Kıymetini Bilme Ve Hakkını Verme
Yazar Hasan Basri İzgi • Psikiyatrist • 18 Mart 2018 • Yorumlar:
Masumiyet, doğumdan ergenliğe kadar geçen sürenin temel özelliğidir. Her çocuk masumdur. Bu nedenle bir çocuk, hatasından dolayı sorumlu tutulmaz, cezai ehliyeti yoktur. Ne zaman ki yaş olarak büyüme ile birlikte farik ve mümeyyiz (fark etme ve sorumlu olma: iyiyi kötüden, eğriyi doğrudan ayırt etme, görme ve seçme yeteneği) oldu, artık çocuk sorumluluk sahibidir.
Ergenlikten-orta yaş dönemine kadar süren ömür parçasında gençliğin, biyolojik/ruhsal sağlığın ve boş zamanın kıymetini bilme ve hakkını verme konusunda dikkatli olunmalıdır. Bu dönemde insan evladı, yaşam kalitesini artırmak için bireysel uğraşılar içinde olur: eğitimini tamamlayarak diploma/meslek sahibi olmak, işe başlamak, para kazanarak geçimini sağlamak, evlenerek yuva kurmak, çocuk sahibi olarak neslini devam ettirmek, ev/araba/dükkân… alarak mal sahibi olmak. Tüm bu uğraşılar, dünya hayatının güzellikleridir. Kimisi kısa zamanda doyuma ulaşırken, kimisinin ise ömrü boyunca gözü doymak bilmez, biriktirir de biriktirir. Bu dönemin sonunda kişinin iç dünyasında bir bunaltı başlar ve yeni arayışlar içine girer.
Orta yaş dönemi, mevcut varlıkların kıymetini bilme ve hakkını verme zamanıdır. Bireysellikten sosyal bir varlık olmaya doğru gidiş başlar. Kişi varlıklarını (maddiyat, bilgi, tecrübe, güç vs) insanlarla paylaşarak topluma faydalı olmaya çalışır: dernek- vakıf işleri, siyaset, sosyal projeler, değişik alanlardaki gruplara dâhil olma… Öncelik kendi değil toplumun menfaatleridir. “Verdikçe zenginlemenin hazzı”, kişiyi iç bunaltısından uzaklaştırır. Bu iyilik hali de geçicidir.
Yaş ilerledikçe, yıllardır sümen altı edilen ölüm akla gelir. Hayatın kıymetini bilme ve hakkını verme adına mutlak gerçeğe hazırlık yapılır. Dünya hayatı geçicidir, imtihan alanıdır. Kişi yılların getirdiği tecrübe ile spiritual (manevi, dini) alana yönelir. Geçmişinde ne öğrendi ise, öğrendiklerinin doğrultusunda iç bunaltısına çare arar: kimisi “Ferrarisini satan bilge” olur, kimisi Nepal’de Budizm’in kanatları altında inzivaya çekilir, kimisi tasavvuf erbabı olur, kimisi kendi çapında cami/kilise/havra cemaati olarak yaşamını düzenler.
Kıymetini bilme ve hakkını verme meziyetini kazanmayı kimi yıllar içine yayar, kimi de kısa sürede yapar. Bazen erken kalkan yol alır. Bazen de sonradan yola düşen, yolda olanı geçer. Kimin ne olduğunu ancak Allah bilir.