Kanserde Memenin Alınması Şart Değil
Yazar Nedret Taflan Salepçi • Onkolog • 27 Aralık 2017 • Yorumlar:
Kanserde memenin alınması şart değil
Kanser hastalığının tedavisinde özellikle erken evrelerde cerrahi girişim en önemli rolü oynar. Tümörün tümü ile cerrahi sınırlar temiz olarak çıkarılması tedavide en etkili yöntemdir. Hatta hastanın hayatının kurtulması cerrahi girişimin yeterliliğine bağlıdır denebilir.;
Bu doğru görüşler ışığında; meme cerrahisinde yıllar boyu ‘ne kadar fazla; o kadar iyi’ diye özetlenebilecek bir görüş hakim olmuştur. Eskiden meme kanseri cerrahisinde memenin göğüs duvarındaki adalelerle birlikte çıkarılması vazgeçilmez bir zorunluluk olarak görülüyordu. Koltuk altındaki lenf bezleri de ne kadar çıkarılabiliyorsa çıkarılıyor (yaklaşık 30-40 adet ) ve operasyon tamamlanıyordu. Bu cerrahi girişimlerin sonucunda da opere olan tarafta meme dokusu kalmıyor, kol hareketlerinde işlevi olan adaleler alındığı için kol hareketleri zarar görüyor, koltuk altı lenf bezleri alındığından kolun lenf dolaşımı bozuluyor ve kol kalınlığında artış oluyordu. Meme hastaları; işlevini yitirmiş ve çapı 3-4 katına çıkmış ödemli, şiş bir kol ile yaşamak zorunda kalıyorlardı.;
Bundan 50 yıl kadar önce hem Avrupa’da hem de Amerika’da meme cerrahisi araştırmaları ile meme cerrahisindeki ‘ne kadar çok o kadar iyi’ görüşü yıkıldı. Hastaları sakat bırakmaya kadar varan büyük cerrahi girişimlerin hastalara hiçbir fayda sağlamadığı kanıtlandı. Önce meme ardındaki göğüs duvarı adalelerinin çıkarılması operasyonundan vazgeçilerek sadece memenin tümü ile alınmasına geçildi. Böylelikle kol hareketlerine zarar veren operasyonlar terk edilmiş oldu. Daha sonrada koltuk altında kanser olsa da olmasa da yapılan koltuk altı lenf bezlerinin alınması operasyonundan vazgeçildi ve kol şişmelerinin sıklığı yüzde 30’lardan yüzde 3’lere kadar geriledi.;
Artık özellikle tek ve küçük tümörlerde meme tümü ile alınmamaktadır. Memedeki tümörün cerrahi sınırlarının temiz olarak çıkarılması yeterli görülmektedir. Memenin sağlıklı dokularının çıkarılması hastaya hiçbir ek fayda sağlamamaktadır.;
Meme kanserli kadınların yüzde 70 kadarında meme koruyucu cerrahi girişimler uygulanmaktadır. Ancak tümör çok büyükse, birden fazla tümör odağı varsa, meme bölgesine başka nedenlerle radyoterapi uygulanmışsa meme koruyucu cerrahi uygulanamaz. Meme koruyucu cerrahi sonucunda memeye radyoterapi uygulanması, ileride ortaya çıkabilecek meme kanseri nüksü olasılığını azaltmaktadır. Meme koruyucu cerrahi geçirildiğinde memenin mutlaka ışınlanması gereklidir. Aynı taraftaki koltuk altı ışınlanmasının yapılması ise koltuk altı lenf bezlerinin kanserli hücrelerce tutulup tutulmadığına bağlıdır. Koltuk altı lenf bezlerine hastalık yayılmış ise memeye ek olarak koltuk altının ışınlanması gerekir. Meme cerrahisinde önemli değişiklikler olurken, operasyon sonrasında uygulanan koruyucu kemoterapilerde de büyük değişiklikler olmuştur.;
Hastaların meme kanseri ile karşılaştıklarında paniğe kapılmamalarını, acele ile karar vermemelerini, operasyon öncesinden başlayarak kanser uzmanları ile görüşmelerini ve tedavi planlarının mutlaka farklı uzmanlık alanlarından hekimlerin görüşleri alınarak yapılmalarını öneririm.