Karaciğer Yağlanması ve Beslenme
Yazar İrem Çağatay Çerçioğlu • 31 Temmuz 2024 • Yorumlar:
Alkolik olmayan karaciğer yağlanması, giderek daha fazla insanı etkileyen önemli bir sağlık sorunu olmaktadır. Bu hastalık, karaciğer ağırlığının %5’ten fazla yağ olması durumuyla ortaya çıkar ve bu durumun alkol kullanımından kaynaklanmadığı anlamına gelir. Günümüzde alkolik olmayan karaciğer yağlanması, toplumda en sık görülen kronik karaciğer hastalığı olarak kabul edilmektedir.
Belirtileri Nelerdir?
Karaciğer yağlanmasının belirtileri genellikle başlangıçta belirgin değildir, bu nedenle hastalık sessizce ilerleyebilir. Ancak bazı kişilerde aşağıdaki belirtiler görülebilir:
∙ Yorgunluk: Sürekli bir yorgunluk ve halsizlik hissi.
∙ Karın Ağrısı ve Rahatsızlık: Özellikle karnın sağ üst kısmında hafif ağrı veya rahatsızlık.
∙ Kilo Kaybı: Ġstenmeyen ve açıklanamayan kilo kaybı.
∙ Zayıflık: Genel bir zayıflık hissi.
∙ Cilt ve Gözlerde Sararma: Nadir durumlarda, karaciğer işlevlerinin bozulması nedeniyle sarılık (cilt ve gözlerin sararması) görülebilir.
∙ Şişkinlik ve Gaz: Karında şişkinlik ve gaz hissi.
∙ İştahsızlık: Ġştah kaybı ve yeme isteğinde azalma.
∙ Kaşıntı: Nadir durumlarda ciltte kaşıntı.
Bu belirtiler, karaciğer yağlanmasının ilerlemiş aşamalarında daha belirgin hale gelebilir. Karaciğer yağlanması şüphesi olan kişilerin, doğru tanı ve tedavi için bir sağlık profesyoneline başvurması önemlidir.
Karaciğer Yağlanmasının Nedenleri Nelerdir?
Karaciğer yağlanması, genellikle aşırı kilo, insülin direnci, tip 2 diyabet, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, fiziksel aktivite azlığı, hızlı kilo kaybı ve metabolik sendrom gibi durumlarla ilişkilidir. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve bu risk faktörlerini kontrol altında tutmak, karaciğer yağlanmasını önlemek ve yönetmek için oldukça önemlidir.
Karaciğer Yağlanmasında Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Beslenme Önerileri
Karaciğer yağlanması genellikle kişilerin Batı tarzı beslenmelerine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Batı tarzı beslenme genelde aşırı miktarda rafine ve işlenmiş gıdalar, kırmızı et, işlenmiş et ürünleri, şekerli içecekler, atıştırmalıklar, kekler, bisküviler ve tereyağı içerir. Aynı zamanda bu diyet, aşırı kalori alımı, doymuş yağlar, hayvansal proteinler, şeker, kolesterol ve tuz içerir.
Karaciğer yağlanması bulunan kişilerin Akdeniz tarzı diyeti benimsemeleri hastalığın seyrini değiştirmede oldukça önemlidir. Bu kişiler, düşük karbonhidratlı ve düşük doymuş yağ içeren diyetlerle beslenmeli, fruktoz içeren içeceklerden kaçınmalı ve daha çok sebze ve meyve tüketmelidir.
Karaciğer Yağlanmasında Tüketilmesi Önerilen Besinler
Sağlıklı Yağlar: Zeytinyağı, avokado, ceviz, somon gibi omega-3 içeren yağlar. Doymuş yağlardan beslenmenin insülin direnci ile birlikte karaciğer yağlanması gelişimini uyardığı bilinmektedir. Omega-3 yağ asitleri, karaciğer yağlanması olan kişilerde lipit profilini düzenler, inflamasyonu, steatozu ve karaciğer hasarını azaltır.
