KAS YARALANMALARININ İYİLEŞMESİ
Yazar Alp Varılsüha • Fizik Tedavi Uzmanı • 7 Kasım 2016 • Yorumlar:
Kas yaralanmalarının iyileşmesi
İskelet kasları kas lifi denilen ve kasılma yeteneği olan yapıların demetler halinde birleşerek fasya adı verilen bir kılıf tarafından sarılması ile oluşmuştur. Kas lifi denilen yapı aslında kas hücresidir. Yapısal kas yaralanmaları ile bu lifler kopmakta yani kas hücresi hasara uğramaktadır.
İnsan vücudu hasara uğrayan kas hücresini yeniden oluşturma yeteneğine sahiptir. İyileşme kasın içinde bulunan ve gerçek kas hücresi geliştirme yeteneğindeki bazı özel kök hücrelerin bir dizi olay sonucunda orijinal kas hücrelerine dönüşmesi sayesinde olur. Hasara uğramış kasın iyileşmesi üç evrede incelenir.
1.Degradasyon yani hasarlı hücrelerin yıkılarak yok edilmesi ilk aşamadır. Yaklaşık 3- 5 gün sürdüğü kabul edilen Bu ilk aşamada hasar bölgesinde şiddetli bir ödem ve kanama mevcuttur.
2.Rejenerasyon yada tamir aşaması ikinci aşama olup ilk hafta içinde başlar ikinci haftada en üst düzeye çıkar yaklaşık 3 -4 haftada tamamlanır. Bu aşamada kök hücreler gerçek kas hücrelerine dönüşmektedir. Yaralanma bölgesinde bu süreci kontrol eden ve büyüme faktörleri adı verilen pek çok madde mevcuttur. İyileşme süreci içinde bu maddelerin değişik düzeylerde etkisi nedeniyle gerçek kas hücresi ile iyileşmenin yanısıra bazen az bazen çok miktarda, fibrozis adı verilen nedbe yani yara dokusu da oluşabilir. Fibrozis oluşumu aslında istenmeyen bir durumdur. Çünkü oluşan fibröz doku kasılma yeteneğinde değildir. Bu durum kasın gücünde ve esnekliğinde kayba neden olur.
Uzun dönemde de sportif aktivite sırasında ağrıya sebep olur.Tedavi uygulamalarında en çok üzerinde durulan konu iyileşmenin mümkün olduğu kadar hızlı ve az fibroz doku ile gerçekleşmesini sağlamaktır.
3. Remodelasyon yani iyileşen kasın olgunlaşması süreci son evre olup kasın fonksiyonel kapasitesine ulaşmasını temsil eder ve birkaç ay daha devam eder. Bu evredeki tedavi uygulamaları ise fonksiyonel kapasitenin daha hızlı kazanılmasını sağlama esasına dayanır. Böylece mümkün olduğu kadar az fibröz doku gelişimi ile ve mümkün olduğu kadar çabuk spora dönüş hedeflenir.