Kadın ve Cinsel Sağlık
Yazar Sıla Yılmaz • Psikolog • 8 Nisan 2022 • Yorumlar:
GİRİŞ
Cinsellik geçmişten günümüze kadınlar üzerine oluşturulmuş ve konuşulması uygun olmayan bir kavram olarak sürekliliğini korumuştur. Kadının sağlıklı bir cinsel birliktelik yaşaması toplum tarafından ötekileştirmiştir. Kadın ve cinsel sağlığını etkileyen toplumsal cinsiyet kuralları ve cinsel mitler bulunmaktadır. Cinsellikle ilgili yanlış öğretilerin kadınlar tarafından kabul edilmesi ve doğru bilgilendirmelerin yapılmaması kadınların cinsel sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. Cinsel sağlık sadece çiftler arasında oluşan bir değer yargısı değildir. Cinsel sağlığı olumsuz etkilenen kadınlarda psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıktığı gözlemlenmiştir.
CİNSELLİK NEDİR?
Cinsellik denildiğinde akla ilk gelen anatomik cinsiyetimiz değildir. Biyolojik olarak organlar ve hormonlarla beslenen bir kavramdır. Cinsel kimlik çocukluk döneminde gelişmeye başlar . Cinselliğin ana noktası haz almaktır. Cinsellik sadece kadın ve erkek kavramlarından daha fazlasını ifade eder. Fiziksel yapısı, kendisi ile olan yargıları, seçimleri, çevre içerisinde anlamlandırma gibi birden fazla konuyu kapsar. Özellikle insanlarda tek amacı üreme ve bir sonraki nesil için çoğalma değildir. Cinselliği fiziksel , duygusal ve ilişkilere yönelik olarak ele almalıyız. Cinsellik kavramı hem bireyin tutum ve değerleri hem de içerisinde bulunduğu kültürel yapıdan etkilenmektedir. Birey cinsel kimliğini yansıtırken bilinçaltında cinselliğe gelmeden önceki süreçler tetiklenir. Bu tetiklenme cinselliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesine engel olabilir. Cinsel sağlık sadece cinsel yolla bulaşan hastalıkların bireyin yaşantısını etkilemesi değildir. Çünkü cinsellik tarih boyunca devam etmiş temel bir içgüdüdür. Tanım ve yaşanış şekillerinde farklılıklar olsa da önemini kaybetmemiştir. Tarih boyunca bu denli önemli olan kavramda aksaklıklar yaşandığında bireyin sadece cinsel kimliği zarar görmez, aile yaşantısı, hayata karşı bakış açısı da etkilenir. Çünkü cinsellik kavramı zannedildiğinin aksine sadece cinsel organların birleşmesiyle oluşan bir durum değildir. Cinsellik beyin merkezli tetiklenir. Vücutta bulunan uyarıcı bölgeler beyine giden sinyaller için bir aracı konumundadır. Ancak beyinde yaşanan bazı bilinçaltı baskıları bu sinyallerin iletimini etkileyebilir. Beyin ve toplum arasında yakından bir ilişki söz konusudur. Cinsellik toplumda hem en çok merak edilen hem de konuşulmaktan çekinilen bir kavramdır. Dini yapılarda cinsellik ve bilinçaltı üzerinde etkisi çoktur. Bireyin dini olarak uygun görmediği ama davranış olarak gerçekleştirdiği cinsellik toplum tarafından dışlanma, bireyin kendi içerisinde içsel çatışma yaşatması gibi birçok faktörü tetikleyebilir.
