Korku Arasında Kalmak: Bilinmezliğin İçindeki Çocukluk
Yazar Özlem Yırıkoğulları • 9 Şubat 2024 • Yorumlar:
Cennet ve cehennem arasında kalmak, bir nevi arafta sürüklenmek olarak tanımlanır. Peki ya korku ve korku arasında kalmak? Belki de bu duruma özel bir isim bulunmamıştır, ancak korku kültürüyle yoğrulmuş bir çocuğun deneyimi, içsel bir araf olarak adlandırılabilir.
Korku, yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak, korku kültürü içinde büyüyen çocuklar, bu kavramla baş etmekte zorluklarla karşılaşabilirler. Gerçek ve hayal arasında gidip gelirken, kendi iç dünyalarında bir araf bulundururlar. Korkunun, ölümün ve yaşamın karmaşık yolunda adeta sıratta kalan bu çocuklar, gerçeklikle yüzleşme ve anlamlandırma sürecinde belirgin zorluklar yaşayabilirler.
Korku, hayatın olağan bir parçası olmasına rağmen, kültürler arası farklar ve bireysel deneyimler, çocukların bu kavramları nasıl algılayacaklarına şekil verir. Örneğin, korku temelli masallar, filmler veya geleneklerle büyüyen çocuklar, bu deneyimleri daha yoğun bir şekilde hissedebilirler. Bu durum, korkunun sadece bir duygu olmaktan çıkıp, bir yaşam tarzına ve dünya görüşüne dönüşmesine neden olabilir.
Çocukluk, yaşamın en masum ve etkileyici dönemlerinden biridir. Ancak, çocukluk yıllarımızda deneyimlediğimiz korkular, büyüdüğümüzdeki ilişkilerimize derin bir iz bırakabilir. Korku, belirsizlikle iç içe geçmiş çocukluk anıları, yetişkinlikteki bağlantılarımızı şekillendirir ve kendi içinde bir bilinmezlik barındırır.
Çocukluk korkuları genellikle güven, bağlanma ve kendine güven konularını içerir. Ebeveynler arasındaki çatışmalar, ayrılık endişeleri veya travmatik deneyimler ya da korku ile oluşturulmuş bir Allah inancı çocuğun içsel dünyasında korku tohumları olarak ekilir. Bu korkular, büyüdükçe, arkadaşlık bağlarında, iş ilişkilerinde ve romantik ilişkilerinde karşımıza çıkabilir.
Yetişkinlikte korku arasında kalmak, duygusal bağlanma zorluklarına neden olabilir. Güven duygusunun zedelendiği bir çocukluk, ilişkilerde duvarlar örülmesine yol açabilir. İlişkilerdeki belirsizlik, çocukluktan gelen korkuların bir yansıması olabilir. Kendi değersizlik duyguları ve sevgiye layık olamama hissi, yetişkinlikte ilişkilerde sorunlar yaratabilir. Korku arasında kalan bireylerin yetişkinlikteki ilişkilerinde yaşadığı zorluklar, iletişim ve duygusal ifade becerilerini de etkileyebilir. Çocukluk dönemlerinde öğrendikleri korkuyla baş etme mekanizmalarını, romantik ilişkilerinde de kullanma eğiliminde olabilirler. Korku kültürü, genellikle duyguları ifade etmekte zorlanmayı öğreten bir ortam yaratır. Bu da yetişkinlikteki ilişkilerde anlayışı zorlaştırabilir ve partnerler arasında sağlıklı iletişimi engelleyebilir.
Korku arasında kalmış bir yetişkin, ilişkilerindeki zorlukları fark ederek, bu konuda bilinçli bir çaba gösterebilir. Psikiyatrik terapötik destek ve aile danışmanlığı ile sağlıklı iletişim becerilerini geliştirme ve kendi korkularını anlama konularında yardımcı olabilir. Korku kültürüyle büyüyen bireyin kendi içsel arafını keşfetme ve sağlıklı bir ilişki dinamiği oluşturma şansı tanır. Korku arasında kalmış birinin yetişkinlikteki ilişkileri, zorluklarla dolu olsa da, bu zorlukların üstesinden gelme potansiyeli her zaman mevcuttur.
Bu içsel yolculuk, bazen şairin ifadesiyle dile getirilen bir çarmıhın izlerini taşıyabilir. 'Bilmiyordum gövdemin içinde bir çarmıh olduğunu, kendimi içimdeki darağacına almışım; gün doğmuyordu. Yetişkinlerden uzakta olmak gibi bir şeydi özgürlük, itibarlı olmak gibi bir şey... Borçlarını ödemiş olmak gibi. Fakat avuçlarımdaki mıh... Neden tutturmuş beni iç-deriye.'
İçsel bir arafın ortasında sıkışıp kalmak, sanki yaşamın zorlu bir labirentinde kaybolmak gibi bir duygu yaratır. Günün sonunda, çiftler, bu labirentteki yolculuklarında çarmıhın izdüşümü olan kelimelerle yüzleşirler. İçsel karanlıkla barışmak, her kelimenin bir çiviyi daha içeriden çıkarmasına izin vermekle eşdeğerdir. Aile danışmanlığı, bu yolculukta bir rehber olarak çiftlere destek sunar ve içsel zorlukların gölgesindeki varoluşlarını birlikte anlamalarına yardımcı olur. Bu yolculuk, içsel zorlukların aydınlığa dönüştüğü bir keşif serüvenine dönüşebilir.
Aile Danışmanı
Özlem Yırıkoğulları