Karakter ve Kimlik Oluşumu
Yazar Pınar Esra Turan • Psikolog • 21 Ağustos 2019 • Yorumlar:
0–6 yaş bireyin gelişiminde oldukça önem taşıyan bir dönemdir ve bu dönem bedensel, duygusal, zihinsel, dil ve kişilik gelişimi açısından en hızlı gelişim yaşandığı yıllardır. Bu yıllarda bireyin edindiği kazanımlar, ileri yaşlardaki tutumlarını oluşur ve bu dönemde atılan temeller gelişerek devam eder. Bu nedenle ebeveynler ve sosyal ilişkide bulunulan diğer kişiler çocuğun yaşamında kalıcı etkiler bırakır.
Çocuğa bu dönemde kazandırılması gereken bazı temel davranışlar vardır. Örneğin yatağını düzeltmek, dişlerini düzenli fırçalamak gibi kişisel hijyen açısından olumlu davranışlar bu dönemde kazandırılmalıdır. Kendine güvenen, bağımsız, uyumlu ve girişimci bireyler yetiştirmek için çocuğa karşılıksız sevgi gösterilmeli, başarıları ödüllendirilmeli, bedensel cezalardan kesinlikle uzak durulmalıdır.
Etkin bir iletişim için çocuğu sakince dinlemeli her hangi bir problem yaşandığında onunla mantıklı ve açıklanabilir şekilde konuşulmalı, gerektiğinde disiplin yöntemi olarak ikna ve geçici mahrumiyet kullanılmalıdır. Tehdit etme, uyarma, rüşvet teklif etme gibi davranışlar çocukla ebeveyn arasındaki iletişimi engeller. Baskıcı ve kuralcı anneler çocukların öğrenme yetilerini azaltır ve çocukların her şeyden korkak, ürkek ve özgüveni eksik yetişmesine sebep olur.
2 yaş civarı çocuklar kendi kimlikleriyle ilgili farkındalık geliştirmeye başlar. çocuktan bir şey yapmasını istediğimizde, ya hayır der ya da bizi görmezden gelir. Söyleneni yapması için kısa, açık ve net talimata, kararlı tutuma ihtiyacı vardır. Sözel talimat uygun davranması için yeterli olmadığında, yanına gidip göz teması kurularak ciddiyetin belirtilmesi daha uygundur.
Genellikle hayal ile gerçeği ayırmada sorun yaşayıp, kurdukları hayalleri gerçek olarak algılarlar. Bu dönemde rüyalar da gerçek görünmektedir hatta onlar için canavarlar gerçekten yatağın altında yaşıyor gibidir. Çevreden yapılan korkutucu uyaranları gerçek olarak değerlendirirler.
3 yaşındaki çocuğun daha güçlü bir benlik duygusu vardır ve bağımsızlığı kaybetme endişesi olmaksızın itaat etme eğilimindedir. 3 yaş çocuğu kurallara uymaktan hoşlanır. Onun olumlu davranışlarının takdir edilmesi, zorlandığı durumlarda cesaretlendirilmesi ve pozitif yaklaşımla yönlendirilmesi, yetişkinle işbirliğine girmesine yardımcı olur.
4 yaş ise karşı gelme yaşıdır. Çocuk isteklerine karşı gelindiğinde, yetişkinlerle kaba bir şekilde konuşabilir ve oyun arkadaşlarıyla kavga edebilir. Sınırları zorlar, yetişkin otoritesine meydan okur. Tahrik edildiğinde vurur, tekme atar, mutlu olmadığında bulunduğu ortamı terk etmek ister. Yüksek sesle ağlar, duygularında uç noktalarda dolaşan bir değişkenlik görülür. Kaba sözcükler kullanmaktan hoşlanır. 4 yaşındaki çocuk özellikle aynı cinsten olan aile bireyiyle çatışma yaşar. Bu dönemlerde yalan da çok fazla görülür.
5 yaş çocuğu daha sosyaldir, kendinden emin ve uyumludur. Anne, onun için dünyanın merkezidir. Annesini memnun etmek, onun yanında olmak, ona yardımcı olmak ister. Sürekli konuşarak, bilgisini arttırmak için sorular sorar, her şeyin neden ve niçin ile ilgilenir.
6 yaşlarında ise çocuk, kendi duygu ve düşüncelerini ortaya koyacak girişimlerde bulunur, tembel ve kararsız davranabilir. Fakat bir kere karar verdikten sonra onu fikrinden caydırmak her zaman kolay olmaz. Bu dönemde bireysel oyunun yerini grup oyunu almıştır. Yarışma ortamlarında başarısızlığa tahammülü yoktur. Birinci olmaya ihtiyacı vardır. Arkadaş ilişkilerinde zaman zaman emreden, tartışan, korkutan veya vuran bir kişi olarak dikkati çeker. Sürekli bir şekilde dikkate alınma arzusunu yaşar. Eleştiriler karşısında çok duyarlıdır. Kolayca ağlar. Bazı sorumluluklar yüklenir, söylenenleri dikkatle dinler suçlanmak ve eleştirilmek istemez. Kendisine verilen cezalara tepki gösterir. Bu yaşlardaki çocukların başarısızlıkları üzerinde durulmamalı, başarıları ise övülmelidir.
Artık biliyoruz ki çocuk, bize kör bir uyumla bağlanmadığı zaman başarılı olur. Onu özgürleştirmeye çalıştığımız zaman, ona farklı düşünme olanağı, kendi değer normlarını seçme olanağı verdiğimiz zaman yetişkinliğe hazırlanmış olur. Ana-babasından gelen itici tutumlar, çocuğun kendisini değersiz bulmasıyla sonuçlanır. İstenen davranışları gösterdiğinde desteklenen çocuk, onaylanan davranışlarının hangileri olduğunu öğrenir. Bu ortam özgüvenli çocuk yetiştirmenin temelidir.
Günümüz şartları dikkate alındığında, kendi kendini yönetebilen, atılgan, güvenli, kendi başına karar verip sorumluluğunu üstlenebilen çocuk yetiştirmek önemlidir ve tüm bunları yaparken de doğal olunması, dürüst bir iletişim kurulması şarttır.