Protein: Tavuk, hindi, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, baklagiller, yağlı tohumlar. Diyetle alınan protein içeriğinin artırılması, yağlı beslenen bireylere göre karaciğer yağlanmasını azaltır. Süt ürünlerinin yarım yağlı olmasına dikkat edilmeli, kırmızı et tüketimi haftalık 300 gramın altında olmalı ve haftada en az 2 kere omega-3 içeriği yüksek balık tüketilmelidir.
Fruktoz: Karaciğer yağlanması ile fruktoz tüketimi arasında önemli bir ilişki vardır. Fruktoz, özellikle işlenmiş gıdalar ve şekerli içeceklerde yüksek miktarda bulunur ve karaciğer yağlanmasını artırabilir. Alkolik olmayan karaciğer hastalığı olan kişilerin içeceklerden günlük 50 gramın üstünde ilave fruktoz aldıkları belirlenmiştir. Fruktoz, karaciğer tarafından metabolize edilir ve yüksek miktarda tüketildiğinde, karaciğerde aşırı yağ üretimine ve depolanmasına yol açar. Aynı zamanda yüksek fruktoz alımı insülin direncini artırabilir, bu da karaciğer yağlanmasının önemli bir tetikleyicisidir. Karaciğer yağlanmasının önüne geçmek için paketli gıdaların tüketimi azaltılmalı ve özellikle hazır meyve suları, gazlı içecekler ve tatlılardan uzak durulmalıdır. Meyve tüketimi ise günlük ihtiyacın üzerinde olmamalıdır.
Yeterli Lif Alımı: Sebzeler, meyveler, baklagiller, tam tahıllar, kuruyemişler ve tohumlar. Karaciğer yağlanması tedavisinde yeterli lif alımı önemli bir rol oynar. Lif açısından zengin bir diyet, karaciğer sağlığını destekler ve yağlanmayı azaltabilir. Günlük lif alımı 25 gram olarak önerilir. Lif, kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olur, insülin seviyelerini dengeler, tokluk hissi sağlar ve bağırsak sağlığını destekleyerek sindirimi iyileştirir. Karaciğer yağlanması olan kişiler günde 3-5 porsiyon sebze, 2-3 porsiyon meyve tüketmeli, haftada 2-3 kere baklagil tüketmeli ve diyetlerine lif içeriği yüksek yağlı tohumları eklemelidirler.
Enginar: Enginar, karaciğer yağlanmasının tedavisinde ve karaciğer sağlığının korunmasında önemli bir rol oynayabilir. Enginar, karaciğerin detoksifikasyon sürecini destekleyen antioksidanlar içerir, kan kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir ve lipit metabolizmasını düzenler. Akdeniz diyetinde yer alan enginar, fenolik bileşikler, inülin, posa, vitamin ve mineraller açısından zengindir.
Deve Dikeni: Deve dikeni (Silybum marianum), karaciğer sağlığı üzerinde olumlu etkileriyle bilinen bitkisel bir takviyedir. Ġçeriğindeki silymarin adlı bileşen, antioksidan ve anti inflamatuvar özelliklere sahiptir. Bu özellikleri sayesinde, başta karaciğer sağlığı olmak üzere, cilt sağlığını iyileştirme, anne sütünü artırma, diyabet tedavisine destek olma, idrar yollarına fayda sağlama ve beyin fonksiyonlarını güçlendirme gibi birçok alanda yararlı olabilir. Deve dikeni tohumu, karaciğerdeki toksinleri temizleyerek karaciğer rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olur. Deve dikeni, karaciğer enzim seviyelerini iyileştirerek karaciğer fonksiyonlarını destekleyebilir. Karaciğer yağlanması olan bireylerde karaciğer enzim seviyeleri genellikle yüksektir ve silymarin bu seviyeleri düşürebilir. Deve dikeni bitkisinin tohumları ve yaprakları kullanılarak çay yapılabilir. Ancak, takviye formunda alındığında daha konsantre ve etkili olabilir. Herhangi bir bitkisel takviye kullanmadan önce bir sağlık profesyoneline danışmak her zaman en iyisidir.
