Kalp Krizi Nedir, Nasıl Oluşur?
Yazar Halil İbrahim Durmuş • Kalp Ve Damar Cerrahı • 13 Ekim 2017 • Yorumlar:
Kalp kasınızın (miyokard) yaşamını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır ve bu oksijen kan yolu ile gelir. İşte kalp kasınıza oksijen taşıyan kanın geçtiğikoroner damarlarındaralması ya da tamamen tıkanması sonucu kalp kasına gelen kan azaldığında veya tümden kesildiğinde kalp krizi ya da doktorların dediği gibi miyokard infarktüsü oluşur. Kalbe oksijeni taşıyan koroner damarların, plak adı verilen, kolesterol ve diğer maddelerin birikmesi ile oluşan yapılarla kalınlaşıp sertleşmesi ateroskleroz olarak tanımlanır. Koroner damarların içindeki plak parçalandığında içinden çıkan maddeler plağın etrafında bir kan pıhtısı oluşturur. Bu pıhtı damarı tıkayıp kalp kasına kan gelemediğinde, yani kalp kası oksijenden yoksun kaldığında, iskemi dediğimiz durum ortaya çıkar. İskemi sonucu kalp kasının bir kısmında geri dönüşü olmayan bir hasar veya hücre ölümü oluştuğunda kalp krizi (miyokard infarktüsü) oluşur.
Kalp Krizinden Korunmak İçin
Kalp krizinden ve inmeden korunmanın 3 temel noktası vardır:
Sigarayı bırakın.
Daha fazla hareket edin.
Beslenmenize dikkat edin.
Gayet basit gibi görünüyor ama neden hala kalp krizi ve inme dünyada 1 ve 3 numaralı ölüm nedenleri olarak kalmayı sürdürüyor? Çünkü ne yazık ki, aşağıdaki kalp dostu öneriler her zaman dikkate alınmıyor.
Sigarayı bırakın.
Her gün aktif olun.
Sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olun. Bunun için VKİ (vücut kitle indeksi) cetvellerinden yararlanın.
Kan kolesterolünüzü düşürün: Doymuş (tereyağ gibi oda ısısnda katı olan yağlar) ve trans yağları (katı margarinler) tüketmeyin, total kolesterolü 200 mg/dL’nin altına çekin. Risk düzeyinize göre, LDL kolesterolü, kalp hastalığı riskiniz düşük ise 160, orta derecede ise 130 ve yüksek ise 100 mg/dL’nin altına indirin.
HDL (iyi) kolesterol – erkeklerde 40 mg/dL kadınlarda 50 mg/dL veya üzeri olmalı.
Trigliseridler 150 mg/dL’den düşük olmalı.
Kan basıncını düşürün: Hedef <120/80 mmHg
Diyabetiniz varsa mutlaka kontrol ettirin. Çünkü diyabetlilerde sıklıkla mevcut olanyüksek kolesterol,yüksek tansiyon, sigara, şişmanlık ve hareketsizlik gibi risk faktörleri nedeniyle kalp damar hastalığı riski 2-4 kat artmıştır.
Stresi azaltın.Stres, sigara içmenize veya fazla yemenize neden olabilir.
Alkolü sınırlayın. Alkolün fazlası tansiyonu ve trigliserid düzeylerini yükseltir, kalpte ritim bozukluğuna neden olabilir
Kalp Krizinde Tanı Yöntemleri
Kalp krizi geçiren hastalara pek çok tanısal testler veya birtakım işlemler yapıldığını duymuşsunuzdur. Bu testlerin neler olduğunu, doktorların hangi amaçla bunlara başvurduğunu temel düzeyde de olsa bilirseniz kendinizi daha güvende hissedeceğinizi, size yapılan işlemler konusunda hekiminizin açıklamalarını daha kolaylıkla anlayabileceğinizi düşündüğümüz için size bu bilgileri açıklayarak aktarmayı uygun gördük.
