Kuşaklar ve Bilmemiz Gerekenler
Yazar Tolga Nasuh Aran • Psikolog • 19 Kasım 2018 • Yorumlar:
Kuşak ya da kuşak kavramı, hem sosyal hem de beşeri bilimlerin ilgi alanına giren disiplinler arası bir kavramdır. Bu çerçevede, kuşak kavramı için yapılan çeşitli tanımları da her bilim dalı kendi alanları ile ilgili sınırlarına bağlı kılmıştır (Özer, Eriş, Özmen, 2013, s. 124). Konu insanın hayat boyu gelişim süreci ekseninde ele alındığında, yaş kuşakları tanımlarını biyolojik temelli ve sosyal temelli tanımlar olmak üzere iki gruba indirgemek mümkündür. Konu biyolojik açıdan ele alındığında, yaş kuşakları kavramı “ebeveynlerin ve çocuklarının doğumları arasında geçen ortalama yıl aralığı” olarak tanımlanmaktadır (Keleş, 2011, s. 130). Bu açıdan her 20-25 yılda bir yeni kuşağın dünyaya geldiği varsayılmaktadır. Bahsi geçen yaklaşım geçmişte sosyal araştırmalara da fazlasıyla katkıda bulunmuş ancak, değişen çevresel ve toplumsal koşullar, sosyal araştırmacıları kuşak kavramını tekrar düşünmeye yitmiştir. Çünkü günümüzde kişilerin ekonomik hayata katılması, evlenme, çocuk sahibi olma gibi yeni gelecek kuşağın habercisi olan gelişmeleri daha uzun sürelere yayması, buna karşın bilgi ve iletişim teknolojilerinde takibi zor bir hızla yaşanan gelişmeler, paralel olarak çevresel faktörlerin de sürekli değişimi ve tüm bu gelişmelerin kişilerin hayat tarzlarını, vizyonlarını, alışkanlıklarını doğrudan etkilemesi kuşak kavramının biyolojik temelli varsayımlarını da sarsmıştır (Özer vd., 2013, s. 124; Keleş, 2011, s. 130). Mannheim (1952), kuşak kavramının sosyolojik bir temelde değerlendirilmesi gerektiğinin üzerinde durmuştur. Yapılan sosyolojik tanımlar incelendiğinde yaş kuşaklarını “yakın tarih aralığında doğmuş, yetişme sürecinde aynı sosyal, politik, ekonomik, teknolojik gelişmelerden etkilenmiş, bu gelişmeler ışığında benzer sorumluluklar yüklenmiş, yüklendikleri sorumlulukların bir sonucu olarak ortak inanç, davranış, beklenti ve değerler geliştirmiş topluluklardır” şeklinde tanımlamak mümkündür (Lower, 2008; Mannheim, 1952; Joshi, Dencker, Franz, 2011) . İlgili yazın incelendiğinde, yaş kuşaklarının doğum aralıkları ve isimlendirilmesi hususlarında araştırmacılar tarafından bir ittifaka varılamadığı anlaşılmaktadır. Yapılan çalışmalarda yaş kuşakları sınıflandırılmasının ilgili çalışmanın nitelik ve amacına göre ele alındığı ve ara kuşak olan M kuşağının Y ya da Z kuşağının içinde değerlendirildiği görülmektedir (Nielsen ve Boomcagers, 2000; McCrindle ve Wolfinger, 2009; ERC, 2009; Adıgüzel vd., 2014, Atak, 2016).Ayrıca yaş kuşaklarının sınıflandırılması konusunda bölgesel ve sosyo-kültürel farklılıkların da göz ardı edildiği ve genellikle Amerikan literatüründe yapılan sınıflandırmanın kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Sessiz Kuşak: Farklı kaynaklarda 1928-1945 ya da 1925-1945 yılları arasında doğanları ifade eden bu kuşağa, “Gelenekselciler Kuşağı”, “Tecrübeli Kuşak”, “WWII Kuşağı”, “Savaş Kuşağı” gibi isimler de verilmektedir. Doğdukları ve yetiştikleri yıllarda 1929 Büyük Ekonomik Buhran ve 2. Dünya Savaşı’nı yaşayan bu kuşak, savaşa katılamayacak kadar küçük, fakat savaşın acısını ve etkilerini en fazla yaşayan kişileri bünyesinde toplamaktadır. Yaşam kültürleri içinde ise, yine dönem koşullarının bir gerekliliği olarak büyük aileler ve/veya yerel sosyal topluluklar içerisinde, yoğun ilişkiler ile yaşamak vardır. Yaşam felsefeleri ise, “yaşamak için çalışmak” olarak ifade edilebilmektedir. Sıkıntılar, zorluklar ve riskler içerisinde süren bir hayatın sonucunda sessiz kuşak üyeleri risk sevmeyen, tedbirli, tasarruf yanlısı, pratik zekalı, itaatkar, disiplinli, pragmatik, sadık, çalışkan, kendini toplumsal değerlere adamış, çağımızın en yaşlı üyeleridir (Adıgüzel vd., 2014, s. 171; Akdemir vd., 2013, s. 14; Williams ve Page, 2011, s. 37; ERC 2011).
