Kıskançlığa Sanatsal Yorum
Yazar Gülşah Meral Özgür • Psikiyatrist • 7 Mayıs 2019 • Yorumlar:
Yukarıdaki tabloda Munch, “Adem ile Havva” temasını, şair arkadaşı Stainislaw Przybyszewski’nin sakalını ön plana çıkardığı portesiyle birleştirmektedir. Przybyszewski’nin kıskançlığı; Munch’un, şairle evlendiği yıl olan 1893’te portresini yaptığı (ikinci resimde görebilirsiniz), şairin karısı Dagny Juell ile olan muhtemelen flörtöz ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.
Tabloda tasvir edilen aynı kahramanların özelliklerinin ortaya koyulduğu bu üçgen durum; farklı şekilde tanımlanabilen özellikleriyle “passion 1913” tablosunda ve birkaç farklı versiyonda kendini göstermektedir. Böylelikle; tutku, kıskançlık, günahkârlığın İncil alegorisi ve otobiyografik bir olay Munch’ın çalışmasında birleşiyor, farklı zamanlarda yaptığı resim ve baskılarda tekrarlanıyor.
Burada Munch, sadece Przybyszewski’ye tanınabilir özellikler sunarak durumun anonimliğini koruyor. Havva ise “Woman in three stages” tablosundaki ana karakterde uygulandığı gibi yarı çıplak ve ‘fantastik elma’yı seçerken resmedilmiştir. Przybyszewski’nin renksiz görüntüsü, Havva’nın yüzünün ve akıcı giysisinin duyusal kızarıklığıyla etkili bir kontrast oluşturuyor. Bu kırmızılık; günahkar elmanın ve saksı bitkisinin cennet kapısının da kırmızılığı aynı zamanda. Adem, modern elbiseli resmediliyor; Kutsal Kitaptaki çıplaklıktan sapma, elbette, eski temayı çağdaş bir bağlamda yeniden ifade etmeye hizmet ediyor.
Tabloda da anlatıldığı üzere; kıskançlık dizginlenmesi zor bir duygudur. Birçok insanın yaşamını etkileyen rahatsız edici duygulardan birisidir. Çoğu insan kendisiyle ilgili “ben neden bu kadar kıskancım?” ya da partneri ile ilgili “eşim neden bu kadar kıskanç?” ve “erkekler / kadınlar neden bu kadar kıskanç?” sorularını kendi kendine sorar.
Kıskançlık genelde iki farklı biçimde yaşanır. İlki başkasında olan maddi ya da manevi değeri/önemi olan bir şeyin neden kendisinde olmadığını acılı biçimde sorgulamayı ve bu süreçte yaşanan duyguyu ifade eder. İkincisi ise kendisinde olan maddi ve/veya manevi değeri/önemi olan bir şeyi kaybedeceği ve ondan mahrum kalacağı ile ilgili bir duygudur.
Özenmek, imrenmek ve haset etmek ile benzerlikleri olmakla birlikte niteliksel olarak çok farklıdır. Özenmek ve imrenmek ‘onda da olsun, bende de olsun’, kıskanmada ‘bende de olsun fakat mümkünse onda olmasın’, haset etmek ise ‘onda olmasın, ben de olsun’ ya da ‘onda da olmasın’ anlayışı vardır. Özenme ve haset etme yalnız bir başkasında olan ile ilgili iken kıskanma başkasında olan, yanında elindekini kaybetme ya da kaptırma korkusu ile de ilgili olabilmektedir.
Bir ruhsal sorun ya da hastalık belirtisi olarak kıskançlık: Bazen kıskançlık bir ruhsal sorun haline gelebilmektedir. Kıskançlık kişinin günlük yaşamını etkileyecek şekilde sıkıntı oluşturuyorsa, yersiz şüphe ve alınganlıklara yol açıyorsa, kıskandığı kişiyi kontrol etmek için aşırı çaba harcanmasına neden oluyorsa ve diğer insanların (özellikle partnerler) yaşam alanlarını kısıtlamaya vardırıyorsa yaşanananın bir ruhsal sorun olabileceği mutlaka dikkate alınmalıdır. Kıskançlığın en çok görüldüğü ruhsal sorunlar arasında paranoid kişilik ve paranoid bozukluk bulunmaktadır.