Kendini Beğenmiş İnsan Narsisistik Kişilik
Yazar Berivan Edemen • Psikolog • 20 Ekim 2021 • Yorumlar:
Kendini beğenme, toplum tarafından bazen olumsuz bir davranış gibi karşılansa da aslında sağlıklı ve her insanda olması gereken bir durumdur. Kendilik saygısı ve öz beğeninin var olduğu yerde sağlıklı bir ruh halinden bahsedebiliriz. Dolayısıyla kendilik saygısı ve öz beğeni, kişinin kendisini koşulsuz sevmesini, önemsemesini, olduğu gibi kabul etmesini ve kendisine değer vermesini sağlar. Kişinin kendisini değersiz hissetmesi, kendisini önemsememesi ve kendisini olduğu gibi kabul etmemesi durumunda bir takım ruhsal problemler meydana gelmektedir. Bu yazıda kendini yüksek seviyede beğenen ve bunu yaparken etrafındaki kişilere kendisini kötü, sıklıkla değersiz hissettiren narsisistik kişilikten bahsedilecek, kendini beğenme ile kendini beğenmenin kişilik bozukluğuna dönüştüğü durumlar detaylandırılacaktır.
Narsistik Kişilik ve Bozukluğu:
Kendini beğenmenin aşırıya kaçtığı durumlarda narsisistik kişilik bozukluğundan söz etmek mümkündür. Kişilerin kendilerini olduğundan daha büyük görmesi, saygı değer, önemli, özel hissettikleri durumlar narsissistik kişilik bozukluğu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu kişiler, sıklıkla diğer kişilerle kendilerini kıyaslayabilmekte ve etrafındaki kişilerle kendilerini yarıştırabilmektedir. Bu sebeple narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler, çevresini daha çok statü ve başarı olarak daha üst seviyelere gelmiş kişilerden oluşturmaya çalışmaktadır. Bu duruma ek olarak, etrafındaki kişilerin beğenisini kazanmaya çalışarak hayatla mücadele etmeye başlamaktadır. Öyle ki neredeyse önemli olan tek şey insanların beğenisini ve takdirini almaktır. Bu yönde yapılan pek çok çalışma ve mücadele vardır. Örneğin, kişi takdir ve beğeni toplamak uğruna işkolik olabilir ve bu durum bireyin hem özel hayatında hem de sağlık sorunlarıyla boğuşmasına sebep olabilmektedir.
Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler sıklıkla yalan söyleyebilmektedir. Yalan söyleme davranışının altında yatan sebeplerden biri, kendilerini olduğundan daha büyük, başarılı, önemli ve özel gösterme çabalarıdır. Kendilerine ait olumsuz, negatif durumları görmezden gelerek ya da saklayarak, olumlu ve pozitif yanlarını yüceltme ihtiyacı hissetmektedirler. Dolayısıyla yalan söyleme durumları narsisistik kişilik bozukluğuna sahip kişilerde sıklıkla görülmektedir. Örneğin, iş yerindeki başarılarını abartılı bir şekilde anlatmak. Bu durum kişide alışagelmiş bir davranış olmaya başladığında, kişi yalan söylediğinin veya kendisiyle alakalı olumlu ve pozitif yanları olduğundan daha fazlasıymış gibi anlattığının farkında değildir. Kısaca kişi çoğunlukla yalan söylediğinin farkında olmayabilmektedir.
Kendisini yüksek seviyede beğenen kişilerin eleştiriye tahammül edemedikleri pek çok nokta vardır. Kişi eleştirildiğinde olması gerekenden daha fazla öfkelenebilir ve sağlıklı olmayan tepkiler verebilir. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bireyler, eleştirilmemek adına pek çok işi mükemmel yapma çabasına girebilmektedir. Mükemmeliyetçi kişilik çoğunlukla eleştiri almama, beğeni toplama ve takdir edilme duygularıyla yapılmaktadır. Bu sebeple kişi eleştirilmek yerine çoğunlukla çevresi tarafından övülme beklentisi içerisine girmektedir.
Kendisini yüksek seviyede beğenen bireyler, çevresindeki kişilere kendilerini değersiz ve daha aşağıda hissettirecek bir takım sözlü ya da sözsüz davranışlarda bulunabilmektedirler. Kendilerini daha üstte hissetmelerinden dolayı başkalarını değersiz ve aşağıda görme eğilimindedirler. Narsisistik kişilik, kendi isteklerinin her zaman gerçekleşmesi gerektiğine inanabilmekte ve çevresini de bu uğurda sıklıkla kullanabilmektedir. Empati yeteneğinden yoksun olan narsisistik kişilik, çevresine çoğunlukla onları anlamadığının mesajını iletmektedir. Bu sebeple, çevresindeki kişiler sıklıkla anlaşılmadığını hissetmektedir. Narsisist kişilik bozukluğuna sahip bireyler özellikle kendilerine itaatkâr olacak bir eş ya da arkadaş seçmektedirler. Çevresindeki kişileri isteklerini yapmak amacıyla, onlar tarafından takdir edilmek ya da hayran kalınmaları açısından kullanabilmektedir.
