellenmesi ve yara bakımı?
Yara izlerini düzeltmek, küçültmek ve de yok etmektense bu izlerin oluşumunu önlemek çok daha kolay ve önem arz eder.
1- Kirli, iltihap kapmış yaralar evvela iyi biçimde temizlenmeli, bol suyla yıkanmalı ve hatta antibiyotik tedavi ile enfeksiyon tedavisi uygulanmalıdır.
2- Yara içerisindeki taş, toprak, cam ve özellikle kıl gibi yabancı cisimler cilt ve yaradan arındırılmalı, iyice temizlenmelidir. Ölmüş doku alınmalı, nemlendirme sağlanmalıdır.
3- Dikişlerde az ve reaksiyon yapmayan dikişler kullanılmalı, bu süreçte de yara geriliminin yüksek tutulmamasına özen gösterilmelidir.
4- En ince ve kibar dikişler kullanılmalıdır.
5- Ameliyat esnasında yara izleri vücut çizgilerine paralel ve gizlenebilir yapıda yapılmalıdır.
6- Dikiş esnasında diğer sağlam dokulara zarar verilmemeli ve ayrıca dokuların damarlarla beslenmesi engellenmemelidir.
7- Dikişlerde olabildiğine erken alınmalıdır.
8- Aşırı gerginlik oluşturabilecek hareketlerden kaçınılması gerekmektedir.
9- Her daim yara temiz tutulmalı, pansumanlar asla aksatılmadan doktor tavsiyeleri dikkate alınmalıdır.
10- Doktor tavsiyesiyle 48 saat sonra yara yıkanmalı, iltihaplara neden olan kir ve benzeri etmenlerden doku uzaklaştırılmalıdır.
11- Temiz yaralara pansuman esnasında nemlendirici ve iyileştirici krem sürülebilir.
12- Doktor bilgisi dahilinde iz giderici kullanılabilir.
13- Güneş ışığından uzak tutulmalı, 1 yıl boyunca giysi ve şapkalarla güneşten yara bölgesi korunmalı, en az 30 SPF özellikte alerjik etken barındırmayan güneş koruyucu krem veya losyon kullanılmalıdır.
14- Yaraları geç iyileşme özelliği bulunan bedenler için iyileştirici kullanılmalı, acil olmadıkça cerrahi müdahaleye girişmemelidir.
15- Mutlaka dengeli ve düzenli beslenmeli, bolca C vitamini ve protein alınmalıdır.
Tüm yaralarda iz kalır mı?
Az veya çok her yara da iz kalır. Kesinlikle iz bırakmayan cerrahi bir yöntem veya ilaç bulunmamaktadır.
Plastik cerrahi uzmanları lazerle mi dikiş atar?
Güzellik ve estetik branşlara olan ilgi ve bununla birlikte bilinmeyen bu branştan kaynaklı sürekli lazerle dikiş tabiri kullanılır. Lazer tedavisi çoğunlukla tahrip etme ve cilt tabakasını soyma gibi benzer maksatlı kullanılan teknolojidir. Dolayısıyla dikiş atma ve birleştirme gibi bir özelliği bulunmaz. Lazerli dikişten maksat ise deri altına atılan ve görülmeyen dikiş türüdür ki, eriyebildiği için tekrar alınmamaktadır. Bu yöntemle yapılan müdahalelerde de yara izi oluşumu olmadığı için iz bırakma olasılığı yoktur.
İnsan ırkı, ten rengi, beslenme ve yaşla birlikte diğer hastalık ve rahatsızlıklar yaraların iyileşmesini olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir. Bazı kişilerde ise yara iyileşme sürecinde kabarma yahut kızarma görülebilmektedir.
Estetik ameliyatlarda iz kalır mı?
Estetik ameliyat sonrası asla istenmeyen durumdur iz kalması. Ama asla iz bırakılmaması gibi bir durum söz konusu değildir. Nazik dikiş atma, dikişlerin gizlenebilmesi, vücut çizgilerine orantılı denkleştirme gibi özel yetenek gerektirmektedir. Bu işlemlerin ardından iz bırakılmadan estetik ameliyat diye nitelendirme söz konusu olabilmektedir. Misaller sıralanacak olur; burun ameliyatı iç kısımda yapıldığından ciltte iz olmaz. Kepçe kulak ameliyatında ise kulak arkası işlem olduğu için yine pek görülmez. Meme estetiğinde ise meme başı ve çevresi, meme dokusu ile göğüs kafesi arası kıvrımlarda dikiş atma işlemi bulunur. Kalan izler ise gizlenebilmekte ve görünmez olması için belli bölge ve noktalarda toplama sağlanır.
Var olan yara izleri yok edilebilir mi?
Mevcut bir yara izinin tamamen yok edilmesi olanaksızdır. Amaç yara izinin olabildiğine küçültülmesi ve gizlenmesidir.