CİNSELLİK VE CİNSEL SAĞLIK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Cinsiyet: Kişiyi erkek ya da kadın olarak belirleyen fizyolojik özellik
Toplumsal Cinsiyet: Kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal ve kültürel olarak inşa edilmiş farklılıklardır. Bireyin içerisinde bulunduğu toplumun norm değerlerine göre şekillenir. Bireyin düşünce ve davranışlarında toplumsal cinsiyet kavramını gözlemlememiz çok olasıdır. Toplum tarafından yüklenen , toplumsal cinsiyet kavramı bireyin nasıl davranması gerektiğinden neler yapması ve yapmamasına kadar birçok noktada birey yerine karar verir.Toplumsal cinsiyetin kendi içerisinde oluşturduğu bir olması gereken kavramı vardır. Bireylerin bunların dışına çıkmasına izin vermez. Ancak bireyler bu kavramaları kabul etmek yerine kendi özgür iradeleri ile karar alırlarsa toplum tarafından ötekileştirmeye , psikolojik ve fizyolojik şiddet görmeye değin devam ediyor. Toplumsal cinsiyete göre kadın ve erkek olmanın farklı rolleri vardır. Bu kavramlara ulaşırken bireyin sahip olduğu cinsiyetten ziyade toplumun onu nasıl gördüğü nasıl algıladığı ve nasıl davranmasını beklediği ile ilgili bir kavramdır. Biyolojik cinsiyetin aksine durağan bir kavram değildir toplumsal cinsiyet. Zaman içerisinde gelenek ve göreneklere göre de şekillenen yani dinamik bir yapıdır. Toplumsal cinsiyetin kendi içerisinde oluşturduğu kavramalara bakacak olursak kadın ve erkek cinsiyeti arasında bir ayrım yapıldığını görmek mümkündür. Toplumun bir erkekten beklentileri ve kadından beklentileri farklıdır. Erkek için daha çok iş hayatı ve kariyer odaklı düşünülürken kadın için ev işleri ve çocuk bakımı üzerine bir sorumluluk yüklenmiştir.
Cinsel kimlik: Bireyin kendi içinde kendisini nasıl tanımladığı, hissettiğidir.
Cinsel yönelim: Kişideki cinsel duygu , istek ve davranışların belli bir cinsiyete çekimidir. Cinsel yönelim karşı cinse olduğunda heteroseksüellik, kendi cinsine dönük olduğunda eşcinsellik, her iki cinse dönük olduğunda biseksüellik adı verilir. Cinsel yönelimler arasında bir ast üst ilişkisi yoktur. Birey yöneldiği grubun içerinde sağlıklı kimlik gelişimini destekleye bilir , uyumlu ve tatmin edici ilişkiler kurabilir ve duygusal derinlik yaşayabilir.
Cinsel davranışlar: Cinsel deneyim veya cinsel davranışların bireyin cinselliğini yönetebilmesi için yaptığı tutumlardır. Öpmek , dokunmak , koklamak gibi
Cinsel ilişki: Oral, anal ve penil-vajinal seks de dahil olmak üzere yakın cinsel davranışlara denir.
Cinsel haklar: Cinsel özgürlük hakkı, cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve beden güvenliği hakkı, cinsel mahremiyet hakkı, cinsel eşitlik hakkı, cinsel haz hakkı, cinselliğin duygusal ifadesi hakkı, üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı, kapsamlı cinsellik eğitim hakkı, cinsel sağlık hizmeti hakkı
KADININ CİNSEL ANOTOMİSİ
Kadınların cinsel organları birbirlerinden farklılık gösterebilir. Büyüklük, şekil ve renk açısından farklı olabilir. Bu bağlamda klitoris, vajina girişi ve kızlık zarı( himen) da farklı yapılarda olabilir.
Vajina: Cinselliğin başlaması ile beraber 10 – 30 saniye civarında vajinal ıslanma meydana gelir. Bu ıslanma için vajinada herhangi başka bir bez yoktur. Vajinaların kanal genişliği , uyarılmaya karşı tepkileri de farklılık gösterir.
Klitoris: Kadınların cinsellikte en duyarlı olduğu alanlardan biridir. . İnsan dış cinsel organları arasında, üreme işlevi olmayan, sadece cinsel işleve sahip tek organdır.
Dış dudaklar: İlk bakışta görülen cinsel uyarılma olmadığında da görünen katmandır.
İç dudaklar: Uyarılma ile birlikte deri katları kanla dolarak hafif bir renk değişiminin gerçekleştiği noktadır.
İdrar yolu : İdrar yolu , girişi klitorisin hemen altında yer almaktadır. İdrar çıkışı dışında, cinsellik ya da üreme ile ilişkisi bulunmamaktadır.
G noktası (Grafenberg Noktası): 1950 ‘ler de Dr. Grafenberg tarafından tanımlanmıştır. G noktası plato evresinin yani cinsel uyarılmanın giderek arttığı evrede ortaya çıkmaktadır.
Rahim : Kadınların ana üreme organıdır.
Fallop Tüpleri: Rahim ve yumurtalığı birleştirir ve yumurtanın döllenmesine imkan saağlar.
Yumurtalıklar: Kadınlardaki üreme organıdır.
