Kadınlarda Uyarılma ve Orgazm Bozuklukları
Yazar Sebahat Turan • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 12 Mart 2017 • Yorumlar:
Kadınlarda cinsel istek bozuklukları kişiye göre farklılık gösterebilir. İstek bozukluğu, uyarılma bozukluğu yada bunun sonucu olarak gelişebilen orgazm bozukluğu olabilir. Cinsel istek bozukluğu var diyebilmemiz için; organik bir probleme bağlı olmaması, madde bağımlılığı bulunmaması, kişinin ağır depresyon yada travma sonrası bunu yaşamaması gerekir. Bedeninde kanser gibi ciddi bir hastalık yaşayan birinin veya bir operasyon sonrasında da cinsellik düşünememesi çok doğaldır. 6 ay gibi bir dönem sürmesi kadında cinsel isteksizlik tanısını koydurur. Psikolojik temellere dayanan cinsel istek bozukluğu daha çok dalgalanma halinde bir seyir gösterir. Özelikle çağımızın yorgunluk ve tükenmişlik sendromu da cinsel isteksizliği tetikler.
Cinsel isteksizlik ve orgazm olamama birbirleri ile ilişkili kavramlardır. Bilinç altında, eğer kadın cinsel ilişkide haz almaktan suçluluk duygusu ile yüklenerek çıkıyorsa bu kadının cinsellikte isteksiz olması söz konusudur. Bilinçli aklı seksi isterken, bilinç altı suç işlediğini düşünmektedir.
Orgazm olamıyorum diyen bir kadının belki de bilinç altına bastırdığı eşcinsellik dürtüleri onu cinsellikte ketlemekte ve isteksizliğe yol açmaktadır.
Kadının fobileri ve ve kaçınma yaşadığı her şey onda cinsel isteksizlik yapar. Cinsellik bir insanın en kırılgan olduğu andır. Çıplak ve mahremini paylaştığı bu anda eğer özgür davranamayacak kadar kendini ketler ve bastırırsa bu durumda cinsel isteksizliğin sebeplerinden olur. Oysa hayallerindeki fantazileri, heyecanları güven duyamadığı için partneri ile paylaşamamak ve güvensiz bir ortamda yaşanılan cinsellik. Ne kadar doyurucu ya da ne kadar heyecan verici olabilir.
Kadın eşi ile paylaşamıyordur ama çocuk sahibi olmak istemiyordur. Eşi kendisine seksi, karizmatik, çekici gelmiyor olabilir. Ev de kalabalık bir aile ortamında yaşıyor olabilir.
Toplumumuzda kız çocuğu cinsellik konusunda biraz daha baskıcı yetiştirilir. Cinsellik konuşulmaz ahlaki ve dini öğretilerde ayıp ve günah kavramları ile iç içedir.
Bilinç altında cinsel isteksizlikte uyarılma bozukluğu dinamik açıdan aslında bir savunma mekanizmasıdır. Cinsel haz alma bir çeşit ankisiete yaratacaksa eşine karşı bir ketlenme olur. Uyarılma bozukluğu dendiği anda akla gelen ilk şey edipal çatışmadır. Kontrolü kaybetmek korkusu… Bizim ülkemizde bu ne kadar yaygın bir durumdur.
Bizim ülkemizde analar oğullarına prens gibi davranıyor. Bağımlı özellikleri olan kadınlar yetiştiriyoruz. Oğullarından ayrılamayan analar, analarına benzeyen hanım arayan oğulllar döngü böyle devam ediyor. Kadınlar da babalarına benzeyen erkeklerle evleniyor. Sonuç da bilinç altı devreye girince iki tarafında birbirini ebeveyn gibi algılaması arttıkça cinsellik bilinç altında suça dönüşüyor.
Eşinin karısına saygı duyması gerekiyor. Eşi hanımına eğer saygı duymazsa kadın kendini eşine hizmet eden bir köle gibi algılıyor ve bilinç altında değersizlik duyguları aktive oluyor. Biz terapistler bunu çok önemseriz eşine saygı duymayan bir erkeğin kadından cinsellik beklemesi olamaz.
Biz cinsel terapistlerde davranışsal, bilişsel ya da dinamik yaklaşımlarla bu süreci çözmeye çalışıyoruz. Kabız sevişmeleri zevkli hale getirmek için emek harcıyoruz. Çiftlerin kapana sıkışıp kalan cinsel ufuklarını açmalarına destek oluyoruz. Cinsel ilişkide düzeltilmesi gereken temel nokta çift arasında ki ilişkiyi düzeltmektir. Çiftin arasındaki yakınlığın gerçek yakınlık olması istenir. Güvenli bir ilişki içinde bulunmaları gerekir. İlişkilerin en çıkmazda olduğu durum sahte dostluklar ve gerçek olmayan kendiliklerdir. İnsanlar ilişkilerinde hep pozitif, hep olumlu, hep güzel şeyleri duymak istiyor. Kocasından ya da hanımından hep iltifat bekliyor. Buda çarpık bir başka ilişki sürecini tetikliyor. Oysa gerçek ilişki güvenli ve sağlam dostluklarla bir arada olur. Eşlerin ilişkisi sağlıklı ise evlilikleri de cinsellikleri de sağlıklı olur. İlişkide sorun varsa her şey sorunla gider.