Aşağıda yer alan kan testleri ve diğer tanı yöntemleri sayesinde doktorunuz:
Gerçekten bir kalp krizi geçirip geçirmediğinizi,
Eğer geçirdiyseniz bu krizin kalbinize ne oranda zarar verdiğini,
Kalbinizi besleyen koroner arterlerinizdeki hastalığın (KAH) derecesini,
Eğer size daha önce KAH tanısı konmamış ise, diğer bir deyişle, bu kalp krizi, kalp damarlarınızdaki hastalığın bugüne kadar olan ilk belirtisi ise, bundan sonrası için hangi tedavi yöntemlerinin ve yaşam tarzı değişikliklerinin kalbinizi koruyacağını ve ileride ciddi tıbbi sorunlarla karşılaşmanızı önleyeceğini, belirler.
Bu tanı yöntemlerigirişimselvegirişimsel olmayan yöntemlerolarakayrılırlar. Tıp dilinde genel olarak girişimsel yöntemler,invazivyöntemler olarak da bilinir. Bir yöntemin girişimsel olması, yöntemin uygulanması sırasında hastanın vücuduna dışarıdan herhangi bir alet yerleştirilmesi ya da sıvı vs. verilmesi, anlamına gelir.
Girişimsel yöntemler çok çeşitlidir, hem tanı hem de tedavi amaçlı kullanılırlar. Örneğin basit bir kan testi için damardan kan alma işlemi veya vücuttaki bir boşluğa tüp veya cihaz yerleştirilmesi bir girişimsel yöntem olduğu gibi, açık kalp ameliyatları gibi büyük cerrahi işlemler de girişimsel yöntemler arasında yer alır.
Girişimsel Tanı Yöntemleri:
Kan testleri ve diğer girişimsel tanı yöntemleri
Kan testleri:Hastanın kalp krizi geçirdiğini doğrulayan ve krizin kalp kasında oluşturduğu hasarın yaygınlığını, gelecekte hastanın ne kadar risk altında olduğunu, koroner arter hastalığının derecesini gösteren ve en uygun tedavi şeklini belirlemeye yardımcı olan bazı testlerdir.
Enzimler:Kalp krizinin erken evresinde, genellikle göğüs ağrısı ile kişi ilk acil servise başvurduğunda istenen, erken evrede olayın bir kalp krizi olup olmadığını doğrulayan testlerdir, bunlara kalp hasarı göstergeleri ya da kalp enzimleri denir. Bu enzimler normalde, ağırlıklı olarak kalp kası hücrelerinin içinde bulunurlar, eğer kişi kalp krizi geçiriyorsa, bu sırada oksijensizlik nedeniyle beslenemeyip hasar gören kalp kası hücrelerinden kana geçerler. Kalp kası hasarının tanısında en sık kullanılan enzim testlerinin başında kreatin kinaz gelir, enzimin İngilizce adının ilk harflerinden dolayı kısaca CK olarak bilinir. Bu enzimin özellikle kalp kasına özgü olan bir bölümüCK-MBolarak bilinir, kalp krizi geçirmekte olan kişinin kanında, kalp krizinin en önemli belirtisi olan göğüs ağrısının (oksijen eksikliğine bağlı iskemik ağrı) başlamasından sonraki ilk 6 saat içinde kişinin kanında, normale göre belirgin derecede artar, olayın 18. saatinde en yüksek düzeyine ulaşır ve 24-36 saat içinde tekrar normal bir kişideki düzeyine iner. Ancak kişi büyük bir kriz geçirmiş ya da kriz erken dönemde farkedilip tedaviye geçilmemiş ise, enzimin normale dönüşü 36 saatten geç olabilir.
Troponinler:Kalp krizinin doğrulanmasında kullanılan diğer kan testleri arasında, yine kalp kası hücrelerinde bulunan proteinler olan troponinler çok önemlidir. Troponinlerin farklı çeşitleri vardır, bunlardan özellikle troponin T (cTnT) ve troponin I (cTnI) normal bir kişinin kanında çok düşük düzeylerde bulunurken, göğüs ağrısının başlamasından sonraki ilk 4-6 saat içinde kişinin kanında, normale göre belirgin derecede artar. Olayın 10-24. saatinde en yüksek düzeyine ulaşır ve yüksekliği 10-14 gün sürer. Kalp kasında CK-MB testi ile saptanamayacak kadar küçük hasarların (bunlara mikroinfarktlar denir) saptanmasına olanak sağlayan çokhassaskan testleridir.
