Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) Psikopatoloji Yaklaşımı
Yazar Mert Ozan İnal • 8 Ekim 2024 • Yorumlar:
Önceki yazımda da ifade ettiğim üzere ACT, psikolojik desteğe ihtiyaç duyan bireyi "hasta" olarak nitelendirmez. Dolayısıyla ACT uygulayıcıları her ne kadar psikopatoloji ile yakın temas halinde olsalar dahi, bireyin davranışlarını incelerken farklı bir pencereden bakarlar. Kişiyi zorlayan psikolojik rahatsızlığın adı ister "kaygı bozukluğu", ister "depresyon", isterse "sosyal fobi" olsun, ACT semptom tespit etmek ve tanı koymaktan ziyade, halihazırdaki problemi "psikolojik katılık" olarak ele alır ve bunun nedenlerini araştırarak farklı çözüm teknikleri uygular.
ACT, psikolojik katılığı altı farklı boyutta inceler:
1. Bilişsel Birleşme: Sözel içeriklerin yani dilin, davranışı manipüle etmesi anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle zihninde oluşan düşüncelerin yoğunluğundan dolayı kişinin içinde bulunduğu andaki çevre, nesne ve olayların farkında olmaması veya onları doğru yorumlayamamasıdır. Bu durumda kişi, zihninden geçenlerin gerçeği yansıttığı yanılgısı içerisinde hatalı tepki verme eğilimindedir. Bilişsel birleşme için "bilişsel ayrışma" müdahalesi uygulanır ve böylece kişinin benliğiyle zihnini birbirinden ayırt edebilmesi sağlanmaya çalışılır.
2. Yaşantısal Kaçınma: Kişinin, kendisini zorlayan hisler, bedensel belirtiler, anılar veya imajlar gibi içsel yaşantılardan uzaklaşmak için başvurduğu, kısa vadede rahatlama sağlasa da uzun vadede kişiyi tekrar acıyla yüz yüze getiren çeşitli girişimler olarak tanımlanabilir. İlişkisel Çerçeve Kuramı (RFT)' na göre içsel yaşantılar ile onlardan kaçınmak için kişinin geliştirdiği yöntemler bir süre sonra dil aracılığıyla ilişkilendirilip çerçevelendirilmektedir. Böylece olumsuz pekiştireç görevi üstlenen bu faydasız yöntemler kişiyi uzun vadeli hedefleriyle uyumlu hareket etmekten uzaklaştıracaktır. Yaşantısal kaçınma için "Kabul" müdahalesi uygulanarak kişi, kendisini zorlayan içsel yaşantılarına açık, onların varlığına izin veren, onlarla savaşmaktan öte onlara rağmen ilerleyen bir duruş için gönüllendirilir.
3. An ile Temasın Kaybolması - Geçmiş veya Geleceğe Bağlanma: Kişinin, rahatsızlık duyduğu içsel yaşantılarından dolayı ruminasyon (geçmişi düşünme) veya endişe etme (geleceği düşünme) zihinsel faaliyetlerinden kendini alamaması ve an ile temasını yitirmesi olarak açıklanabilir. Kişinin işlevselliğini önemli ölçüde etkileyen bu bilişsel süreçlerle başa çıkabilmek ve kişinin yaptığı işe kendini verebilmesi için dikkatini, içinde bulunduğu durumu fark etmeye odaklaması gerekir. Bunu sağlayabilmek adına kendindelik (mindfulness) egzersizleri ve günlük hayattaki uğraşılar sırasında danışanın kullanacağı yapılandırılmış yönergeler kullanılır.
4. Kavramsallaştırılmış Benliğe Bağlanma: Benliğine dair "çirkinim", "yetersizim", "acizim" veya "başarılıyım" gibi çeşitli tanımlamalar ve etiketlerle bireyin kendini bütünleştirmesidir. Bu etiketler kişinin kendiyle ilgili yaşam öyküsüne dayanan sabit bütün düşünce, duygu, anı ve tutumları içerebilir. Yaşamını bu kavramsallaştırılmış etiketlerle çerçevelenen birey, yaşam doyumuna ulaşamaz ve hayatını değerleri doğrultusunda sürdürmekten uzaklaşır. Bireyin, benlik kavramlarıyla arasındaki bağının zayıflatılması için kendindelik egzersizleri, metaforlar ve bağlamsal benlik müdahaleleri gibi farklı yöntem ve teknikler kullanılır.
5. Kaçınma, Kaçma ve Dürtüsellik: Kendisini zorlayan içsel yaşantılardan kurtulmak için bireyin çeşitli yol ve yöntemlere başvurduğunu daha önce ifade etmiştik. Bu yol ve yöntemler bir ortamdan, kişiden veya eylemden kaçma (uzun vadeli olduğunda kaçınma) şeklinde ortaya çıkabileceği gibi madde kullanımı veya kendine zarar verme gibi dürtüsel davranışlar sergileme şeklinde de görülebilmektedir. Bunlar kişiyi varlığı acı veren duygu ve düşüncelerden kurtarmadığı gibi yokluğu acı veren çeşitli ihtiyaçlardan da mahrum bırakır. Yüzleştirme, yaratıcı umutsuzluk, hedef belirleme veya davranış şekillendirme müdahaleleri kullanılarak kişinin farklı durumlarda değer odaklı hareket etmesi sağlanmaya çalışılır.
6. Değerlerden Uzaklaşma - Kural Baskınlığı: Bireyin kendisi tarafından belirlenen değer alanları ACT için destek noktasıdır. Bireyi tabiri yerindeyse ayağa kaldıracak kaynağın kişinin değerleri olması beklenir. Değerler haricindeki kural, eleştiri, kaygı, fobi vb. gibi unsurların kişiyi aksiyon almaya zorladığı yerde değerler hüküm sürmüyor demektir ki bu durum kişiyi çözüme ulaştırmayacaktır. ACT' in nihai amacı, bireyin değerleri doğrultusunda karar alabilen, hareket edebilen ve yaşantısını düzenleyebilen bir duruma gelmesini sağlamaktır. Bunun için değerlerle temas müdahaleleri uygulanır.
Birey, yukarıda sayılan boyutların biri veya birkaçının etkisinde psikolojik katılık halindedir ve bu durumdan kurtulmak için kullandığı yöntemler onu rahatlatmaz. Bu yöntemler onu belirli davranışsal kalıbın içine hapsetmiştir ve bu sarmalın içerisinde birey psikolojik açıdan zorlanmaktadır...