Kolon Kanseri (Kelorektal Kanser)
Yazar Hakan Sunal • Genel Cerrah • 20 Mart 2018 • Yorumlar:
Yörelere göre değişen beslenme şekillerine sahip bir ülkeyiz. Beslenme şeklimiz sindirim sistemimizi, bağırsaklarımızı etkiler mi? Nasıl etkiler?
Akdeniz beslenme tarzı diye bir beslenme türü var mesela, hayvansal gıdalardan biraz daha uzak, daha çok bitkisel ağırlıklı, özellikle zeytinyağının tüketildiği, posalı gıdaların daha yoğun tüketildiği bir beslenme şekli. Kesinlikle etkiler, sadece bize özel değil, bu dünyanın her yerinde böyledir. Hayvansal gıdaların daha çok tüketildiği, arıtılmış gıdaların daha çok tüketildiği bazı bölgelerde kolon kanseri çok daha fazla görülmektedir.
Kolon kanserini sanayileşme ile beraber, beslenme alışkanlıklarının hazır gıda, fastfood olması ile beraber daha sık görmeye başladık. Hatta yemek yeme şeklimiz bile değişti bu da çok etkili. Artık neredeyse günlük hayatın koşturmasına uygun şekilde hızlıca çiğnemeden yutuyoruz. Bu durumda da posadan, posalı gıdalardan uzaklaşmış oluyoruz. İşte konunun özeti bu, daha fazla posalı gıda tüketilen yerlerde kolon kanseri görülme oranı çok daha az. Ne kadar çok rafine gıdalar, hızlı tüketilen gıdalar daha fazla tüketiliyorsa o bölgelerde kolon kanseri daha fazla görülüyor.
Kanser nedir?
Bu kanser bizim mememizde de olsa, yumurtalığımızda da olsa, bağırsağımızda da olsa, midemizde de olsa aynı şekilde seyrediyor.
Kanser latince bir kelime. Anlamı yengeç demek. Niye yengeç demek, ben bunu biraz araştırdım. Yengeç’in birkaç özelliğine bakın mesela önce kıskaçları ile yakalıyor, ardından kemirerek o yakaladığını öldürüyor, bakın kanserde de aynı şekilde oluyor. İnsan vücuduna önce hücre giriyor ardından kemire kemire öldürüyor, bu nedenle bana mantıklı geldi. İkinci mantıklı gelen sebep ise yengecin yürürken yan yan yürüdüğünü biliriz, kanser hücreleri de aynı şekilde yanlara doğru ilerleyerek vücudu harap ettiği bilinir.
Bir de şöyle anlatalım, bütün vücudumuzda normal hücreler var, bu normal hücreler doğuyorlar, ürüyorlar ve büyüyorlar, sonra ömrünü tamamlayınca ölüyorlar. Kanserde ise hücreler doğuyor, büyüyor, ürüyor ama ölmüyor. Gittikçe ürüyor ve etrafa yayılmaya başlıyor.
Normal ritminde ömrü dolunca ölmesi gereken hücreler ölmeyip, aksine daha çok üredikçe ve hatta hücrelerin genlerinde de bir takım değişiklikler olunca işte o zaman kanser hastalığı ortaya çıkıyor.
Sindirim sistemi nasıldır?
Sindirim sistemi dişlerden başlıyor, sonra yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüs ile bitiyor. İnce bağırsaklar yaklaşık 7-75m bir organ, kalın bağırsak ise 1,5 - 2 m organdan bahsediyoruz. Tabi ölçü bağırsakları uzun bir şekilde ölçtüğümüzde bu ölçüde oysa karnımızın içinde kıvrılarak ve bazı yerlerden geçerek ve kas yapıları gereği kendi içinde kasılarak o kadar büyük olmasına rağmen vücudumuzda yer alabiliyor.
Bağırsak kanseri en çok hangi bölgelerde görülüyor?
Bağırsaklarımızın başlangıcı sağ taraftan, kör bağırsak denilen, apendiksin yer aldığı sağ taraftan başlıyor, yukarıya doğru hareket ediyor, karaciğerin altından dönüyor ve yatay kalın bağırsak dalağın olduğu yerden aşağı doğru kıvrılıyor ve anüs dediğimiz yerden boşalıyor.
Bağırsakların her bir bölgesinde kanser görülebilir, ancak tabiki bazı bölgelerde daha sık görülme olasılığı oluyor. Yaklaşık 1,5 m’lik bir organ olan kalın bağırsağımızda kanserlerin %75’i sol tarafta, %25’i ise sağ tarafında, bir de senkron tümörler dediğimiz tümörler var. Bunlar da hem sağ hem de sol tarafta görülebilir, %5 oranında. Ama sol tarafta %70 oranında görülmesinin yanı sıra bu %70’in de %70’i kadarı yaklaşık son 40cm’lik kısmında görülebiliyor. En fazla görüldüğü oran ve yer olarak baktığımızda da rektosigmoit dediğimiz kısım.
Neden bu kısımda daha çok görülüyor?
