Kendi Çocukluğumuz Neden Önemlidir?

Yazar Anıl YılmazPsikolog • 15 Ekim 2019 • Yorumlar:

Bugünün dünyasını anlamak için bundan yüzlerce, binlerce yıl önce yaşamış atalarımızı araştırmanın önemi, herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Peki insanlık olarak atamızı merak ettiğimiz kadar insan olarak atamız olan kendi çocukluğumuzu neden merak etmiyoruz?

Biz yetişkinlerin dünyasında çocuk olmak maalesef hâlâ küçümseniyor. “Çocuk gibi olmak, çocuk işte, çocuk aklı, çocukça hareketler” gibi sözler kullanıyoruz. Acaba bu davranışın altında kendi çocukluğumuzu küçümsemek yatıyor olabilir mi?

Bebek dünyaya geldikten sonra 3-4 yaşına kadar duygularını sözcüklerle ifade etmeyi tam olarak öğrenemez. Belirli sayıda sözcük öğrenir ancak bu sözcükleri duygularını temsil edecek kadar ifade etme yeteneği henüz gelişmemiştir. Bu süreçte beynin, duyguların olduğu bölümü daha çok gelişmiştir. Bu nedenle her bebek ya da çocuk, ifade edilememiş yoğun duygulara sahiptir. Bu duygular yetişkinlikteki kadar sabit değildir. Ebeveyn ve kardeşlere olan duyguları sevgi ve nefret arasında çok sık yer değiştirir. Çocuk büyüdükçe ebeveynler ve kardeşlerine karşı olumsuz duyguları bastırır. Zaman içerisinde hatırlamamaya başlar fakat asla tam olarak unutmaz; bunlar bilinçaltında (bilinçdışı) tutulur ve yaşam süresince farkında olmasak da aldığımız kararlara, kişiliğimize, ilişkilerimize etki eder.

Bebek doğduğunda beyin gelişiminin yalnızca %25’i tamamlanmıştır. %75 gibi önemli bir oran, ebeveynleri ile olan ilişki sayesinde tamamlanır ve bu uzun yıllar devam eder. Bu nedenle ebeveynlerimizle ilişkimiz yaşamımızda oldukça büyük bir yer kapsar. Çocukluğumuzda onlardan hem olumlu hem olumsuz birçok şey öğreniriz. Tüm bunlar 6 yaşına kadar devam eder. Özellikle 6 yaşından sonra bu bilgiler bizim ilişki kalıplarımızı oluşturur ve yaşamımızın sonuna kadar etkisini sürdürür.

Çocukluğumuzu düşündüğümüzde aklımıza pek fazla duygu, düşünce ya da anı gelmez. Tüm bunlar bilinçdışımızda yer alır ve onlara ulaşmak mümkündür. Psikoterapi ile gerekli olan anılara belirli bir zaman içerisinde ulaşılabilir. Bu sayede çocukluğumuzdaki duygulara ulaşarak bastırmaktan kurtarıp hayatımıza olumsuz etkilerini oldukça azaltabiliriz; ebeveynlerimizden öğrendiğimiz ilişki kalıplarını inceleyip ilişkilerde yaşadığımız sorunlara farklı bir bakış açısı kazanarak daha sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenebiliriz. Ancak burada amacımız bu konuları araştırırken doğrudan ebeveynlerimizi suçlamak değildir; amacımız herkesin hata yapabileceği düşüncesi ile başkalarını suçlamadan, bilerek ya da bilmeden sergilenmiş davranışların kişideki etkilerini incelemektir.

Psikoterapi ile böyle bir çalışma yapmak için mutlaka psikolojik bir rahatsızlık yaşamak gerekmez. Bir hastalık yaşamadan kendisini daha iyi tanımak, yaşamına farklı bir pencereden bakmak, gelecekte daha doyurucu bir yaşama sahip olmak için psikoterapi desteği alan birçok kişi vardır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)