KULAK AKUPUNKTURU’NDA YAPILAN YANLIŞLAR!…
Yazar Hakan Ertok • Akupunktur Uzmanı • 11 Temmuz 2017 • Yorumlar:
Ülkemizde, akupunktur bilimdalının klinik uygulamalarında sıklıkla; kulak ve vücud akupunkturu uygulanmaktadır.Özellikle de kulak akupunkturu uygulamalarında, yaygın olarak; kulak akupunktur noktalarının elektronörolojik ölçümleri yapılmadan ve noktaların patolojik sinyal verip vermediğine bakılmadan gelişi güzel iğneleme yapılmakta,hatta iğnelemenin ötesinde, artık bilimsel geçerliliği kalmayan “Kalıcı İğne” (halk arasında küpe de denilmektedir) iğneler batırılıp bantlanmaktadır. Daha da önemlisi, akupunktur bilimdalının klinik uygulamasında hiçbir zaman yer almamış olan “Tohum” adı verilen garip şeyler kulak kepçesine yapıştırılmaktadır.
Kulak kepçesi, vücudumuzun tamamını bünyesinde barındıran komuta-kontrol sistemiyle donatılmıştır.Kulak kepçesinin anatomik yapısına dışarıdan baktığımız zaman, anne karnında ters duran bir cenine benzediğini görürüz. Anne karnında ceninin doku ve organ sistemleri oluşurken, beraberinde her iki taraflı kulak kepçesi de oluşmaya başlar.Böylece hangi organ yada doku sistemi oluşuyorsa, bunların hayat boyu sürekli haberleşeceği kulak kepçesi bölümü de oluşmaktadır.Yani daha anne karnındayken tüm organlar ile kulak kepçesi arasında bir telekomünikasyon sistemi kurulmakta ve hayat boyu işlevini sürdürmektedir. Kulak kepçesi çok dinamik bir organ olup; hangi organ yada sistemde bir hastalık oluşmuşsa, o organın-sistemin haberleştiği kulak kepçesi bölümünün elektriksel potansiyeli değişir (yani akupunktur noktası pozitif hale geçer,nokta patolojik olarak tesbit edilmiş olur).
Dolayısıyle,kulak kepçesindeki akupunktur noktalarının elektriksel yüklerini ölçmeden (yani patolojik hale gelip gelmediklerini tesbit etmeden), kulağa gelişi güzel iğne batırılması kesinlikle doğru değildir.Kulağa gelişi güzel iğneleme yapmak, gereksiz yere organları uyarmak yada baskılamak demektir.Yapılan çalışmalarda, kalıcı iğne batırmanın, klinik olarak hiçbir getirisinin olmadığı; tam tersine reseptörleri parçaladığı için, o bölgenin anatomo-histolojik yapısını darmadağın ettiği tesbit edilmiştir.Bu nedenle, biz kliniğimizde yıllardır kalıcı iğne kullanmamaktayız.(Tohum olayını bir daha açıklamama gerek yok; çünkü bundan daha saçma ve bilimdışı bir hurafe olamaz!!!!)
Bir diğer sıklıkla yapılan yanlış da; akupunktur tedavisinin haftada bir yapılıyor olmasıdır.Vücudumuz yaklaşık 100 trilyon hücreden oluşan bir organizmadır.Bu 100 trilyonluk muazzam sistem, yine çok muazzam olan bir farmakolojik ortamda (iç ilaç sistemi) işlev görür.Akupunktur uyarısı da, iğnelemenin yapılmasıyla hücresel düzeyde başlatıldığı içindir ki; en az haftada 2 kez uyarı verilmesi gerekir.Haftada bir yapılan uygulamada vücud, patinaj yapan araba konumuna düşer.Yani, vücuda verilen akupunktur uyarısının etkisi en fazla 3-4 gün sürdüğünden ikinci uyarının hemen akabinde mutlaka verilmesi gerekir ve bu şekilde tekrarlanan seanslarla,vücudun mevcut hastalığı tedavi etmesi sağlanmış olur.Eğer, böyle yapılmazsa; verdiğiniz uyarının devamı 3-4 gün sonra gelmeyeceği için vücudun farmakolojisi patinaj yapacaktır.İlk uyarının hükmü kalmayacak ve tekrar tekrar başa dönülecektir.
Kulak akupunkturu gördüğünüz gibi öyle çok kolay sıradan uygulanacak ve batır bantlı kalıcı iğneyi gönder hastayı şeklinde bir tavrı kaldırmayacak kadar bilimsel ve ciddi bir uygulamadır.