Kayıp Duygularınız Nerede?
Yazar Berna Ermiş • Psikiyatrist • 20 Kasım 2018 • Yorumlar:
Bu konuda en çok da eşimle sorun yaşıyoruz. Oysa ki başlar da her şey öyle güzeldi ki… Onun tam benim aradığım eş olduğunu biliyordum. Canlı, neşeli, kıpır kıpır, yerinde duramayan bir adam vardı karşımda. Beni ona çeken en önemli özelliği aynı zamanda duygusal oluşuydu. Tabii yıllar içinde ilişkimizde pek çok şey değişti. Onu hala seviyorum ama nedense artık herkesin yanında kendini rahat ifade etmesine sinir oluyorum. İnsanlar yanlış anlayabilir ya da hakkımızda olumsuz düşünebilirler. Kendini kontrol etmesi gerektiğini defalarca söyledim ancak her seferinde tartışma ile sonuçlandı. Hatta bir keresinde arkadaşlarla beraber film izlerken ağladığına inanabiliyor musunuz? Rezil olduk. Tüm bunlar yetmezmiş ben de son yıllarda öfke patlamaları ardından ağlama krizleri yaşamaya başladım. Budan ne kadar utansam da kontrolümü kaybettiğim zamanlar oluyor. İşte böyle anlarda babam aklıma geliyor. Çocukluğumda bizim evde ağlamak yasaktı. Babam koymuştu bu kuralı. Annem de sesini çıkaramıyordu. Ne zaman gözümüz dolsa “aman babanız görmesin” derdi. Ağlamak ayıp, utanılacak bir şeymiş… Babam bizi sevdiğini de söylemezdi. Söylemez ancak severmiş. Oyuncaklar alarak severmiş, lunaparka götürerek severmiş, karnımızı doyurarak severmiş…
Siz de duygularınızı ifade etmek yerine onları kontrol etmeyi ve mantıklı yollardan açıklamayı seçiyor, duygularını ifade ettiğiniz zaman utanılacak, olumsuz bir duruma düşeceğinizi düşünüyorsanız bu yaşantının sebeplerinden biri “duyguları bastırma” şeması… Bu şema size duygularınızın ifadesini aşırı kontrol etmeniz gerektiğini söyler. Duyguların kendiliğindenliği yerine, özdenetimi tercih edersiniz. Şema nedeni ile duygularınızı dışa vuramaz, rahatça sevinip, öfkelenemez ya da heyecanlanamazsınız.
Etrafınızdakiler tarafından “soğuk” olarak algılanabilirsiniz. Yaşama iyi uyum sağlayan yetişkinler olabilmemiz için çocukluğumuzda ihtiyacımız olan belli noktaların karşılanması halinde olumlu etkilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Yani mükemmel olması gerekmiyor. Bir çocuğun gelişimi için neye ihtiyacı vardır sorusunun cevabında, aslında her insanın karşılanmasına muhtaç olduğu bir takım evrensel ihtiyaçlar yatıyor. Bir çocuğun öncelikle güvende hissetmeye, özerkliğe, özsaygıya, kendini ifade etmeye, gerçekçi sınırlara ve başkaları ile bağlılık hissetmeye ihtiyacı vardır. Bunlar karşılanırsa çocuğun psikolojisi sağlıklı ilerler. Eğer eksik kalırsa; karşılanmamış bu ihtiyaçların zedeleyici etkisi ile oluşan erken dönem uyumsuz şemalar yaşam boyu gelişirler. Kendimizle ilgili değiştirilmesi zor çekirdek inançlarımızdır. Çocuklukta başlayan ve yaşam boyu tekrar eden özyıkıcı kalıplardır. İşte bunlardan biri de “duyguları bastırma” şeması… Şema etkisi nedeni ile duyguların ifadesi sonucu olumsuz deneyimler yaşayacağınızı, insanların sizi kabul etmeyeceklerini düşünürsünüz. Bu nedenle katı bir görünüme bürünür, duygularını rahat ifade eden değer verdiğiniz yakınlarınızın da duygularını kontrol etmesini ister, özdenetimi sağlamaları için onları zorlarsınız. Oysa ki sizin de herkes gibi duygularınızı göstermeye ihtiyacınız vardır. Bunu yapamadığınız için gösteremediğiniz öfkeniz zamanla birikip ani öfke patlamaları yaşayabilirsiniz. Kişiler arası ilişkilerde zorlanmanıza sebep olabilecek “duyguları bastırma” şemasının kökenleri ne olabilir? Çocukluğunuzda ebeveynlerinizce duygularınızı göstermeniz engellenmiş hatta budan dolayı suçlanmış olabilirsiniz. Duyguların ifadesi utanılacak, ayıplanacak bir durum olarak gösterilmiş ve kişinin kendini denetlemesinin doğru olacağı ebeveynler tarafından desteklenmiştir. Şemanızla mücadele ederken bastırılmış duyguların açığa çıkarılmasının önemini anlayın. Duygularınız hakkında konuştuğunuzda bunun sonuçlarını gözlemleyin ve tadını çıkarmaya çalışın. Çocukluğunuzda öğrendiğiniz bu yolun değiştirilmesinin kolay olmayacağını unutmayın. Kayıp sandığınız duygularınızın sizinle olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sadece hissedip ifade edin...