Trigliseridler:Vücutta yapılan ya da gıdalarla dışarıdan alınan vücut yağlarındandır. Şişmanlık, aşırı hareketsizlik, sigara, özellikle aşırı alkol almak ve pilav, makarna, ekmek, hamur işleri, tatlılar gibi karbonhidratlı gıdaların aşırı tüketilmesi (günlük toplam kalorinin %60 veya daha fazlasının karbonhidrat olması) kanda trigliserid düzeyinin normalden yüksek olmasına yol açar. Bu durum, damar sertliği için bir risk faktörü oluşturur. Sıklıkla buna kanda kolesterol yüksekliğinin de eşlik ettiği görülür. Kalp hastalığı olan pek çok kişide ve özellikle şeker hastalarında, vücutta trigliserid yapımının aşırı artması sonucu, kan trigliserid düzeyi yüksek bulunur.
Kan Testleri Dışındaki Diğer Girişimsel Tanı Yöntemleri
Transözofajiyal (Yemek Borusu Yolu İle) Ekokardiyografi:
Ekokardiyografi, yüksek frekanslı ses dalgaları yolu ile (ultrason) kalbin, ana atardamar (aorta) ve koroner damarların iç yapısının ayrıntılı olarak görüntülenmesi ve işlevlerinin incelenmesidir. Yaygın olarak kullanılan yüzeyel ekokardiyografi (transtorasik) yönteminin yetersiz kaldığı bazı durumlarda, yemek borusu (özofagus) yolu ile ekokardiyografi yapılır. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir: Kalpte pıhtı veya enfeksiyon varlığının araştırılması, yapay kapak işlevlerinin değerlendirilmesi, ana atardamar-aort yırtılmalarının aranması, kalp deliklerinin incelenmesi, kalp kapak yetersizliklerinin ciddiyetinin belirlenmesi, kalp kapak tamiri veya kalp deliklerinin kapatılması ameliyatları sırasında ve sonrasında, işlem başarısının değerlendirilmesi.
İşlem 10-30 dakika sürer.
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi (Talyum testi):
Kalp kasına ulaşan kan miktarı değerlendirilerek kişide koroner arter hastalığı (KAH) bulunup bulunmadığının anlaşılmasına yarayan bir görüntüleme yöntemidir. Uygulanan stres testinin sonunda film için düşük miktarda radyasyon içeren bir radyoaktif ilaç (talyum) damar yoluyla enjekte edilir. Talyum kan akımı yoluyla koroner arterlere ve oradan kalp kasına ulaşır. Ardından özel bir kamera yardımıyla verilen radyoaktif maddenin kalp kasında nasıl dağıldığını gösteren görüntüler elde edilir. Görüntüler bir bilgisayar yardımıyla düzenlenerek, değerlendirilir. Kalp kasına giden kan miktarı ile doğru orantılı olarak talyum miktarı da artar ya da azalır. Böylece koroner arterlerin beslediği kalp kası görüntülenerek koroner arterlerdeki darlık ya da tıkanıklıkların derecesi hakkında, kalp krizinin kalbe verdiği hasarın boyutu konusunda bilgi edinilir. Ayrıca kişinin uygulayabileceği en üst egzersiz düzeyinin saptanmasına yardımcı olur.
Egzersiz Stresi İle Talyum Testi
Koroner arter hastalığı bazı kişilerde sadece kalbin stres altında olduğu ve daha fazla kana ihtiyaç duyduğu durumlarda saptanabilir. Bu nedenle talyum testi genellikle dinlenme ve stres sonrası olmak üzere iki çalışma şeklinde gerçekleştirilir. Kalpte stres yaratmak amacıyla yapılan egzersiz bir koşu bandı veya bisiklet yardımıyla olabilir. Egzersiz kalbin daha fazla çalışmasını ve kan ihtiyacının artmasını sağlayarak tıkanıklık ve daralmaların varlığını saptamaya yardımcı olur. Kişi en üst egzersiz düzeyinde iken talyum kana enjekte edilerek gama kamera aracılığı ile kalp kasının resimleri çekilir.