KADININ ÜZERİNDEKİ TOPLUMDAKİ CİNSELLİK BASKISI
Kadınlar yasalar önünde eşitlikçi haklarını kazanmalarına rağmen toplum tarafından algılanışta sorunlar vardır. Kadınların erkeklere göre daha güçsüz daha değersiz görülmesi,ayırımcılığa yol açan geleneksel yaklaşımlar, kız çocuklarının eğitime bile ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Kadın üzerine yapılan ayrımcı yaklaşımlar kadınların cinsel yönden de baskılanmasına neden olmaktadır. Kadınların özellikle bizim toplumumuzda oldukça normal bir kavram ve herkes tarafından uygulanan bir cinsel birlikteliklerinin olmasına rağmen bu konular konuşulmuyor. Bu tarz cinsellik içeren konuların konuşulması toplum içerisinde ya erkeklere ya da evlilik öncesi kadınlara paylaşılıyor. Ancak erişkinlik çağına kadar doğru bir bilgilendirme alamayan kadınlar çevresinden duyduğu kadarıyla cinselliği öğreniyorlar. Ancak çevrede verilen cinsel bilgilendirmede kavramsal ve kültürel olarak bir çok yanlış bilgi barındırılıyor. Kadın daha cinsellikle tanışamadan cinselliğin onun üzerinde yarattığı baskısı ve korkusu ile tanışıyor. Yanlış bilgilendirmeyi gidermek için bir harekette bulunmuyor çünkü çevresi tarafından ona doğruymuş gibi dayatılıyor. Türk toplumunda erkek cinselliği bilinirken kadın cinselliğinden söz etmek pek de mümkün değildir. Toplum içerisindeki yoğun nüfus aynı dine mensupken burada bir ayrımcılık yaparak kadın ve erkek kavramı ayrıştırılıyor. Evlilik öncesi cinsel birliktelik erkek kavramı için daha uygunken kadın kavramı için kabul edilemez olarak anlatılıyor. Hal böyle olunca da evlilik öncesi yaşanan cinsel birliktelikler kadınlar üzerinde bir baskıya neden oluyor. Bu baskı onları mutsuz ediyor ve doğru bilgiye ulaşmak için sarf etmeleri gereken enerjiyi kaybediyorlar. Bu baskının oluşmasında toplumsal cinsiyet rolleri oldukça önemli bir konumda. Kadın toplum gereği cinselliğini yaşaması ailesine bir suç işlemişçesine aktarılıyor. Kadın ve kadın cinselliği bir erkek üzerinde namus olarak nitelendiriliyor. Kadının en doğal haklarından olan cinsel özgürlük hakkı kocasına ya da evin erkeğine verilerek kadının elinden alınıyor. Çoğu kadın yaşadığı baskıdan ötürü sağlıklı bir cinsel deneyim geçiremiyor. Kadınlar için cinsel birliktelikten zevk almak bunu karşı tarafa yansıtmak bile suç sayıldığı yerler vardır. Toplum olarak kadınların elindeki cinsel hazzın alınması eril yapıya destek sağlıyor. Kadın kendi doyumuna ulaşmaktan ziyade bir erkeğin doyum almasına olanak sağlıyor. Bu noktada kendisini ikinci plana atarak ruh sağlığında önemli ve derin izlere sebebiyet verecek noktaları açığa çıkarmış oluyor.
KADINLAR ÜZERİNDEKİ CİNSEL MİTLER
Cinsel mit ne demektir?
Cinsellikle ilgili doğru olmayan, gerçeği yansıtmayan ancak kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar gelmiş ve toplumun geneli tarafından doğru kabul edilen, yanlış inanışlardır. İşte bu yanlış inanışlar yani cinsel mitler, birçok kişinin cinsel sorunlarının kaynağı olabiliyor.
