Kardeş Kıskançlığının Sebebi Kim?
Yazar Harun Aysever • Psikolog • 20 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Mutlaka duymuşsunuzdur “ondan nefret ediyorum, keşke doğmasaydı, bunu aldığınız hastaneye geri götürün, oyuncağımı paylaşmayacağım, benimle gelmesin, benim kıyafetimi giymesin, odama girmesin, ben abisi-ablası değilim” gibi ifadeleri. Ya da vurmaya, ısırmaya, siz arkanızı döndüğünüzde ağlatmaya ve saçını çekmeye çalıştığına şahit olmuşuzdur.
Kardeşler arasında yaşanan bu süreç her ne kadar yetişkinler için olağandışı olarak görülse de çocuk için aynı anlamı taşımadığını kabullenmemiz gerekiyor.
Kardeş kıskançlığı anne babalar için her ne kadar anormal bir durum olarak görülse de çocuklar için bu durum normal ve olağan bir süreçtir. Yaşamın her döneminde görülebilen doğal kabul edilen bir duygudur fakat çocukluklarda biraz daha yoğun şekilde yaşanmaktadır.
Özellikle çocuklarda, eve yeni gelen kardeşi kıskanması kendisini derinden etkilemesinin yanı sıra davranış problemlerinin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Eve yeni gelen kardeşin kıskanmasını hayatına bir kumayı kabul etmek gibi düşünebiliriz. “Çocuğum seni o kadar çok seviyoruz ki sana benzeyen, senin kadar ilgilenip seveceğimiz bir sen daha olsun istedik. Bu sayede sende yalnız oyun oynamayacak sıkılmayacak, sana her zaman arkadaşlık yapacak”. Bu ifadeyi birde kendinize söylemeye çalışalım. Eşinizin size “Seni o kadar çok seviyorum ki senden sana benzeyen, sana ilgilendiğim kadar ilgilenip sevebileceğim bir sen daha olsun istiyorum. Çünkü ben yorulmanı, sürekli tek başına bunca iş güçle uğraşmanı istemiyorum”. Bu cümleleri okurken bile ne kadar saçma öyle şey mi olur diyebilirsiniz. İşte tamda burada çocuğunuzda kendisine kuma gelecek birini ya da tahtına oturacak birini istememesi gayet normal olduğunu anlayabilirsiniz.
Bu durum bizim için tabi ki de böyle olmasa da ilk bakışta çocuğunuz için böyle algılanıyor olabilir. Pek çok anne babanın çocuğun kardeşini kıskanmaması adına yapmış olduğu istem dışı hatalarda olabiliyor. “Canım evladım kardeşin olacak fakat yaşamımızda hiçbir şey değişmeyecek, her şey şuan olduğu gibi kalacak, merak edecek hiçbir şey yok...” tam da bu sırada çocukta bir telaş baş göstermeye başlar. Yaşamımızda hiç bir şeyin değişmeyeceğini dememeniz bile bir şeylerin değişeceği sinyallerini tanışır. En başta annenin hormonları değişir, fiziksel şekli değişir, ihtiyaçları değişir, ruh hali değişir, rutinler değişir, kendisiyle oyun oynarken “şimdi oynayamıyorum” demeniz bile bir şeylerin değiştiğini göstermektedir. Süreç böyle olunca kıskançlık henüz kardeş doğmadan başlamış olur.
Her çocuk anne babası için tek ve özel olmak ister. Çocuğun kardeşine yaptığı her olumsuz davranış anne babasına vermek istediği “anne baba ben buradayım” mesajdır. Pek çok anne baba ise kardeşi korumak adına “kocaman olduğun sen, ne bu davranışlar, hayır bir daha vurduğunu görmeyeceğim, o bebeğin eşyası yerine bırak” gibi davranışların yanında çocuğu cezalandırıcı tavırlar sergilememiz “hemen odana git, istediğin oyuncağı sana almayacağım, bir daha markete gitmek yok” gün geçtikçe kardeşine olan kıskançlığın artmasına neden olmaktadır. Bunların ardından oluşan söylem ise; “Bu çocuğa ne oldu öyle”. Çocuk artık öfke patlamaları yaşamaya, saldırganlaşmaya, geceleri altını ıslatmaya başlamaya, söz dinlememeye, asi ve vurdum duymaz bir hal almaya başlamış olur.
Karşılaştığımız bir durum ise kimi anne baba, kardeşin dünyaya gelmesinden dolayı ve çocuğuyla daha fazla zaman geçiremeyeceğini düşüncesine kapılabilir. Hemen bir kreşe gönderilmek ister. Bu süreç içinde kreşe başlayan çocuk problem davranışlarını sıklıkla orda gösterebilir ya da her ne kadar uyumlu olsa da aklı sürekli eve olur “ben yokken neler yapıyorlar”, “benden kurtulmak için buraya gönderiyorlar” düşüncesi içine de girebilir.
Şimdi sorabilirsiniz işimiz o kadar zorsa, kardeşi olmasın mı? Bu süreçte bizler her ne yaparsak yapalım çocukta kardeş kıskançlığı yaşanabileceğini kabul etmemiz gerekmektedir. Bizler her ne kadar kardeşini kıskanmayan, uyum içinde yaşayan, zarar vermeyen ve söz dinleyen çocuğa sahip olmayı istesek dahi bunu mümkün olmayacağını bilmemiz önemlidir. Az ya da çok tıpkı annenin hamilelikten kaynaklı yaşanan hormonal değişim gibi kardeş kıskançlığı mutlaka yaşanan doğal bir süreçtir.
Asıl olan yaşanılan kardeş kıskançlığını ve bundan dolayı oluşan problem davranışları en aza indirmede neler yapabileceğimizi bilmemizdir. Eğer yeteri kadar bilgiye sahip değilsek bir uzmandan yardım almaktır.
Unutmaması gereken en temel şeyler ise;
“Kardeşler yakın birer arkadaş olmak zorunda değillerdir. Yaş farkı kıskançlığı ortadan kaldırmamaktadır. Eşitlik ile adaletli olmanın ayrımı iyi yapılmalıdır. Sürekli birini sorumlu tutmaktan kaçılmalıdır. Tarafsız olunmalıdır”.