Kalp Kateterizasyonuve Anjiyografi
Kalp boşluklarının ve koroner arterlerin, kontrast maddenin (bir çeşit tıbbi boya maddesi) toplar damarlardan kana kateter denilen bir tüp aracılığı ile enjekte edilmesi sırasında görüntülenmesi ve“X” ışınlarıkullanılarak hareketli film çekilmesi esasına dayanır. Kalp damar hastalıklarının tanısında en yararlı ve doğru bilgi veren yöntemlerin başında gelir. Atardamarların nerede daraldığını ya da tıkandığını, kalp kasının ne kadar iyi çalıştığını, kalbin içindeki kan basıncını ve oksijen düzeyini gösterir. Elde edilen veriler tedavinin yönlendirilmesinde çok değerlidir ve çoğu hastada tedavi stratejisinin seçimi için temel belirleyici olmaktadır. Günümüzdeki teknolojik koşullar ve bilgi birikimi sayesinde, adı geçen işlemlerin başarı oranı % 99’un üzerindedir. İşlem 2-3 saat sürer.
ElektrofizyolojikTestler
Kalbin, kasılmasını sağlayan özelleşmiş bir elektrik iletim sistemi vardır. Bu sistemde, sağ kulakçıkta yer alan ana merkezden (sinüs düğümü) çıkan uyarılar, kulakçıklarla karıncıklar arasında yer alan bir ara istasyondan (atriyoventriküler düğüm) kısa bir bekleme ile geçtikten sonra yine özelleşmiş iletim yolları ile karıncıklara yayılır ve böylece ana merkezde üretilen elektriksel uyarı tüm kalp kası hücrelerine iletilerek kalbin kasılmasını sağlamış olur.
Çok çeşitli nedenlerle kalbin bu normal uyarı ve ileti sisteminde aksamalar oluşabilir. Bazen de doğuştan olan ek yollar iletimde adeta kısa devrelere yol açarak taşikardi dediğimiz hızlı kalp atışlarına neden olabilirler. Ayrıca bazen kalbin herhangi bir yerinden kalbin yukarıda sözü edilen ana uyarı merkezinin denetimi dışında uyarılar çıkabilir ve hızlı atışlara neden olabilir.
Elektrofizyolojik testler olarak bilinen bu tanı yöntemi ile kasık ve/veya boyundan damar içine yerleştirilen ince kılıflardan geçirilerek kalbe ulaştırılan elektrod kateter denilen ince teller yardımıyla kalbin içinden doğrudan alınan elektrik sinyalleri, gelişmiş bilgisayarlar aracılığı ile değerlendirilerek normalden sapmalar araştırılır. Bu sayede kalbin ana merkez uyarı sisteminin iyi çalışıp çalışmadığı ve uyarıları ileten sistemin işlevini güvenle görüp görmediği anlaşılabilir. Çoğu kez hızlı atma şeklinde çarpıntı (taşikardi) yakınması olan hastalarda, hastanın yakınma nedeni olan hızlı atışlar özel yöntemlerle kalbin içine yerleştirilen bu tellerden (çalışmanın amacına ve ritim bozukluğunun türüne göre 2-4 adet) verilen uyarılarla oluşturularak meydana geliş nedenleri araştırılır.
Tanısal amaçla yapılan elektrofizyolojik testler 30-60 dakika kadar sürer. Eğer tedavi edici bir girişim gerekirse bu 1-4 saat kadar sürebilecek bir işlemdir.
Elektrofizyolojik testlerle elde edilen veriler başka bir tanı yöntemi (örneğin EKG) ile sağlanamaz. Çoğu kez diğer tanı yöntemleri yetersiz kaldığı zaman uygulanır.
Girişimsel Olmayan Tanı Yöntemleri
Elektrokardiyografi (EKG)
Kalbin elektriksel aktivitesini ölçen bir yöntemdir. Kalp, sağ kulakçıktaki sinüs düğümü denilen bir yapıdan çıkan elektrik uyarıları ile çalışır. Normalde dakikada 60-80 defa çıkan bu uyarılarla önce kulakçıklar kasılır ve içindeki kanı karıncıklara boşaltırlar, daha sonra ise (belli bir gecikmeden sonra) karıncıklar kasılır ve kulakçıklardan kendilerine gelen kanı aorta ve akciğer atardamarına (pulmoner arter) atar. Kalpte oluşan bu elektrik akımlarının kağıda yazdırılma işlemine elektrokardiyografi (EKG, elektro, elektrokardiyogram) denir. Bu akımlar milivoltlar düzeyinde yani oldukça düşük amplitüdlü oldukları için bunların yülseltilerek yazdırılmaları gerekir ki bu işi EKG cihazları yapar.
