Kardeş Kıskançlığı
Yazar Yeliz Bayraktar Aymete • Psikolog • 11 Kasım 2019 • Yorumlar:
Kıskançlık, beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karşı verilen doğal bir yanıttır. Kıskançlık, az ya da çok her bireyde var olan, insanın en temel duygularından bir tanesidir. Kıskançlık yaşamın her döneminde görülebilir ancak çocuklukta biraz daha yoğun yaşanır. Kardeş kıskançlığı doğal bir duygu olup, şiddeti ve dışa vurumu her çocuğa göre farklılıklar gösterebilir. Kardeş kıskançlığı duygusuyla savaşmak yerine çocuğa bu duygusunu kabul edilebilir olduğu ve nasıl baş edeceği öğretilebilir. Küçük kardeşe duyulan kıskançlık, çocukların yaşamında ki en yaygın kıskançlık örneğidir. Bu kıskançlık türünde, çocuk genellikle saldırgan bir biçimde davranır. Kardeşine vurma, ısırma, sık rastlanan davranışlar arasındadır. Örneğin; hasta olan bir çocuğa doktorun, ‘Eğer kız kardeşinin yanında öksürürsen, o da hastalanır demesi üzerine çocuk bir çok kez kız kardeşinin yüzüne öksürürken yalanmıştır. Bu nedenle anne- baba daha kardeş dünyaya gelemeden önce çocuklarını bu konuda hazırlamaları, doğum sonrası bebeğin bazı işlerini (beslenme, temizlik, giyim gibi) kontrollü bir şekilde çocuğa yaptırmaları en uygun çözümüdür.
Yeni bebeğin gelişine hazırlamada çocuğa yeni bir kız ya da erkek kardeşi olacağını ve onunla oynayabileceğini söylemek her zaman kıskançlığı gidermez, aksine körükleyebilir. Küçük bir çocuk, bu olayın hayatına getireceği değişiklikleri algılayacak kadar olgunlaşmış ve deneyimli değildir.
Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar nasıl davranışlar sergilerler;
• Anneden uzaklaşma ya da daha önceden istemediği şeyleri talep etme gelişebilir.
• İçe kapanabilir. Uyku ve yemek yeme ile ilgili sorunlar başlayabilir ya da aşırı sinirli olabilir.
•Alt ıslatma, parmak emme, bebeksi konuşma, ağlama görülebilir. Kendi başlarına yemek yemek istemeyebilirler. Anne-baba ile birlikte uyumak için hayali korku hikayeleri uydurabilirler.
•Anne-babaya ve çevrelerine sözlü ve fiziksel olarak sataşabilirler. Kendisinden istenileni yapmakta isteksiz olabilir.
•Anneyi kontrol etmek ve sevgisini sık sık sorgulama eğilimi gelişebilir.
• Okula gitmek ile ilgili sorun çıkartabilir.
•Bütün bu faktörler anne babanın tutumu ile azalabilir ya da çoğalabilir.
Anne-Babalara Öneriler
• Anne ve babalar ne kadar eşit davranırlarsa çatışmanın o kadar az olacağını sanırlar. 5 yaş ile 10 yaşın ihtiyaçları ve bunların çözümünde kullanılan yöntemler aynı olamaz. Çocukların yaş dönemlerine uygun iletişim kurmak gerekir. Taleplerini bununla orantılı olarak değerlendirmek gerekir.
• Tartışmaların olması olağandır. Bu tartışmaları çözümlerken kişisel sınırlarını da öğrenirler. Ebeveynler buna ne kadar müdahale ederse, baş etme becerilerinin de gelişmesini engellemiş olurlar. Fiziksel zarar vermedikleri ve birbirlerinin haklarını taciz etmedikleri sürece anne-baba müdahale etmemeli, haklı ve haksız ayırımı yapmamalı.
• Kıskançlığı yoğun yaşayan çocuk ile ilgili, günlük işlerde onun da seçebileceği bir yakından yardım istenmeli. Diğer kardeşin olmadığı baş başa geçirilen saatler de planlanmalı.
• Unutulmamalı ki, kardeş bile olsalar her çocuğun kişiliği farklıdır. Farklılıklarına saygı gösterilmeli, kızmak yerine duygu ve düşüncelerini dinleyin.
• Ev içi ve kardeş ile ilgili günlük sorumluluklar verin ve bunları yerine getirdiğinde sözlü olarak övün.
• Yeni bir kardeş gelme aşamasında eşyalarını ve oyuncaklarını onun izni olmadan bebeğe vermeyin.
• 3 yaşındaki bir büyük kardeş bebeğin canlı olduğunu ve ona zarar verebileceğini bilemez, ilgisini gösterdiğimiz tepkiye öfke duyar. Zaman içerisinde bizim davranışlarımızla paralel olumlu ya da olumsuz tutumlar geliştirir.
• Anne ve babanın çocuklar ile ilgili iş paylaşımı yapmış olması gerekir. Anne, bebeği emzirirken baba da büyük çocuğun giysisini değiştirebilir. Ayrıca kardeşi hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesine fırsat verilmelidir. Bu durumun açığa vurulabilmesi için oyun, resim ve drama yöntemleri kullanılabilir. Çünkü çocuklar oyun sırasında gerçek hayatta yapamadıklarını gerçekleştirme olanağı bulurlar.