KALP KRİZİ NEDİR? NE YAPMALYIZ VE SONRASINDA NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Yazar Veli Gökçe • Kardiyolog • 25 Mayıs 2017 • Yorumlar:
Kalp krizi, kalbi besleyen koroner damarlarda meydana gelen tıkanıklıklardır. Bu tıkanıklık çoğu vakada ateroskleroz denen damar daralmalarının üstüne pıhtı oluşmasıyla oluşur. Daha az damarda spazm denen büzüşmeler ile oluşabilir. Bu ilaçlar, uyuşturucu maddeler tetikleyebiliyor.
Kalp krizi hala erkeklerde sık görülen bir hastalık olmaya devam ediyor. Günümüzde kadınlarda kalp krizi geçirme oranları hala erkeklerle karşılaştırıldığında yarı yarıya düşük olarak seyretmektedir; fakat erkeklerde ölüm oranlarında son yıllarda ciddi bir azalma trendi söz konusudur. Kadınlarda azalma görülmeyip artan sigara kullanımı ve diyabet oranları nedeni ile artış görülmektedir. Türkiye’de kalp krizinden ölen kadın oranı yüz binde 384 iken gelişmiş ülkelerde bu sayı 200’ün altında seyretmektedir.
Kriz sırasında kalp kası yeterli oksijen alamaması nedeni ile gerekli olan fonksiyonlarını yapamaz hale gelir. Süre uzadıkça kalp kası geri dönüşümsüz olarak fonksiyon kaybına uğramaya başlar. Hastanın kalp krizi sırasında hayatını kaybetmesinin en büyük nedeni, yeterli enerji alamayan kalbin ritminin bozulmasıdır. Bu ritim bozukluğu kalbin yeterli kan dolaşımı yapmasını engellemeye başlaması ile önce hasta aşırı yorgunluk ve halsizlik hisseder. Durum düzelmez ise hastanın şuuru kapanır. Kalp fonksiyonlarında bozulma çok ilerlerse bu defa kalbin pompa yetersizliği veya enfarktüs komplikasyonları ile hasta karşımıza gelebilir.
Hangi sebeple ortaya çıkarsa çıksın, tıkanıklık sonrası ne kadar çabuk tekrar açılırsa kalpte o kadar az hasar oluşur. Bu yüzden insanların kalp krizini fark edip hastaneye başvurmaları ne kadar çabuk olursa hasar da o kadar azalır. Hastalar hastanede klinik durum ve başvuru zamanına göre damar açıcı pıhtı eritici tedavi ve anjiyografik tanı ve girişimsel balon ve stentleme yöntemleri ile açılmalıdır.
Kalp krizinin en belirgin belirtisi göğüs ağrısıdır. Göğüs ağrısı göğsün ortasında baskı tarzında olabilse de, sırtta, omuzda, boyunda ve karında da hissedilebilir. Başta diyabet hastalarında olmak üzere bazı nörolojik problemleri olan kişilerde ağrı olmayabilir. Bu hastalarda nefes darlığı, sıkıntı hissi, bulantı kusma, terleme gibi göğüs ağrısı eşdeğeri olabilir. Ağrıdan sonra başlıca belirtiler ise nefes darlığı, çarpıntı, sıkıntı, soğuk terleme, baş dönmesi, bulantı, kusma, sersemlik ve bayılmadır.
Kalp krizi geçirildiği düşünüldüğünde ilk olarak hastanın güvenli bir konuma alınmasıdır. Araba kullanıyorsa hemen arabanın kenara çekilmesi gereklidir. Kontrolün kaybedilerek kendilerine ve etrafınızdakilere zarar vermemesi sağlamalıdır. Hasta oturtulmalı Sonra da size yardım edebilecek etrafınızdaki kişilere durumun bilgilendirilmesi önemlidir. Ayrıca 112 acil hattını arayarak yardım istenilebilir. Evde aspirin varsa 1 tane çiğnenerek alınmalıdır. Kalp atışlarınızda düzensizlik, hızlanma veya aşırı yavaşlama hissedilirse öksürerek kalp atışlarınızı düzene sokmaya ya da normalleşmesini sağlamaya çalışılabilir. Krizi sırasında aspirin çiğnenmesi ile kalp krizinden ölümler %23 oranında azalmıştır. Kalp krizinde dilaltı almak kalp krizini önlemese de kan akışının artmasına neden olmaktadır. Her kalp krizi şüphesi olduğunda hastanın hastaneye götürmesi gerekir; kalp krizi belirtilerinin çok hafif olması krizin ciddiyetini değiştirmez.
Kalp krizi kötü sonuçları kaybedilen doku miktarı ile ilişkilidir. Hasar ne kadar az olursa oluşacak problemler o kadar az olacaktır. Ciddi bir krizi yetmezlik ve ölüme yol açabilirken, defalarca geçirilen sınırlı krizler hastanın hayatını etkilemeyebilir. Bu yüzden hastalarda hasarı azaltmaya yönelik tedavilerin uygulanması ve bir an önce uygulanması hayati öneme sahiptir.
Kalp krizini geçirildikten sonra koruyucu yöntemlere uymak hayat boyu sürdürülmelidir. Hastalığın önlenebilir risk faktörlerinin düzenlenmesi önemlidir. En önemli risk faktörleri olan şeker hastalığı, hipertansiyon, siğara, kolesterol yüksekliği, hareketsizlik ile mücadele edilmesi ve kontrol altına alınması hayati öneme sahiptir. Ayrıca düzenli kontroller ve ilaçların düzenli kullanılması kalp krizi sonrası hayat kalitesi ve süresini direkt olarak etkilemektedir.
Bir insanın kalp krizi geçirme sayısında bir sınır yoktur. Bu hastanın toplam kaybettiği kalp fonksiyonları ile ilgilidir. Eğer ilk saat içerisinde tıkalı damar açılabilir ise hastanın kalbinde hiçbir hasar kalmayabilir. Kan akımının tekrar sağlanması ne kadar gecikir ise kalp o kadar hasar alacaktır. Hasar oranı arttıkça hastanın kalp yetersizliği nedeni ile ölüm oranları artmaktadır. Kalp krizinde esas ölüm nedeni ise kalbin ritim problemleridir.