EKG, kalbin özellikle ritmi, damar hastalıkları, kalp krizi ve kalbin kasının kalınlaşmaları hakkında değerli bilgiler verir. EKG; basit olması, hasta açısından zahmetsiz olması, her yerde uygulanabilir ve ucuz olması nedeniyle yaygın olarak kullanılır.
Egzersiz Stres Testi (Eforlu EKG)
Koroner arter hastalığı bazen sadece kalbin stres altında olduğu ve daha fazla kana ihtiyaç duyduğu durumlarda saptanabilir. Kalpte stres yaratmak amacıyla yapılan egzersiz bir koşu bandı veya bisiklet yardımıyla olabilir. Egzersiz kalbinizin daha fazla çalışmasını ve kan ihtiyacının artmasını sağlayarak, kalbi besleyen koroner damarlara gelen kan miktarının azaldığını, tıkanıklık ve daralmaların varlığını gösterir. Ayrıca, doktorun, hastası için uygun olan egzersiz tipini ve düzeyini saptamasına yardımcı olur.
Ambulatuvar EKG İzlemi (Holter izlemi)
Kalp atımlarının düzeninin değişmesine aritmi denir. Aritmide, atımlar arasındaki aralıklar kısalabilir, uzayabilir ve atım sayısının anormal ölçüde artabilir (taşikardi) veya azalabilir (bradikardi). Koroner kalp hastalıkları, kalp kası hipertrofisi (kalınlaşması), kalp kasının iltihabi hastalıkları, kapakçık hastalıkları, kalpte bazı elektrofizyolojik anormallikler aritmiye neden olur. Bunun dışında metabolik bozukluklar, elektrolit denge bozuklukları, tütün, alkol, stres, kafein, diyet ilaçları, soğuk algınlığı ilaçları da aritmi nedeni olabilir.
Normal EKG tekniği ile saptanamayan aritmilerin tanısında Ambulatuar EKG İzlemine başvurulur. Bu yöntemde, kalp ritmi, hastaya takılan holter adı verilen portatif bir cihaz ile 24 saat takip edilip kaydedilir.
Tansiyon holteri ise hastaların tansiyonunun 24 saat boyunca, gün içinde, gerçek hayat koşulları altında gösterdiği dalgalanmayı ve uyku sırasındaki tansiyon değerlerini kaydeder.
Ekokardyiografi(Eko)
Bir ultrasonografi yöntemidir, ses dalgaları aracılığı ile kalbin yapısı ve hareketlerinin görüntülü olarak incelenmesini sağlar. Aynı zamanda kalp genişliğinin ne kadar olduğu, kalp kasının kalınlığı konusunda da bilgi verir. Ekokardiyografi işlemi sırasında kullanılan ve monitöre (ekran) bağlı mikrofon benzeri bir gönderici kalbe insan kulağının duyamayacağı yükseklikteki ses dalgalarını gönderir. Bu dalgalar ekranda kalbin bir görüntüsünü oluşturur. Bu görüntü kalbin ve kalp kapaklarının durumu ve işleyişi hakkında doktora görsel bir bilgi verir. Güvenli ve acısız bir uygulamadır.
Kalbin Direkt Grafisi
Kalbin, aortun, pulmoner arterin (akciğer atardamarı), akciğerlerin ve göğüs duvarının röntgen (X-ışınları) kullanılarak çekilen filmidir. Kalbin sınırlarını, şeklini, büyüme olup olmadığını gösterir. Ancak, kalbin içindeki yapıları göstermez.
Kalbin Bilgisayarlı Tomografisi
Kalbin bilgisayarlı tomografi ile görüntülenmesi, aort hastalıkları, kalp içindeki kitleler ve kalbi saran zar olan perikardın hastalıklarının tanısında kullanılır.
