Kök Hücre ve Göz Kapağı Estetiği Nedir?
Yazar Hakan Özkahya • Göz Doktoru • 29 Temmuz 2019 • Yorumlar:
KÖK HÜCRE
PRP ile Kök Hücre Tedavisi Aynı Şey Değil !
PRP de kullanılan pıhtılaşma hücreleri kıkırdak hücresine dönüşemez,karaciğer hücresine dönüşemez, kendisini bile çoğaltamaz. Pıhtılaşma hücrelerinin önemi içlerinde 500’den fazla hücre büyütücü hormon ve faktör bulundurmalarıdır. Normal şartlarda pıhtılaşma hücreleri bu hormonları dışarı salgılamazken, dokuda hasar varlığında çevreye salgılarlar ve iyileşme sürecine katkıda bulunurlar ancak başka hücrelere dönüşemezler, onların görevini yerine getiremezler.
Oysa kök hücreler hem kendisini çoğaltır, hem de farklı doku hücrelerine dönüşebilir. Kıkırdak, kalp, böbrek, karaciğer, sinir, göz,retina,beyin hücreleri gibi çok özel hücrelere dönüşebilirler. Vücutta her doku ve organı onarma, yenileme kabiliyetine sahiptir.
Tıpta Kullanılan 2 Tür Kök Hücre Bulunmaktadır...
1-Pluripotent dediğimiz kök hücreler fetüs hariç tüm doku tiplerine dönüşebilen hücrelerdir. Pratikte nadiren kullanılırlar.
2-Multipotent denilen kök hücreler pluripotent hücreler kadar olmasa da geniş doku tipine dönüşebilir. Mezenkimal kök hücreler bu sınıftadır ve tedavide kullanılan kök hücrelerdir.
Mezenkimal kök hücreler organ ve dokularda sıklıkla damar çevresinde depolanırlar. Dokuda uyku halinde bulunurlar, zedelenme varlığında uyanarak tepki verirler fakat sayıları çok azdır ve yeterli onarım sağlayamayabilirler. Ayrıca vücüdun herhangi bir yerinde doklarında depolanan kök hücreler, ihtiyaç halinde vücutta başka bölgedeki hücre tipine dönüşmez.
Örneğin, kemik iliğindeki kan kök hücreleri beyin hücresine dönüşmez. O nedenle uygun hastalıklar için laboratuvarda işlenmeleri gerekir. Bu anlamda kemik iliği ve yağ doku kaynaklı mezenkimal kök hücreler kullanılır. Minimal girişimsel dediğimiz yöntemlerle kemik iliğinden ya da cilt altı yağ dokusundan toplanırlar. Az miktarda örnek dahi yetebilir. Enfeksiyon riski minimaldir, hastanın kendine ait hücreler oldukları için hücre reddi olmaz, bu nedenle güvenli bir uygulamadır.
GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ ( Blefaroplasti )
Göz kapağı ameliyatı ya da blefaroplasti, alt ve üst göz kapaklarına uygulanan, sarkmış deri ve fazla kas dokusunun çıkarılması ,yağ yastıkçıklarının hernilerinin giderilmesi ve göz çevresi dokularının gerdirilmesine yönelik göz hastalıkları uzmanı tarafından yapılan cerrahi uygulamalardır.
Yaşın ilerlemesi ile birlikte yer çekiminin de etkisiyle, güneş ışınlarına maruz kalma, hava kirliliği, düzensiz uyku, aşırı sigara ve alkol kullanımı gibi etkenler cildin yaşlanma sürecini hızlandırmaktadır. Cilt normalde elastik bir yapıya sahiptir. Fakat yaşlandıkça elastikiyeti azalr. Yüz cildinde elastikiyet kaybı ile fazla deri ilk olarak göz kapaklarında toplanır. Yaşlanmanın ilk belirtileri göz kapaklarında ortaya çıkmaktadır. Göz kapaklarında ortaya çıkan yaşlılığa bağlı değişimler kişide yorgun, donuk ve olduğundan yaşlı bir görünüme sebebiyet verir. Alt ve üst göz kapaklarında görülen yaşlanma belirtilerinden bazıları;göz altlarında torbalanma ve renk değişimi,üst göz kapağı düşüklüğü,göz kapağı cildinde kırışıklık ve sarkma,göz kenarlarında kaz ayağı çizgileri,yorgun bir yüz ifadesi şeklinde olabilir.
