Kübital Tünel Sendromu (Dirsekte Sinir Sıkışması)
Yazar Mehmet Serdar Balkan • 2 Ocak 2019 • Yorumlar:
Dirsekte sinir sıkışması olarak tanımlanan kübital tünel sendromu, dirsek seviyesinde ulnar sinirin sıkışmasına bağlı olarak serçe ve yüzük parmağında uyuşukluk ile birlikte güç kaybına neden olur. Ulnar sinir, dirseğin arka ve iç kısmında yer alan ve medial epikondil adlı yapının komşuluğunda seyreder. Bu seviyede meydana gelen herhangi bir sıkışma sonucunda el doğrudan etkilenir.
Kemiğin yanında duran ve dış basıya açık olan ulnar sinirinde meydana gelen herhangi bir basınç sinirin işleyişini bozacak dereceye gelirse; dirsek, ön kol, el bileği ve parmaklarda uyuşukluk meydana gelir. Uyuşukluk hissine ağrı ve karıncalanma da eşlik eder.
Dirseğin bükülmesi durumunda ulnar sinir gerilir ve aslında kemik bir çıkıntı olan medial epikondile doğru itilerek sıkışır. Dirseğini kıvırarak eli başının altında uyuyanlarda ve masada otururken sürekli dirseğine dayananlarda kubital tünel sendromuna sık rastlanılır. Sürekli oluşan travma sonucunda sinirin etrafını saran bağ kılıfı kalınlaşır ve sinir liflerinin ileti kalitesinin bozulması durumunda kubital sendromunun belirtileri ortaya çıkar.
Kübital tünel sendromu, ulnar sinirin üzerinde meydana gelen herhangi bir basınç nedeniyle oluşmaktadır. Kemiğin hemen yanında yer alan ulnar sinirin üzerinde çok az bir koruyucu örtü bulunmaktadır. Bu nedenle bu bölgeye uygulanan basınç doğrudan siniri etkiler. Ofiste/çalışma masasında otururken sürekli dirseğe dayanılması durumunda sinir üzerinde bir baskı meydana gelir. Bu baskı nedeniyle ağrı oluşabilir.
Travmanın veya baskının devamlı uygulanması durumunda ağrı ile birlikte uyuşukluk hissi oluşabilir ve kalıcı hale gelebilir. Dirseğin uzun süre bükülü tutulması durumunda sinir üzerindeki basıncın artmasıyla birlikte bağ dokusu kalınlaşır.
Daha önceden geçirilmiş dirsek kırığına bağlı kemik yapıdaki bozulma, ulnar siniri dirsek çevresinde sıkıştıran şişlik, kist veya kireçlenme gibi durumlar, kübital tünel sendromunun oluşumunda önemli rol alabilir. Bu tip sağlık sorunlarına sahip olan kişilerin dirseklerini uzun süre kıvırmamaları önerilir. Kübital tünel sendromuna yatkınlık gösteren kişilerin uzun süre telefonda konuşma, klavyeyi yakın tutarak çalışma, uzun süre gitar veya benzeri müzik aletlerini kullanma ve geceleri dirseğini kıvırarak uyuma gibi alışkanlıklardan kaçınmaları önerilmektedir.
Kübital tünel sendromunda görülen temel belirti elin serçe ve yüzük parmağında meydana gelen uyuşukluk ile birlikte seyreden ağrıdır. Kübital tünel sendromunda görülen bu ağrı ve uyuşukluk genellikle dirseğin iç tarafına kadar uzanır. Ağrı ve uyuşukluğun görüldüğü süreçte dirseğin kıvrık tutulması, ağrının daha da şiddetlenmesine neden olur.
Kübital tünel sendromu, zaman içinde hastanın elinde güç ve beceri kaybına neden olur. Bu yüzden ilerleyen zamanlarda hasta yerden bir cisim dahi almakta ve anahtar ile kapıyı açmakta zorlanmaya başlar. Bu aşamada elin ince kasları incelmeye başlar. Bu incelme iki elin yan yana gelmesiyle rahatça fark edilir. İleri derece olgularda hastanın 4. ve 5. parmakları tamamen kıvrık hale gelir ve açmakta zorlanır.
Kübital tünel sendromu tanısında öncelikle fiziksel muayene uygulanır. Duyu ve kas gücü muayenesi ile hastalığın derecesi belirlenir. Kübital tünel sendromu teşhisinde bazı fizik muayene testleri uygulanır. Bu testlerden birincisinde kübital tünel seviyesinde sinire parmak ucu ile ince darbeler vurulur. Eğer bu darbeler sırasında serçe parmağa doğru elektriklenme söz konusu ise sonuç pozitiftir.
Bir diğer test olan fleksiyon testinde ise dirsek sonuna kadar kıvrılır ve el bileği geriye doğru kaldırılır. Hasta belli bir süre bu pozisyonda bekletilir ve 3 dakika sonunda uyuşukluk hissediliyorsa kübital tünel sendromu tanısı açısından anlamlıdır.
Fizik muayenelerin yanı sıra nörologlar tarafından yapılan EMG testi büyük önem taşımaktadır. EMG testi ile sinir sıkışmasının olduğu alan tespit edilebilir. EMG, girişimsel/cerrahi müdahaleler açısından cerrahlar için oldukça yol göstericidir.
Sinir hasarının az olduğu durumlarda cerrahi dışı yöntemlerle tedavi uygulanır. Tedavi sürecinde hastanın dirseğini sert zemine dayamaktan kaçınması oldukça önemlidir. Bu nedenle hasta dirsekten destek alma alışkanlığını en aza indirmelidir. Bu süreçte hastanın gece uyurken atel kullanması dirseğini düz tutması açısından faydalı olacaktır.
Belirtilerin çok şiddetli olması durumunda cerrahi olarak müdahale edilir. Uygulanan cerrahi prosedürler farklılık gösterebilse de genellikle ameliyatta ulnar sinir dirseğin ön kısmına alınır (ulnar sinir transpozisyonu) ve böylece gerginlik ve basıncın en aza inmesi sağlanır. Daha az uygulanan yöntem ise sinirin etrafındaki kemik çıkıntının düzeltilerek sinirin rahatlatılması prensibine dayanır.
Uygulanan cerrahi müdahale sonrasında hastanın hareketlerini kısıtlaması önerilirken elde birkaç ay boyunca uyuşukluk ve karıncalanma devam edebilir. Ameliyat sonrasında el terapisinin de faydası olabilir. Ancak çok ağır ya da gecikilmiş vakalarda, uygulanan cerrahi müdahaleye rağmen düzelme olmayabilir.