Kadınların için oluşturulan cinsel mitlerin , kadın cinsel sağlığı açısından önemi:
Cinsel mitler kadınlar üzerinde son derece etkili bir kavramdır. Kadınların cinsel hayata karşı yaklaşımını etkilemekle beraber sağlıklı cinsel yaşamı etkiler. Kadın üzerinde oluşturulmuş ve toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmüş birçok cinsel mit vardır. Kadınlar onlardan beklenen cinsel mitlere uygun yaşamadığında kadınların üzerinde oluşan baskı onları ruhsal anlamada etkilemektedir. Sadece cinsel olarak değil günlük yaşantıları üzerine de etkileri bulunmaktadır. Kalıplara ve mitlere uymayan kadınlar toplum tarafından psikolojik ve fizyolojik şiddete maruz kalarak sessiz olmayı ve içlerinde bulundukları durumları anlamlandırmaya çalışırlar. Ancak cinsel mitlerin genel geçerliği çok yüksek olduğundan onlara yüklenen kavramın mit mi gerçek mi olduğu ayrımına bile varmakta sessiz kalırlar. Cinsel mitler toplumsal cinsiyet farkının toplum açısından çok yoğun olarak gözlemlenebileceği noktalardan biridir. Örneklerle bu durum hakkında biraz daha bilgi sahibi olabiliriz.
Kadınlar üzerindeki cinsel mitlere örnekler
Cinsel ilişki isteğini erkek belirtmelidir. Bu durum cinsel olarak aktif olmak isteyen kadın üzerinde bir baskıya neden olmaktadır.
Erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdırlar. Bu durum bir kadın için erkeği uygun olmadığında kendisini suçlamasına ve kadının bireysel nedenlerden ötürü erkek partnerini uzaklaştırdığını düşünmesine neden olur.
Tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişmeyle sonlanmalıdır. Bu durum bireyler üzerinde cinsel birlikteliğin bir zorunluluğa dönüşmesine neden olmaktadır. Benden duyumlarının bireylerin üzerinde yaratacağı olumlu etkiler göz ardı edilir ve sadece penis ve vajinanın birleşmesi ana nokta olur. Bireyler için bir amaç niteliği taşır. Oysa penis ve vajinanın birleşmesi bir amaç değil bir araç niteliğindedir.
Cinsel ilişki arzusunu belli eden kadın hafif biridir. Bu durum kadının cinsel yaşamını etkilediği gibi erkek üzerinde de kadın için bir ön yargı oluşturur.
Başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarıya ulaşmak son derece önemlidir. Cinsellik bir başarı kavramı değildir. Bireyler için bir zevk teşkil etmesi gerekir. Hırs yapılarak tamamlanan bir süreç algıların çok açık olmasından dolayı cinsel birliktelikten alınması gereken hazzı yavaşlatır.
Menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır. Aslında menopoz cinselliği değil üremeyi etkileyen bir kavramdır. Kadının menopoz dönemine girmesi cinsel yaşamının artık son bulması adına gelmemektedir.
Kadınların cinsel isteği azdır: Cinsellik kadın için zevk verici değildir, görev olarak yapılır. Bizim kültürümüzde kız çocuklarına yerleştirilen en sık yanlış inançlardan biridir. Böyle yetiştirilen bir kadın kendi cinselliğinden utanmakta ve cinsel ilişki sırasında kendisini engellemektedir.
Cinsel ilişkiyi erkek başlatmalı ve sürdürmelidir: Kadının cinsel ilişkide pasif olması ve pasif olmasının beklenmesi toplumsal bir mittir. Kadın ya da erkek cinsel ilişkiyi başlata bilir. Bu tarz yakınlaşmalarda hangi cinsin önce adım attığının bir önemi yoktur.
Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır. Bu tarz genellemiş inanışların bilimsel olarak bir farkı yoktur. Kadın ve erkek sevişme başlatmakta özgürdür. Bireyin sevişme başlatması onun kimliğini hakkında olumsuz değer yargıları barındırdığı anlamına gelmemektedir.
Olgun kadın birleşmeyle orgazm olmalıdır. Her kadın her cinsel deneyiminde orgazm olmak zorunda değildir. Gün içerisindeki hareketliliği, o gününe etki eden stres faktörleri ya da yaşam deneyimleri kadınların o anki orgazm düzeyini etkileyebilir. Ancak orgazm olmayan kadın demek eksiklik hissetmesine neden olan bir durum değildir. Bireyin anlık şartları ve tutumları da göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.
İlk cinsel ilişki kadın için çok acı vericidir. Kadın için tehlikeli olabilir. Bireylerin ilk deneyimleri onların cinselliğe karışı yaklaşımlarıyla da alakalıdır. Her kadın da ilk deneyim zorlu ve acınası bir hal almak zorunda değildir. Erkeğin eşine karşı yaklaşımı ve eşinin cinselliğe dair tutumu ilk birleşme için oldukça önemli bir kavramdır.
