Kahve İçmeye Sebep Çok!
Yazar Melike Karaca • 1 Haziran 2023 • Yorumlar:
Kahve; kendine has tadı, kokusu, yumuşak aromasının verdiği pozitiflik, enerji ve zindelik ile belki de sudan sonra en çok tüketilen içecek olması hiç de şaşırtıcı değil.
Kahve yararlı mı yoksa zararlı mı? Kahve kabızlık mı yapar yoksa ishal mi? Tok mu tutar yoksa daha çok mu acıktırır? Kahveye dair aklından geçen birçok soru işaretini yok etmeye geldik!
İşte kahveye dair merak ettiğin her şey!
Kahve içmek, yorgunlukta azalma, zihinsel uyanıklığı artırma, daha net düşünebilmeyi sağlama ve uyku yoksunluğu sonrası dinç hissettirerek canlılık katabilmektedir.
Adrenaller üzerindeki etkisi ile stres hormonu olan kortizolü harekete geçirerek; kahve tüketimi sonrasında konsantrasyonu artırarak odaklanmayı kolaylaştırır.
Kafeinin performans artışına yol açmasını sağlayabilecek başka bir olası mekanizma ise beta endorfin salgılanmasını aktive etmesidir.
Beta endorfin, diğer ağrı kesici ilaçlarda da olduğu gibi beynin ağrı reseptörleri üzerindeki etkisi ile egzersiz sırasındaki yorgunluk ve ağrı hissinin azalmasını sağlayarak özellikle de uzun süreli dayanıklılık performansında fark yaratabilir. Yapılan bir çalışmaya göre, 2 saatlik bisiklet egzersizi öncesinde 6 mg/kg kafein takviyesinin beta endorfini artırarak ağrı hissini azalttığı ve böylece performansı artırabileceği rapor edilmiştir.
Kafein ve klorojenik asit gibi kahve bileşenlerinin vücutta termojenez mekanizmasını artırarak spor öncesi kullanımlarında daha yüksek enerji harcamasını kolaylaştırdığı görülmüştür.
Kahveyi demleme süresi ne kadar uzunsa ve kahveniz ne kadar ince öğütülmüşse; kafein içeriğini o kadar daha fazla artıracağınızı biliyor muydunuz?
Uykuya dalmakta zorlanan biriyseniz saat 17.00’dan sonra kahve tüketmediğinizden emin olun. Ek olarak, günün erken saatlerinde kahve tüketiminin tercih edilmemesi de doğru olacaktır.
Sirkadiyen ritme göre sabahın erken saatlerinde kortizol hormonu salgılanacağı için bu saatlerde benzer etkiyi yaratacak olan kahvenin tüketilmemesi önemlidir. Yani kısacası her şeyin olduğu gibi kahvenin de azı karar, çoğu zarar.
Yemekten sonra tüketilen kahvenin sindirimi kolaylaştırdığı, yiyeceklerin mideden geçiş hızını artırarak hazmı rahatlattığı bilinmektedir.
Kabızlığa karşı etkili olan yönü: kahve içmenin, yemeklerin sindirilip bağırsağa geçiş sürecinde bağırsak hareketlerini uyararak retro sigmoid motor aktivitedeki artışla birlikte ilk dışkılamaya kadar geçen zamanı önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır. Bu etkinin kafein dışı olduğu ve melanoidlerin bir rolü olabileceği öne sürülmüştür.
Yemek sonrası tadını çıkararak tükettiğimiz vazgeçilmezimiz Türk kahvesinin ishale karşı etkili olduğunu biliyor muydunuz? Şiddetli ishalin önlenmesi için çiğ kahve telvesinin üzerine limon sıkılarak tüketimi evde kolayca hazırlanabilen etkili ishal durdurucu bir yoldur.
Kahvenin tüm bu olumlu etkilerinin yanında dikkat etmeniz gerekenler!
Kahve çekirdekleri idrar söktürücü olarak bilinen teobromin içerir. Bu sebeple idrarda kalsiyum, potasyum, magnezyum ve klor atımını artırdığı görülmüştür. Bu durumun en başta kemik sağlığını olumsuz etkileyerek osteoporozu tetikleyebileceği ve diğer bir yandan da hipertansiyon şikâyeti olan kişiler için tansiyonu yükseltici etkisi olabileceği unutulmamalıdır.
Yapısında bulunan klorojenik asit nedeniyle kahvenin mide asidini artıran bir içecek olması gastrit şikâyeti olan kişiler için mide rahatsızlıklarını şiddetlendirebilmektedir. Ek olarak alt özofagial sfinkter basıncını azaltarak reflüye sebep olabileceği de bildirilmiştir.
Kafeinin demir emilimi üzerindeki etkilerinin kahvenizi içtiğiniz zamana bağlı olduğunu hatırlamak önemlidir. Yemeklerden sonra kahve tüketmek çok keyifli gelse de demir açısından zengin yemekler ile kahve içme zamanınız arasında en az 1 saatlik süre bıraktığınızdan emin olunmalıdır.
Kahvenin içerdiği klorojenik asitler gibi polifenollerin sindirim sırasında demire bağlanarak emilimini zorlaştırması ve bağırsakta çözünmeyen kompleks oluşturması emilimi olumsuz etkilemektedir. Ancak burada demir kaynağı da önemlidir. Bitkisel kaynaklardan elde edilen hem-olmayan demirin emiliminin engellenme olasılığı daha yüksektir. Hayvansal gıdalardan gelen hem-demirin üzerinde ise çok az etkisi vardır.
Tükettiğimiz kahvenin türü, pişirme yöntemi ve tüketim miktarına bağlı olarak etkilerinin değişebileceği ve hastalıklar üzerine hem olumlu hem de olumsuz etkilerinin halen tartışma konusunu olduğunu belirtmek isteriz.
Bir sonraki kahve zamanını planlarken;
Günlük önerilen kahve alımının 6-18 gram ile sınırlandırılması gerektiğini ve tükettiğin her bir kahvenin karaciğerden atımının 5 saati alacağını unutmamalısın.