Kış Aylarında Su Tüketimi
Yazar Simge Sevinçer • Diyetisyen • 21 Aralık 2017 • Yorumlar:
Havalar iyiden iyiye soğuyor günler kısalıyor hareketimiz azalıyor artık kış aylarının içindeyiz. Mevsimlerle beraber beslenmemiz de değişiyor. Yaz aylarında daha çok su tüketip daha hafif beslenirken kış aylarında daha az su tüketip daha ağır yemeklere dönüyoruz. Bunun temel sebebi hava sıcaklıklarının psikolojimiz üzerindeki etikisidir.
Susama hissi vücut suyunun %1 azalmasıyla oluşur. %10 luk azalmada ise hayati riskler başlar. Bu sebeple su içmek için susamayı beklememiz gerekir. Yaşamamız için vazgeçilmez olan suyu günlük 2- 2,5 lt tüketmemiz gerekir. (kişinin sıvı ihtiyacı cinsiyetine yaşına sağlık durumuna ağırlığına göre değişmektedir)
Havalar soğudukça sıcak içecek tüketimi artmaya başlar. Böylelikle yazın su içtiğimiz zamanların yerini kahve ve çay gibi sıcak besinler alır. Fakat kahve ve çay suyun yerini asla tutamaz. Aksine diüretik (idrar söktürücü) etkisinden dolayı vücudumuzdan su kaybetmemize sebep olur. Ayrıca sıcak içeceklere katılan şeker ve çeşitli şuruplarla kalori tüketimimiz de sisice artırmaya başlar. Bu bilince ulaşarak kahve tüketimimizi günde 2 fincan, çay tüketimimizi de günde 3 bardak şekersiz olarak sınırlayıp su tüketmeye özen göstererek hem fazla kafein almaktan hem de zararlı kalori alımından kurtulabiliriz.
Düzenli su tüketimi dışında besinlerle alınan sıvı da gün içerisindeki ihtiyacımızı destekleyici nitelikte olur. Peki günlük su tüketimimizi destekleyici besinler nelerdir?
-
Meyve ve sebzeler;
Meyveler içerisinde çeşitli oranlarda su bulundurmaktadır. Günlük vitamin ve minarel ihtiyacımızı karşılayan sebze ve meyveler aynı zamanda içerisinde bulunan su ve posa ile de vücut dengemizi korumamıza bağırsak hareketlerimizi dengelememize yardımcı olur.
-
Çorbalar;
Özellikle kış aylarında çoğumuzun tercih ettiği çorbalar sıvı tüketimimizi destekleyerek hem tokluk hissimize hem vücut sıcaklığımızı dengelememize hem de sıvı tüketimimizi desteklememize yardımcı olur. Ayrıca çorbalar soğuk algınlığına karşı korunmamıza ve immün sistemimizi (bağışıklık) güçlendirmemize de destek olur. Fakat bu noktada önemli olan çorba seçimlerimizdir. Dışarıda tükettiğimiz çorbaların çoğunda un veya fazla yağ bulunur. Marketlerde bulunan hazır çorbalarda ise MSG adı verilen beyin doyma noktanıza zarar veren ve obeziteye sebep olan maddeler bulunur. Bu sebeple tükettiğimiz çorbanın içeriğine dikkat edersek hem kilo kontrolünde hem de sağlıklı beslenmede gerekli faydayı sağlayabiliriz. Sebze çorbaları içeriklerine göre değişmekle birlikte vücutta bulunan ödemi atmamıza da yardımcı olur. Yani doğru ellerde çorba bir sihir yanlış ellerde ise kabus olabilir.
-
Bitki Çayları;
Toplumumuzda çok yaygın olan siyah çay daha önce de belirttiğimiz gibi yoğun diüretik etkiye sahiptir. Az su tüketmek ve fazlaca çay tüketmek böbreklerimizi yorar ve vücudumuzu susuz bırakır. Siyah çay tüketiminizi azaltmak için bitki çaylarına başvurabilirsiniz. Her bitki çayınını kendine özel etkileri bulunmaktadır. Özellikle ıhlamur, rezene, papatya, melisa gibi çaylar fizyolojik ve psikolojik olarak rahatlamanızı, gaz probleminizden kurtulmanızı ve soğuk algınlığından korunmanızı sağlar. Ayrıca herhangi bir diüretik etkiye sahip olmadığı için su kaybına da sebep olmaz.
Peki su tüketimimizi arttırmak için neler yapmalıyız?
-
Her sabah uyandığınızda ve her akşam yatmadan önce su tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
-
Öğün saatleri dışında acıktığınızda bir bardak su tüketin. Çünkü beyinde susuzluk hissi açlık hissiyle karıştırılabilir.
-
Günlük hedefler belirleyin bunun için telefonunuza indireceğiniz çeşitli uygulamalardan yararlanabilirsiniz.
-
Suyunuzu tatlandırın. Suyun içerisine ekleyeceğiniz meyve dilimleri, kabuk tarçın, limon dilimleri ile hem kilo kontrolü sağlayabilir hem de su içmekten daha çok keyif alabilirsiniz.
-
Suyu gözünüzün önünden ayırmayın. Çantanızda, masanızda, başucunuzda su bulundurun. Ulaşmak kolay olunca tüketiminiz de artacaktır.