Kendi Dokularınızla Meme Onarımı
Yazar Burak Sercan Erçin • Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Uzmanı • 27 Nisan 2020 • Yorumlar:
Meme kanseri toplumda yaklaşık 8 kadından 1’inde görülen ve günümüz koşullarında
özellikle de erken tanı konduğunda tedavi edilebilen kanser türüdür. Meme
kanseri tedavisi tanı aldığı tarihten itibaren aynı zamanda birçok branşı ilgilendiren
konulardan birisidir. Peki biz plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahlar olarak bu hastalığın
neresinde devreye giriyoruz? Yazımın konusunu oluşturan meme onarımından ayrıntılı bir
şekilde bahsedeceğim.
Konuya sağlıklı insan tanımıyla giriş yapmak isterim. WHO (Dünya Sağlık Örgütü)
sağlığı şu şekilde tanımlamıştır: ‘’Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence,
PSİKOLOJİK ve sosyal yönden tam iyilik halidir.’’ Burada büyük puntolarla PSİKOLOJİK
kelimesini vurgulamamın nedeni memesi alınan bir kadının sadece kanserle mücadele eden
bir hasta olmaması, ayrıca bir organ, bir uzuv kaybı yaşayan bir insan psikolojisinde olmasıdır.
‘’Hastalıktan kurtuldun işte. Daha ne istiyorsun? ‘’ benzeri ilkel görüşler meme kanseri
hastalarının psikolojilerini tam olarak anlayamamış kişilerce sıklıkla söylenir. Fakat hastalığı
yaşayan kişi anneliğinin ya da kadınlığının eksikliği psikolojisini en derin şekilde yaşamaktadır.
Bunun dışında meme onarımı ameliyatları dünyanın birçok yerinde ve de ülkemizde özel
sigorta şirketleri tarafından karşılanmaktadır. Bu da meme onarımı işinin lüks olmaktan çok
sağlık için bir gereklilik olduğu algısının oturmaya başladığını gösteren unsurlardan birisidir.
Peki meme nasıl onarılır? Öncelikle kullanılan teknik ve zamanlamaya göre onarım iki
şekilde yapılır. Kanser ameliyatıyla aynı anda yapılırsa erken, daha sonra yapılırsa geç onarım
diyoruz. Erken ya da geç protez ile onarım veya kişinin kendi dokularıyla onarım yapılabilir.
Yazımda özellikle otolog meme rekonstrüksiyonu (kişinin kendi dokuları kullanılarak yapılan
meme rekonstrüksiyonundan biraz daha ayrıntılı olarak bahsetmek istiyorum.
Otolog meme rekonstrüksiyonu kanser ameliyatı ile eş zamanlı ya da gecikmiş olarak
yapılabilir. Bunda hastalığın evresi, kişinin isteği ve cerrahların tercihleri belirleyici
faktörlerdendir.
Otolog meme rekonstrüksiyonunda en sık kullanılan bölgeler alt karın bölgesi, sırt
bölgesi, bel bölgesi, popo ve uyluk iç yüz bölgesidir. Buralardaki kalın yağlı doku (bazen kas
dokusu ile birlikte) memenin alındığı bölgeye transfer edilir.
Bizim coğrafyamızda da genellikle kadınlarda yağ birikiminin fazla olduğu yerdir aynı zamanda alt karın dokusu. Karın germe ameliyatlarında çıkarılan bu kalın yağlı doku memenin
oluşturulmasında kullanılır. İlk uygulamasında rektus kası dediğimiz kas ile birlikte meme
altından tünel açılarak transfer edilen doku günümüzde mikrocerrahi tekniklerin daha da
gelişmesiyle serbest doku transferi (dokunun vücuttan tamamen ayrıldığı ve daha sonra
damar onarımı yapılarak birleştirildiği doku transfer yöntemi) şeklinde yapılmaktadır.
İşlemi kısaca özetlemek gerekirse: Öncelikle karındaki fazlalık yağ ve deri dokusu
damarlar ayıklanarak kaldırılır. Eksik olan tarafta dolaşımını tekrar sağlaması için damarlar
mikrocerrahi yöntemle birleştirilir. Kişinin diğer memesi sağlam ise simetri için diğerine
müdahale gerekebilir. Son olarak da lokal anestezi altında ilerleyen zamanlarda onarılan
memeye meme başı yapılarak süreç sonlandırılır.
Bu ameliyatın ikincil bir kazancı da hastanın tekrar memesi olurken aynı zamanda
daha düz ve sıkı bir karnı olmaktadır. Üç ila altı saat arasında süren bu operasyonun
mikrocerrahi teknik açıdan tecrübeli merkezlerde komplikasyon oranı oldukça düşük olmakla
birlikte her ameliyat gibi belirli riskleri vardır. Tabi ki bu risklerin artıp azalması hastanın
genel durumuna, sigara tüketimine, yandaş hastalığı olup olmadığına ve kullanılan tekniğe
bağlıdır. Karın dokusu uygun olmayan zayıf hastalarda ise daha önceden bahsi geçen dokular
aynı prensiplere bağlı kalarak taşınabilmektedir.
Son olarak modern tıbbın baş edebildiği hastalıklardan olan meme kanserinin erken
tanısı hem sağlık personelinin hem de hastanın elini kuvvetlendirmektedir. Bu sebepten her
kadının hastalık şüphesi olmasa dahi rutin meme taramalarını yaptırması oldukça önemlidir.