Göz kapaklarında ortaya çıkan deri bollaşması üst göz kapağı düşüklüğüne neden olmaktadır. Bu düşüklük bazen görmeyi engelleyecek derecede fazla olabilmektedir. Bu durumun tedavi edilmesi şarttır. Bazen kaşlarda ve alındaki düşüklük de göz kapağı düşüklüğüne eşlik eder. Bu durumda estetik olarak daha kötü bir görünüm söz konusu olabilir.
Estetik ya da fonksiyonel nedenlerle blefaroplasti ameliyatı olmak isteyenlerde ihtiyaca göre sadece üst göz kapağı ya da alt göz kapağına göz kapağı estetiği yapılabileceği gibi her ikisi birlikte de uygulanabilir. Göz kapağı estetiği daha çok 35 yaş üstü bireyler tarafından yaptırılmaktadır. Çünkü göz kapaklarında yaşlanma belirtileri sıklıkla bu yaşlardan sonra görülmeye başlar. Fakat medikal olarak ihtiyacı olan herkesin her yaşta yaptırması mümkündür. Ameliyat göz kapaklarında devam eden yaşlanmayı durduramaz; fakat 7-8 sene kadar etkisini sürdürür. Ameliyat sonrası kişideki yorgun yüz ifadesi yerini canlı ve dingin bir görünüme bırakır.
Öncesi
Ameliyat sırasında kanama eğilimini arttırma riski nedeniyle aspirin ve antibiyotik gibi ilaçların işlemden en az 15 gün önce kullanımı bırakılmalıdır. Yara iyileşmesini geciktirdiği için sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımına da aynı şekilde 2-3 hafta önce son verilmelidir. Beklenmeyen etkilere yol açabileceği için bitkisel takviye edici ürünler de bu süreçte alınmamalıdır.
Sonrası
Göz kapağı estetiği ameliyat sonrası, göz kapaklarına görmenize etkisi olmayacak koruyucu bantlar yerleştirilmektedir. Bunun nedeni dikişlerin bütünlüğü ve dış etkenlerden korunabilmesidir. İşlem sonrası hafif morarmalar ve hafif ödemlerin meydana geleceği unutulmamalıdır.Bu durumun en hafif şekilde geçirilmesinde en önemli etkenlerden biri de soğuk kompres uygulanmasıdır. Göz kapağı ameliyatı sonrası buz tedavisi ile , ödemin ve morluğun 3-4 gün gibi kısa bir sürede geçeceği bilinmelidir.Oluşabilecek ödemi engellemek için başın yukarıda kalacağı bir pozisyonda , kafanın altına birkaç yastık koyarak uyumak önerilir. Önerilen morluk giderici kremi kullanmanız, morluklardan daha kısa bir sürede kurtulmanızı sağlar. ilk 3-4 günlük iyileşme sürecinde mümkün oldukça dışarıya çıkmaktan uzak durulmalıdır.İlk 10 gün, makyaj uygulaması yapılmamalıdır.İkinci haftadan sonra hafif makyajlar uygulanabilir.Yara yerinden hafif sızıntılar olabilir ,oluşacak hafif ağrı ağızdan alınacak ilaçlarla kontrol altına alınmakta ve sakin bir iyileşme süreci geçirilebilmektedir. İstirahat edebilmek bu sürecin altın kuralıdır.Göz kapağı ameliyatı sonrası üçüncü günden itibaren ödem ve morluklar geçer ve beşinci gün dikişler alınır. Hekim gerek görürse yeni bant uygulaması yapabilir.Göz kapağı ameliyatı olanlarda bantlar çıktıktan sonra bandın altında kalan kısımlar sarımsı bir renkte olabilir,hafif bir şişlik görülebilir.
Göz estetiği yaptırılan günden sonraki 1,5 aylık süreçte mümkün mertebe efor sarf edilecek sporlardan, güneş ışığına direkt maruz kalmaktan, solaryum, saunaya girmekten veya buhar banyosu yapmaktan kesinlikle uzak durulmalıdır.
Alt göz kapağında da olsa, üst göz kapağında da olsa kirpiklerin üstünde ve altında çok ince pembemsi bir iz görülebilmektedir. Bu izin zaman içerisinde geçeceği unutulmamalı, izin hiç geçmeyeceği korkusuna kapılınmamalıdır.