Kurkumin: Kurkumin, zerdeçal bitkisinde bulunan aktif bir bileşiktir ve karaciğer yağlanmasının tedavisinde ve önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Kurkumin, güçlü anti inflamatuvar ve antioksidan özelliklere sahiptir. Serbest radikallerle savaşarak karaciğeri
oksidatif stresten korur ve karaciğerin daha sağlıklı olmasını sağlar. Karaciğer enzimleri olan GGT, ALT, AST ve ALP seviyelerinin azalmasına yardımcı olabilir.
A, D ve E Vitamini: Karaciğer yağlanması tedavisinde ve önlenmesinde belirli vitaminler önemli rol oynar. A vitamini seviyeleri karaciğer homeostazında önemli bir yere sahiptir. Karaciğer yağlanması bulunan kişilerin A vitamini seviyeleri genellikle düşüktür. A vitamini oksidatif stresi azaltarak karaciğeri korur ve bağışıklık sistemini güçlendirerek karaciğerin enfeksiyonlara karşı direncini artırır. D vitamini eksikliği ciddi karaciğer iltihaplanmasına ve oksidatif stresin artmasına yol açar. D vitamini takviyesi ise alkolik olmayan karaciğer yağlanması ile ilişkili karaciğer hasarının yol açtığı iltihaplanmayı azaltabilir. E vitamini, güçlü bir antioksidan olarak karaciğeri oksidatif stresten korur ve iltihaplanmayı azaltarak karaciğer sağlığını iyileştirir. E vitamini, serbest radikalleri nötralize ederek hücre hasarını önler ve bu zararları azaltarak karaciğer sağlığını korur. Yapılan çalışmalar, E vitamininin ALT seviyelerini azaltarak karaciğer yağlanmasında iyileşme sağladığını ve ağırlık kontrolünü desteklediğini göstermiştir.
Alkol
Alkolik olmayan karaciğer yağlanması, alkol tüketiminden bağımsız olarak karaciğerde aşırı yağ birikimi ile ilişkilidir. Ancak, alkolik olmayan karaciğer yağlanması hastalarının alkol tüketimi konusunda dikkatli olmaları gerekmektedir. Alkol, karaciğer sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir ve hastalığın ilerlemesini hızlandırabilir. Bu nedenle, karaciğer yağlanması olan bireylerin alkol tüketimini tamamen bırakmaları veya minimum seviyede tutmaları ve düzenli olarak sağlık kontrollerine gitmeleri önerilir. Alkol tüketimi, karaciğerde oksidatif stresi artırarak hücre hasarına ve iltihaplanmaya yol açabilir. Bu durum, karaciğerin yağlanma seviyesini artırabilir ve hastalığın ilerlemesine katkıda bulunabilir. Alkol tüketimi, karaciğerin detoksifikasyon kapasitesini azaltarak karaciğer fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir.
Egzersiz
Karaciğer yağlanmasında egzersiz de önemli bir rol oynamaktadır. Karın çevresindeki yağlanma, alkolik olmayan karaciğer hastalığının gelişiminde yer alan başlıca nedenlerdendir. Egzersiz, kilo kontrolünün sağlanmasında etkili olup vücuttaki yağ birikiminin önüne geçebilir. Aynı zamanda düzenli egzersiz, karaciğer yağlanmasını artıran insülin direnci ve tip 2 diyabetin ilerlemesini azaltarak insülin duyarlılığını artırır. Düzenli egzersiz, karaciğer enzimlerini iyileştirebilir ve genel karaciğer sağlığını destekleyebilir.
UZMAN DİYETİSYEN
İREM ÇAĞATAY ÇERÇİOĞLU