Kısaca narsisist bozukluğuna sahip bireyler, kendilerinin çok özel, parlak, akıllı ve üstün olduğuna inanırlar. Bu inançlarını da çevrelerindeki kişilere yansıtmaya çalışarak onlarında kendileri hakkında bu şekilde hissetmelerini sağlamaya çalışmaktadır. Fakat bu kişilerin iç dünyalarında bir kırılma vardır ve en temelde kendilerini göstermeye çalıştıkları kadar değerli hissetmezler. Sıklıkla çevrelerindeki kişiler tarafından onay almaya ve insanların kendisine hayranlık duymasına ihtiyaçları vardır. Bunlar karşılanmadığında kendilerini oldukça kötü hissetmeye başlamaktadırlar.
Kendini Sağlıklı Düzeyde Beğenen Kişi ile Kendini Aşırı Derecede Beğenen Kişilik Bozukluğu Arasındaki Farklar Nelerdir?
-
Kendini sağlıklı düzeyde beğenen kişiler çevresiyle empati kurabilirken, kendini aşırı derecede beğenen kişiler bu yetenekten yoksundurlar.
-
Sağlıklı öz beğeniye sahip insanlar çevresindeki kişilerin de değerli olduğunu düşünür fakat narsisistik bozukluğuna sahip kişiler sadece kendilerinin değerli olduğuna diğer insanların ise değersiz ve aşağıda olduğuna inanırlar.
-
Kendini optimal düzeyde beğenen kişiler yakın ilişkileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmazken, kendisini üst düzeyde beğenen kişilerin ilişkileri kendi çıkarları doğrultusunda kurulabilmektedir.
-
Öz-saygısı olan kişiler eleştiri karşısında daha kabul edici ve olgun bir tutum sergilerken, narsisistik bozukluğuna sahip kişiler eleştiri karşısında yıkıcı ve kabul edilemez davranışlarda bulunabilmektedir.
-
Sağlıklı seviyede kendini beğenen kişi yalan söylemeye ya da kendini olduğundan daha başarılı, daha özel, daha önemli göstermeye ihtiyaç duymazken, kendisini aşırı derecede beğenen kişiler bunun tam tersi yönünde hareket etmeye ihtiyaç duymaktadır.
Narsisistik Bozukluk Neden Olur ve Nasıl Tedavi Edilir?
Narsisistik bozukluğa sahip kişilerin etiyolojisinde kişinin çocukluk çağında yaşadığı bir takım reddedilme, diğerleri ile kıyaslanma, dışlanma, ya da anne babanın mükemmeliyetçi tutumuna yönelik durumlardan söz konusu olabilmektir. Anne kaybı, ya da aile bağlarının kurulamaması gibi durumlarda narsisistik bozukluğun gelişimine büyük oranda sebep olabilmektedir.
Narsisistik kişilik bozukluğu tedavisi psikoterapi ile mümkündür. Kendilerini aşırı derecede beğenen kişiler kendilerinde bir bozukluk olduğunu düşünmedikleri için psikoterapiye başvurmaları nadirdir. Genellikle kendilerinde ki bir bozukluktan değil, sosyal çevrelerinde ya da iş hayatında gördükleri bozukluktan dolayı psikoterapiye başvuru yapabilmektedir.
Narsisistik bozukluğun temelinde daha çok çocukluk çağının izleri bulunmaktadır. Bu sebeple dinamik yönelimli bir psikoterapiyle tedavisi mümkündür. Kendini aşırı derecede beğenen kişiler aynı davranışları psikoterapiye de getirerek terapistin kendisini övmesini, takdir etmesini ve ona özel davranmasını talep edebilmektedir. Burada terapist sabırlı davranarak ve danışanı zamanla kendi iç dünyasına temas edebilmesini sağlayarak kişiyi tedavi etmeye başlamaktadır. Narsisistik bozukluğuna sahip bireylerin en özünde hissettiği duygu değersizlik duygusudur. Bu değersizlik duygusunun üzerini kapatmaya çalışarak kendisine ve çevresine aslında çok değerli olduğuna dair bir savunma mekanizması geliştirebilmektedir. Terapist, psikoterapinin ilerleyen aşamalarında kişinin en temelde hissettiği değersizlik duygusu üzerine çalışmaktadır. Bu sebeple narsisistik kişilik bozukluğunun tedavisi uzun sürelidir. Psikoterapi süreci boyunca danışan iç dünyasındaki kırılmaları ve değersizlik duygularını iyileştirmeye başladıkça tedavi olur. Danışan psikoterapiyle beraber gerçek benliğini bulmakla beraber sağlıklı seviyede kendini beğenme, öz-saygı ve öz-değer hissetme seviyesine ulaşır.