Kıskançlık
Yazar Enise Gül Çepni • 14 Aralık 2023 • Yorumlar:
Kıskançlık duygusu ebeveyn tarafından ilgiyle değerlendirilen bir durumdur. Ailede kardeşler arası ilişkilerde ve ebeveyn çocuk ilişkilerinde sorun teşkil eder. Kıskançlık yaklaşık 1.5 yaşında tanınan ve 4.5 yaşlarına kadar en yoğun şekilde görülen sevilen , arzulanan bir şeyin sevgi ve ilgisini yitirme kaygısıdır.
Kıskançlığın sebepleri
Küçük kardeşin dünyaya gelişi genellikle bir kıskançlık başlangıcıdır. Çeşitli sebepler ve şartlar büyüğün, küçük kardeşini kıskanmasına yol açar. Bir süre evin tek çocuğu olarak kalmış bulunan ilk çocukta, kıskançlık daha güçlü görülür. Çünkü kardeşi doğan çocuk yıkılmışlık, terk edilmişlik, sevgisizlik ve haksızlığa uğramışlık duygusu yaşar.
Kardeşler arasındaki farklı özellikleri kıyaslamalar kıskançlığı arttırır. Özellikle anne ve babaların çocukları birbirleriyle kıyaslamaları bu türlü duyguların kötüye gitmesine sebep olmaktadır. Mesela «Kardeşin senden küçük olduğu halde daha uslu ve akıllı. Neden kardeşin gibi değilsin?» ve benzeri kıyaslamalar kardeşler arasında kıskançlık ve düşmanca duyguların gelişmesine yol açmaktadır. Bu ve benzeri kıyaslamalarla çocuğa yetersizlik ve eksiklik duygusu aşılanacak, kendisinden üstün gördüğü kardeşlerden öç almaya kalkacaktır. Anne babalar çocuklarının her birini eşit derecede sevip saydıkları ve her çocuğun ayrı bir yeri ve değeri olduğunu samimiyetle gösterilebilirse, kardeşler arası davranışlar olumlu gelişir.
Kıskançlık sonucu neler gelişebilir?
Kıskançlık sebebiyle, çocukta emekleme, bebekçe konuşma, biberonla beslenmeye dönme, altını ıslatma, tırnak yeme, parmak emme vb. olumsuzluklar gelişebilir.
Ayrıca kıskançlık küçük kardeşe saldırganlık biçiminde ortaya çıkabilir. Kardeşini ısırma, ağızını kapatma, üzerinden örtüsünü çekme ve uyurken gürültü yapıp onu uyandırma ve benzeri davranışlarla kendini gösterir.
Bazen de kıskançlık dolayısıyla çok daha uslu ve yumuşak, sevimli bir çocuk görünümü alabilir. Kardeşini de aşırı derecede çok sever ve korur.
Rekabetin yararları
Çocuklar arasındaki rekabetin hiçbir yararı yok gibi görünse de gerçek böyle değildir. Erkek ve kız kardeşler, birbirlerinin hayatın gerçeklerinden biriyle yüzleşmesine yardım eder. Bu da onun ilginin tümüne ve bütün avantajlara sahip olmayacağıdır. Sevginin paylaşmakla azalamayacağını öğrenmek zorundadır.
Paylaşma ve uzlaşma konusunda çocuğa çok değerli tecrübeler sağlar. Eğer rekabet, yapıcı şekilde çözümlenirse, çocuklar başkalarının güçlü yanlarının kişi olarak kendi değerlerini azaltmadığını öğrenir. Rahatsızlık verici de olsa bencillikten sıyrılır, başkalarıyla geçinmek için deneyim kazanır.
Ne yapmalı?
Yeni kardeşi dünyaya gelen çocuğun kıskançlık pençesine düşme ihtimali kuvvetlidir. Çünkü o güne kadar sadece kendisinin olan ailenin dikkat ve ilgisini şimdi paylaşmak zorunda kalmıştır. Bu ortaklık ona kolayca eskisi kadar sevilmediğini, yeni doğan kardeşinin kendine tercih edildiğini düşündürür. Bunlar da kıskançlık duygularını ayaklandırır. Bunun için, onu yeni kardeşlerin doğuşuna önceden hazırlamak, abla veya abi olacağını, kendine ileride bir oyun arkadaşı geleceğini söyleyerek psikolojisini hazırlamak gerekir.
Daha sonra bebek doğduğunda büyük çocuğa, gücünün sınırları içinde kardeşinin bakımına katılması sağlanmalıdır. Bu sayede anne kardeşiyle uğraşırken, büyük çocuk kendinin ihmal edildiğini düşünmez.
Anne ve baba ona olan sevgisinin azalmadığını, onu eskisi gibi sevdiklerini, ilgilendiklerini göstermelidir.
Çocuk, anne ve baba için, kardeşlerin eşit olduğunu; biri kadar diğerini de sevdiğini görmelidir. Kardeşlere aynı hediyeyi almaktansa, her yaşın ayrı hediyesi olduğunu, büyüyünce küçüğe de aynı türden hediyeler alınmayacağını söylemek faydalıdır.
Çocuklarda mülkiyet duygusunun güçlü olduğu dikkate alınarak mecbur olmadıkça büyük kardeşin eşyalarını küçük kardeşi kullanmamalıdır.
Bebeğe bir hediye geldiğinde, büyük çocuğa da bir hediye verilmelidir.
Büyük çocuğa gösterilen ilgi ve sevgi devam etmeli, anne zamanının bir kısmını büyük çocuğa da ayırmalıdır. Baba büyük çocukla yakın ilgi ve arkadaşlık kurmalıdır. Evde olduğu zaman büyük çocukla oynamalı, beraber alışverişe çıkmalı ve ona değer vermelidir. Çocuk, anne babası tarafından sevildiğine inanırsa, kıskançlık duygusunu yener.
Kendini yetersiz ve değersiz hisseden çocuk kıskançlığa daha kolay kapılır. Halbuki özgüveni yüksek olan çocuk daha az kıskanır. Kısa parlamalar yaşayabilir ama olumlu deneyimleri ve kendine olan inancı bunların kısa sürmesini sağlar. Bu yüzden her çocukla özel ilgilerini ve yeteneklerini geliştirecek şekilde meşgul olunmalı, her birine ayrı bir birey olarak muamele edilmelidir.
Psikolog Enise Gül Çepni