Kitabı Okumadım, Filmini İzledim
Yazar Cihat Sayım • Psikolog • 4 Mart 2020 • Yorumlar:
Toplum olarak büyük bir hastalığımız var: Kitap okumuyoruz. Belki bu, son zamanlarda klişe cümlelerden biri olabilir ancak gerçekten durum tam olarak bu. Kitapların derinliklerinde, sayfaların arasındaki mahzenlerde kitapların, insana kendini tanıtan ve kendini bulmasını sağlayan doğasından mahrum kalıyoruz. Dijitale alıştık. Kumandaya basıp bir film açmak, gözümüzü ekrana dikip hipnoz olmak kolayımıza geliyor. Yatağımıza uzanmışken laptopu alıp dizilerden dizilere geçmek epey rahatlatıcı. Ya da telefondan pubg oyununu açıp sabahlara kadar tüm hayat enerjimizi, tüm zevkimizi telefon tuşlarına bırakıp keyifli vakit geçirmek de.. (Tabii ki bize birçok şey katan, zevk aldığımız bircok dizi, film ve oyun var. Ancak aradaki dengeyi kurmak önemli. Kitapların kattıklarını gözardı etmeden.)
Kitaplar ve insan beyni arasında yapılmış bir araştırma var. Hikaye okurkenki insan beyninde oluşan aktivitelerle ilgili. Bu çalışma beynimizin benlik duygusunu nasıl oluşturduğuna dair birçok veri sağlıyor. Örneğin; kitaptaki karakterin konumu değiştiğinde ( "Evden sokağa çıktı,"), beynin mekansal yönelme ve algılamayı kontrol eden bölgelerinin aktivitesi de artıyor. Başka bir durumda örn. ( "Kalemi eline aldı,") beynin kavrama hareketlerini kontrol eden bölgelerdeki aktivite de artıyor. Bunun yanında karakterin amacındaki değişiklikler sonucu da beynin planlı ve kasıtli eylemler yapan kısmı aktive oluyor.
.
Yani tam olarak 'HAYAL ETMEKLE' beynimizi geliştiriyoruz. Kitaptaki hikaye ile çok güçlü bir etkileşim kuruyoruz ve zihnimiz karşılaştığı her durumu taklit ediyor. Sonrasında beynimiz bu yeni karşılaşılan durumlarla kendi hayatımızdaki bilgi ve deneyimi iç içe geçirip kaynaştırıyor ve zihinsel bir sentez oluşturuyor.
Sonuç olarak kitap okumak; beynimizde bilgileri ileten elektriksel bağlantıları arttırıyor ve yeni elektriksel kanallar açıyor. Dünyaya bakış açımıza yeni bir boyut kazandırıyor. Dünyaya daha kapsayıcı, daha zengin, daha duyarlı bakmamızı sağlıyor. Başkalarının içsel dünyasını daha içten anlamamızı kolaylaştırıyor. Onun gözünden görmeyi, onun kulağından duymayı, onun tattığından tatmayı hissettiriyor. Yani yüksek bir ‘EMPATİ’. İnternetin sunduğu sanal dünyadan çok daha fazlasını yapıyor.
Son olarak şunu söylemek gerekir ki; kitap okumak, evet, film ve dizi izlemekten, online oyun oynamaktan daha zor. Çünkü çok daha bilgi işlemleme gerektiriyor, beynimizi daha fazla aktivite ettirmemize gerek duyuyor. Ancak ellerimizle dokunduğumuz, parmaklarımızla hissettiğimiz kitaplar bize daha fazla canlılık, daha fazla gerceklik, daha fazla hayalgücü ve daha fazla derinlik katıyor. Sanalın belirgin tek katmanlı sunduğu hayatlara karşı, sayfa sayfa katmanlaşan ve zenginleşen bir algı katıyor bizlere..