Ketojenik Diyet Zararlı Mı?

Yazar Gizem SoncuDiyetisyen • 24 Mart 2022 • Yorumlar:

Son yıllarda popüler olan beslenme biçimlerinden biri de ketojenik diyet oldu. Önceleri epilepsi gibi nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılırken son zamanlarda hızlı kilo verme amacıyla da kullanılmaya başlandı.

Bedenimizin enerji için ihtiyaç duyduğu şey glikozdur. Hücrelerimizin tamamı ve en önemlisi beynimiz enerji ihtiyacını glikozdan karşılar. Fakat bedenimizde yeterli glikoz olmadığında, enerji üretimi için proteinler daha sonra da yağlar kullanılmaya başlanır. Yani bu diyetin amacı, enerji ihtiyacı için yağ yakımının sağlanmasıdır. Diğer diyetlere göre ise enerjinin besin ögelerine dağılımı oldukça farklıdır. Öyle ki, ağırlıklı olarak yağlardan, yeterli düzeyde proteinden, ve bir süre kısıtlı karbonhidrattan oluşan bir beslenme düzenidir. Durum böyle olunca diyette bir takım yasaklı besinler de söz konusudur.

Ketojenik Diyette Yasak Olan Besinler Nelerdir?

 

Tahıllar ve benzeri gıdalar (makarna, çavdar, yulaf, pirinç, buğday), kök sebzeler (patates vb.), bakliyatlar, karbonhidratı yüksek meyveler (elma, muz, portakal vb.), sıvı ve katı yağların hepsi, az yağlı süt ve ürünlerinin tamamı, alkol, şeker ve benzeri gıdaların hepsi ketojenik diyette yasaklı olan besinlerdir.

 

Ketojenik Diyette Serbest Olan Besinler Nelerdir?

 

Kırmızı et, kümes hayvanları, balık, yumurta, peynir, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado gibi ana gıdalar. Aynı zamanda yeşillikler, brokoli, taze fasulye gibi nişastalı sebzeler.

 

Ketojenik Diyetin Zararlarına Göz Atacak Olursak…

 

Ketojenik diyetle gelişen açlık tablosu sonucunda, vücut açlığa adapte olmak için metabolizma hızını yavaşlatmaya başlar. Kısacası, diyet bittiğinde elimizde kalan yavaşlamış bir metabolizma ve kaybedilen kiloların geri alınması olacaktır.

 

Büyük kısmı yağlardan oluştuğu ve lifli gıdalar azaltıldığı için kabızlık gibi birçok bağırsak problemi gelişecektir.

 

Protein alımının azlığından dolayı zamanla kas kayıpları meydana gelecektir.

 

Yağ içeriği yüksek olduğundan, kanda dolaşan serbest yağ asitlerinde artışlar olacaktır. Buna bağlı olarak ise kan lipitlerinde ve kolesterolde artışlar görülecektir. Ayrıca kalp ve damar hastalıkları için de büyük risk demektir.

 

Beynin enerji kaynağı olan glikoz yoksunluğu bir süre sonra, bilişsel fonksiyonlarda da gerilemeye sebep olacaktır.

 

Karaciğer için ağır yükler oluşturacaktır. Üstelik karaciğer hastalığı olanlarda bu durum karaciğer yetmezliğine kadar gidecektir.

 

Yapılan çalışmalarda kalp ritim bozukluklarının görüldüğü durumlar saptanmıştır. 

 

Ciddi ölçüde vitamin ve mineral kayıpları yaşanacaktır.

 

Bir Uzman Tavsiyesi Vermek Gerekirse…

 

Uygulanması zor bir diyettir ve uzun süreli uygulamalardan kaçınmak gerekir. Üstelik mutlaka doktor kontrolünde yapılmalıdır.

 

Sağlıkla kalın!

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)