İlk cinsel ilişkide kan gelmezse kadın bakire değildir. Kızlık zarı ince bir zardır ve ortası deliktir. Üzerinde ince kılcal damarlar bulunur. İlk cinsel birleşmede anatomik yapıya göre esneyip genişler ya da ince kılcal damarların çatlaması sonucu kanar. Kadınların sahip oldukları kızlık zarı faklı yapılarda olabilir. Her kadınından aynı olayı beklemek ve aynı oyan gerçekleşmediğinde onun üzerine kurulan sosyal baskı iste cahilcedir.
Sürtünme ile kızlık zarı bozulabilir. Kızlık zarı kadının vajinasının içerisinde yer almaktadır. Sürtünme ise vajina ve penisin birleşme durumu olmadan oluşan bir kavramdır. Birleşme gerçekleşmediğinde kızlık zarına ulaşılması imkansızdır.
Evlenmeden önce kızlık zarının bozulmaması için çok tedbirli olunmalıdır :Kızlık zarının kutsallığını ve her an onu korumak gerektiğini yerleştirebilmek amacıyla geliştirilmiş izlenimi veren çok sayıda yanlış inanışlar bulunmaktadır.
Mastürbasyon ile kızlık zarı bozulur
Öpüşme, dokunma gibi yakınlaşmalarla hamile kalınabilir.
Bu tarz cinsel mitlerin bizim toplumuzda yoğun ve doğru kabul edilmesi beraberinde birden fazla psikolojik rahatsızlığı da tetiklemesine sebep olmaktadır.
KADINLARDA GÖRÜLEN CİNSEL İÇERİKLİ PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR
VAJİNUSMUS: Vajinismus vajinal kasların istemsiz kasılmaları sonucunda cinsel ilişkinin olamaması veya oldukça ağrılı olmasını tarif eden bir cinsel birleşme sorunudur. Vajina, cinsel ilişkinin gerçekleştiği kanal olmasının yanı sıra kadınlarda aynı zamanda doğum kanalı, adet kanalı ve idrar kanalının geçtiği kanaldır. Vajina esneyebilen ve uzayan bir yapıdadır. Ancak vajinusmus yaşayan kadınlarda buradaki kaslarda oluşan istemsiz kasılmalar kadın üzerinde şiddetli bir ağrıya sebep olur ve kadın cinsel birlikten zevk almak yerine ağrı hisseder. Bu ağrı psikolojik bir ağrıdır. Çoğu kadın için bu ağrıya dayanmak oldukça güç bir durumdur. Bu sorunun oluşması daha çok psikolojiktir. Öncelikli olarak bu duruma maruz kalan kadınların kadın doğum uzmanı tarafından bir kontrol edilmesi gerekir. Ancak yapılan bir çok çalışmada gözlemlendiği gibi bu durumun altında yatan sebepler fizyolojik değil psikolojiktir. Kadın ve kadın cinselliği ülkemizde çok baskılandığından dolayı vajinusmus yasayan kadınların sayısı çok fazladır. Ancak cinsel sağlık konusunda gelişmekte olan bir ülke içerisinde olmamız kadınların yaşadığı durumu anlamlandırmasında bile oldukça güçlükler çıkarmıştır. Bu tarz bir ilk deneyimle karşılaşan kadın bu durumun oldukça normal olduğuna dair bir inanç geliştirir. Çünkü toplum içerisinde anlatılan ve desteklenen ilk gece deneyim mitleri çok yaygındır. Cinsel deneyimin ilk olması bireylerde kan , ağrı, hareketsizlik gibi birçok uygunsuz kalıpla eşleşir. Bu durum normal bir durum değildir. Yaşana sorunların üzerine gidilmelidir. Sağlıklı bir cinsel birliktelik ve bu tarz bir durumdan sağlıkla çıkabilmek için doğru cinsel bilgilendirme çok gereklidir. Vajinusmus tedavileri daha çok psikologlar tarafından yapılmaktadır. Bireyin bilinçaltına etki etmiş süreçler yeniden yapılandırılarak sağlıklı cinsel deneyime geçilebilir. Cinsel terapi ile aşılan bu sorunda kadınlar genellikle eşleri ile birlikte bir sürece dahil edilir. Çünkü sadece kadın odaklı çalışmak kadın üzerinde eksiklikler varmış ve sorun ondaymış hissiyatını destekler. Oysaki bu tarz bir tutumla karşılan çiftlerde cinsel mitlerin destelemesi ve erkeğin kadına yaklaşımı da oldukça önemlidir. Toplum tarafında uzun bir zaman yok sayılması istenilen cinselliğin bir gece de ortaya çıkması beklemek ve kadın hazır olmadan onun üzerindeki yaklaşımı kendi tutum ve değer yargılarına göre destekleyen eş , kadın üzerinde kaygı verici davranışlarda bulunabilir. Kadın ve erkeğin cinselliğe karşı tutumu önemli olduğu gibi uygun şartlar ve zamanlarda bu konuda önemlidir. Kadının kendini güvende hissetmemesi , durumların ve şartların cinsel birliktelik için uygun olmaması vajinusmusun tetikleyicilerinden olabilmektedir.