Bilgisayarlı tomografi, X-ışınları kullanılarak vücudun incelenen bölgesinin kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemidir. Bilgisayarlı tomografide normal röngen filmlerinde görülmeyen yumuşak doku detayları görülebilmektedir. İnceleme sırasında hasta bilgisayarlı tomografi cihazının masasında hareket etmeksizin yatar. Cihaz bir bilgisayara bağlıdır. X-ışını kaynağı incelenecek hasta etrafında 360 derecelik bir dönüş hareketi gerçekleştirirken, oyuk boyunca dizilmiş dedektörler tarafından x-ışını demetinin vücudu geçen kısmı saptanarak elde edilen veriler bir bilgisayar tarafından işlenir. Sonuçta dokuların birbiri ardı sıra kesitsel görüntüleri oluşturulur. Oluşturulan görüntüler bilgisayar ekranından izlenebilir. Ayrıca görüntüler filme aktarılabileceği gibi gerektiğinde tekrar bilgisayar ekranına getirmek üzere optik diskte depolanabilir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)
PET, insan vücudundaki organ ve dokuların metabolik hızlarını (glukozu kullanma hızlarını) belirleyen ve son yıllarda ülkemizde de hızla yaygınlaşangüvenilir bir görüntüleme yöntemidir. Glukoz floresans oluşturucu bir madde ile işaretlenip, pozitron ışıması yapan ve dokuda sinyal oluşturan sıvı madde haline dönüştürülerek damar yolu ile hastaya enjekte edilir. PET cihazını çepeçevre saran ve detektör olarak adlandırılan algılayıcılar, dokulardan oluşan bu sinyalleri toplayarak kaydeder. Kaydedilen bu sinyaller elektronik ortamda bilgisayarlar aracılığı ile görüntüye dönüştürülür. Bu şekilde vücuttaki normal ve anormal (metabolik aktiviteleri normale göre azalmış ya da artmış) bölgeler üç boyutlu olarak görüntülenir.
Kalp krizi sonrası kalp kasında doku hasarı oluşabilir ve hasarlı dokuda metabolik aktivite yavaşlar. PET, kalp kasında oluşan ve metabolizmanın azaldığı bu hasarlı bölgeyi güvenilir bir şekilde göstermektedir. Özellikle baypas uygulanması düşünülen hastalarda bu durum önem taşımaktadır. Kalp kasında belirgin harabiyet saptanan hastalar baypas ameliyatından yeterli yarar görmemektedir.PET / BT: PET tetkiki sonrasında vücudun bilgisayarlı tomografik tetkiki yapılarak yine üç boyutlu olarak görüntüler elde edilir. PET incelemesinde anormal olarak izlenen bölgenin tomografik görüntüde vücuttaki hangi organ veya yapıya ait olduğu belirlenir.
Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir, Ne Yapmalı?
Bazen kalp krizi çok ani ve şiddetli bulgular ile başlar ve kolayca tanı konabilir. Ancak pek çok kişide olay yavaş ve hafif bir ağrı veya rahatsızlık hissi ile başlar ve ne olduğu anlaşıldığında hasta için geç kalınmış olabilir. Kalp krizi belirtileri:
Göğüste ağrı ya da rahatsızlık hissi.Sıklıkla göğsün ortasında, birkaç dakika süren, bazen azalıp artabilen, basınç, sıkıştırma, dolgunluk ya da ağrı hissi tarzındadır.
Vücudun üst kısımlarında diğer bölgelerde rahatsızlık hissi.Bir kolda veya her ikisinde, sırtta, çenede veya midede ağrı ya da rahatsızlık hissi.
Nefes alıp vermede güçlük.Göğüste ağrı ya da rahatsızlık hissi ile birlikte veya tek başına solunum güçlüğü.
Diğer belirtiler.Soğuk terleme, bulantı veya baş dönmesigöğüs ağrısı ya da göğüste rahatsızlık hissi.
Hem kadın hem de erkeklerde kalp krizinin en sık belirtisigöğüs ağrısı ya da rahatsızlık hissidir. Ancak, kadınlarda diğer bulgular da sıklıkla göğüs ağrısına eşlik eder.
Emin olunamadığı durumlarda bile yukarıdaki belirtiler ve kalp krizi kuşkusu olduğunda mutlaka en kısa sürede (5 dakikadan fazla beklenmemeli) acil yardım ve ambulans çağrılmalıdır. Burada dakikalar önemlidir ve hızlı hareket ederek bir yaşamı belki de kendi yaşamınızı kurtarabilirsiniz. Ambulansın gecikmesi halinde hasta bir taksi ile derhal acil servise getirilmeli ve eğer hastaya yardımcı olabilecek kimse yoksa arabayı hastanın kendisi kullanmamalıdır.