Şimdi yediğimiz gıdalar bir süre sonra vücudumuzda öğütülmeye başlıyor, bir bulamaç halinde daha çok sıvı yapıda kalın bağırsağın ilk kısımlarında bir dışkı oluşuyor. Kalın bağırsakta o dışkı yavaş yavaş ilerledikçe, dışkıda bulunan minareller vs emiliyor, doğal olarak sonuna doğru geldiğinde daha katı hale gelmiş oluyor, bu da bağırsak duvarı ile teması daha fazla ve uzun süre oluyor. Bu nedenle bu bölgede görülme olasılığı daha yüksek oluyor.
Kolon kanserinin belirtileri nelerdir?
Bir kişinin sağ tarafında kanser olduysa maalesef biraz geç fark ediyoruz. Çünkü o alan daha geniş olduğu için tıkanma belirtileri vs daha geç oluyor. Dışkı sertleştiği zaman, sol tarafta darlık daha fazla ise kabızlık ortaya çıkıyor. Sağ tarafta kanser varsa halsizlik, yorgunluk, bitkinlik gibi belirtiler gösteriyor. Sağ tarafta ikinci belirti ise kan değerlerinde anormal değişim görülebiliyor.
Sol tarafta kanser varsa, kabızlık şikayeti olabiliyor, anüse ne kadar yakınsa kanser o zaman farklı renkte kanamalar görülebiliyor ya da tuvaletini yaptığı halde hala tuvaleti varmış gibi bir hisle tuvaletten kalkar.
Karın ağrısı, gaz şikayeti gibi aslında basit görülen durumlarda da belirti veriyor olabilir, bunları çok önemsemeden durmamak lazım, şikayetin uzun sürmesi durumunda mutlaka bir doktor kontrolünden geçmeli ve gerekli tetkikler yapılarak durum değerlendirilmeli.
Erken yaşta da kanser görülüyor? Yaş oranı nasıl bu kadar düştü?
Hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, yaş bunların hepsi birer risk faktörüdür. Yaş olarak baktığımızda 50’li yaşlarda çok daha fazla görülüyor. İstatistiklere göre kolon kanseri için ortalama yaş 63 olarak belirlenmiş durumda. Ancak bu durum 50’li yaş itibari ile bu ihtimal artıyor. Risk faktörlerini ve genetik faktörleri de düşününce bazen bu yaş oranı 25-30 yaşa kadar düşebiliyor. Genetik faktörler söz konusu, genetik hastalıkları olanlarda daha fazla görülebiliyor, bazı bağırsak hastalıkları olanlarda daha çok görülebiliyor, bağırsaklarında polip olan kişilerde daha fazla görülebiliyor, yine bazı genetik polip hastalıkları var bunlarda daha fazla görülüyor. Anne, baba, kardeş gibi 1.derece yakınlarda kolon kanseri varsa bu kişilerde daha fazla görülüyor.
Kolon kanseri teşhisi için ne gibi tetkikler yapılıyor?
Önce hastadan tüm detayları ile hikayesi dinlenir. Önce hemen gaitada gizli kan tahlili isteriz. Bu tarz testlerin sonuçları pozitif çıkarsa ya da diğer belirtiler çok baskın ise o durumda hastalarda endoskopik incelemeler devreye girer. Yani kalın bağırsakta herhangi bir kötü durum olduğundan tamamen şüpheleniyorsak kolonoskopi dediğimiz işlemi gerçekleştiririz.
Bağırsaklar için yapılan kolonoskopi işleminde tümöral bir gelişme görürsek bunun öncelikle kötü huylu mu, iyi huylu mu olup olmadığına bakarız. İyi huylu ise polip, kötü huylu ise kanser deriz. Polipler çok sık görülebilir. Kolonoskopi esnasında görülen poliplerin mutlaka alınması gerekir, iyi huylu olsa bile çünkü daha ileride kansere dönüşme ihtimali her zaman vardır. Üstelik erken teşhis içinde büyük bir adım.
Eğer tetkiklerin sonucu olumsuz ise, kolon kanseri çıktı ise hastada bu kez hemen diğer yandaş tetkikleri de yaparak ne kadar ve nerelere yayıldığına bakıyoruz. Çünkü cerrahi olarak devreye girip, 1. Evre bir kanserde o tümörü alarak ve o bölgedeki lenf bezlerini temizleyerek hastayı kurtarabiliriz.
Kanserin evreleri…
-
Evrede tümör bağırsak duvarının iç kısmında
-
Evrede bağırsak duvarının dışına doğru çıkmış oluyor
-
Evrede lenf bezlerine doğru yayılmış oluyor
-
Evrede artık uzak metastazlardan yani diğer organlara yayılması durumu olur.
Bazen kanserin son evresinde olan hastaya önce kemoterapi tedavisi daha uygun olabiliyor, ilk başlarda ameliyat etmek uygun olmayabiliyor.
Kanserde sanayileşmenin etkisi nedir?
Dünyanın her yerinde sosyo ekonomik olarak ilerlemiş, sanayinin görüldüğü bölgelerde her zaman kanser daha fazla görülür. Her türlü kanser görülebiliyor. Çünkü sanayileşme ile beraber beslenme alışkanlıklarımız değişiyor, fastfood beslenmeler devreye giriyor, daha çok rafine ürünler tüketmeye başlıyoruz, sanayinin etrafa yaydığı kirliliklerde söz konusu, bunlarla yakın temas eden kişilerde görülme oranı daha yüksek.