Vajinismus hastaları cinsel ilişkide neler yaşar?
Son derece mutlu bir şekilde birbirini seven, belki de cinsellik harici hiçbir problem yaşamayan çiftlerde her şey yolunda giderken, hatta son derece güzel ve keyifli sevişmeleri olurken, ilişkinin birleşme boyutunda adeta "panik atak benzeri bir durum" gelişir. Kadın kendisini birden kasar, bacaklarını kapatır, eşini iter, kendisini de geriye çeker. Vajinadaki ıslanmada azalır, kuruluğa dönüşür. Vajinismusta ortaya çıkan bu panik durum bilinçaltındaki yanlış bilgiler ve önyargılara bağlıdır. Sanki bir el beyindeki bir düğmeye basmış ve sistemi kilitlemiştir. Bu durumu yaşayan bireylerde tam bir birleşme durumu oluşmaz. Vajinusmus durumu oluşmuş bir kadının eşini sevmediği ya da onunla bir birliktelik geçirmek istemediği anlamına gelmez.
DİSPARONİ: Ağrılı cinsel ilişki olarak bilinen disparoni cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde vajina girişinde veya daha derinlerde kasık bölgesinde ağrı, acı, yanma, batma gibi hoşnutsuz, istemsiz durumların hissedilmesidir. Disparoni çoğu kadının gizli sorunudur. Bu sorunu eşlerine yansıtmak istemeyen kadınlar kendi içlerinde bu süreci tamamlamaya devam ederler. Cinsel mitlerin desteklediği ağrılı cinsel ilişki kadın tarafında kabul edilir. Cinsel olarak yaşadığı ağrıyı eşiyle paylaşması kadın için oldukça güçtür. Erkek tarafından istenmediğini düşündürmek ya da eşi için cinselliğin bir görevini yerine getirmek için kabul edilir. Ağrılı cinsel ilişkiye kızlık zarının yapısı, kadının yeterince hazır olmaması, tahriş gibi birçok ana faktör sebep olabilmektedir. Cinsel ağrı vajinanın giriş kısmında yaşanabileceği gibi vajinanın iç kısımlarında da kadını etkileyen bir kavram olabilir.
SONUÇ
Kadınlar için cinsellikte oluşturulan kavramların sağlıklı bir şekilde yeniden bilgilendirilmesi gerekmektedir. Kadın sağlığı açısından toplumun kalıp yargıları incelenmeli ve gerekli noktalar üzerinde durulmalıdır. Çünkü kadın ve kadın sağlığı bir bütündür. Bu bağlamda kadın ve kadın cinselliğin de sağlıklı olması gerekir. Kadının psikolojik iyilik hali toplumun ona yüklediği kavramlar üzerinden olmamalıdır. Cinsellik gibi bizim ülkemizde en çok merak edilen ama en az konuşulan kavramların yerleri değişmelidir. Çünkü cinsellikte olması gereken diye bir kavram yoktur. Her çift bu kavramı kendi aralarında inşa eder. Her bireyin cinselliğe karşı tutumu faklı olabilir. Farklı deneyimlerden çıkan sonuçları genelleştirmek sadece yaşanan sorunları desteklemektir. Sağlıklı bir cinsel yaşam için doğru bir cinsel bilgilendirme şarttır. Toplumsal cinsiyet kalıplarının etkilerinin kırılması için küçük yaşta eğitimler verilmeli ve konuşulmayan konuların üzerine gidilerek konuşulmalıdır. Kadın ve kadın sağlığı bir bütündür. Kadının sağlığını tetikleyen ve ona acı veren gerek mit gerekse olumsuz düşünceler üzerine çalışarak daha sağlıklı hissetmesi sağlanmalıdır.