Bebek Patlaması Kuşağı: 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında nüfus patlaması yıllarında doğan 1 milyar bebeği ifade eden bebek patlaması (Baby Boomer) kuşağı “Mc Generations”, “Baboo”, “Soğuk Savaş Kuşağı”, “Love Generation” gibi isimlerle de adlandırılmaktadır. İlgili yazında doğum tarihleri olarak ise, 1946 - 1964 ve 1944 – 1960 yılları işaret edilmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle beraber savaş lojistiğini sağlayan fabrikaların sivil ekonomiye kazandırılması sonucu ekonomik refahın gitgide arttığı bu dönemde, ülkelerin siyasi ve ekonomik yapılarında yaşanan değişimler bu kuşak üyelerinin düşünce yapısını da etkilemiştir. Radyonun da altın yıllarını yaşayan bebek patlaması kuşağı insan hakları hareketlerinin de doğrudan içinde olmuştur. Sadakat duygusu yüksek olan kuşak üyeleri, kanaatkâr, çalışkan, idealist, kararlarında tutarlı, kendi kendini motive edebilen, takım çalışmasına yatkın, değişme ve dönüşme eğilimli, işini ailesinin dahi önünde tutan bir yapıdadır. Pazarlamacılar tarafından şu ana kadar yeryüzüne gelen en büyük kuşak olarak ifade edilen bebek patlaması kuşağı, her zaman gelişimin bir parçası olmuştur. Bebek patlaması kuşağından günümüze kalan ana düşünceler kadın-erkek eşitliği, ırkçılığa karşı mücadele ve çevre duyarlılığıdır (Adıgüzel vd., 2014, s. 173-174; ERC 2011; Özer vd., 2013, s. 127; Akdemir vd., 2013, s. 15-16).
X Kuşağı: 1965 – 1979 yılları arasında doğan bu kuşak,“Baby Busters”, “Twenty Something”, “F-You Generation”, “Latchkey Generation”, “X’ers Generation” olarak da isimlendirilir. İsminin anlamı “ex olmak”tan gelmiştir, nüfus artışının yavaşladığı “kayıp kuşak”tır. İlk kez kişisel bilgisayara sahip olma imkânına erişen bu kuşak, gelişen teknoloji alışkanlıklarının da alt yapısını oluşturmuştur. X kuşağı ile birlikte kuşakların belirlenmesinde toplumsal olayların rolü azalmış, teknolojik gelişmelerin rolü ön plana çıkmaya başlamıştır. Teknoloji ve bilgi ile barışık olan bu kuşak, girişimci, amaç odaklı, bağımsız, işi sadeleştirmeye çalışan, kendine güvenen bir kuşaktır. Toplumsal sorunlara oldukça duyarlı olan kuşak üyelerinin iş motivasyonu da oldukça yüksektir ve aynı işte yıllarca çalışabilmektedirler. Kendilerini topluma zıt olarak görürler ve Baby Boomers’lara göre daha kanaatkar ve gerçekçidirler. Bu kuşakla birlikte aileler daha az çocuk sahibi olmuş ve aileler küçülmüştür (Adıgüzel vd., 2014, s. 174-175; ERC 2011; Özer vd., 2013, s. 126; Akdemir vd., 2013, s. 16; Atak, 2016, s. 17).
Y Kuşağı: İlk dijital kuşak olmasının da etkisiyle “İnternet Kuşağı”, “Echo Boomers”, “Millenial”, “Nexters”, “Generation Next”, “Digital Generation” olarak da adlandırılan Y kuşağının doğum tarihi konusunda, 1980 yılından 2000 yılına kadar geniş bir aralıkta görüş farklılıkları vardır. En önemli özelliği teknolojiye ve gelişime çok açık olması ve ilk dijital kuşak olması gösterilebilen Y kuşağı girişimci bir ruha sahip ve teknik becerilerinin yüksek olmasına karşın, soyut becerileri düşüktür. Narsizm boyutunda özgüven sahibi, özgürlüğüne ve statüye düşkün, sabırsız, hızlı bilgi edinebilme kabiliyetine sahip, rahat yaşamı seven, iyi yönetildiklerinde zengin bir yetenek kaynağıdırlar. Çekirdek aile içerisinde yetişen Y kuşağı, ne kadar bağımsızlığına düşkün ise, bir o kadar da ailesine bağlıdır ve dostlarını diğer kuşaklara göre daha fazla aramaktadırlar. Toplumda anlaşılmak ve saygı görmek istemektedirler. Çoğu, akranları ile zaman geçirmek istemekte, genellikle koşulsuz sevgi ve zamanla onlarla bağlantılı olmayı yeğ tutmaktadırlar. Tüm bunlar Y kuşağının sosyal bir kuşak olduğunu göstermektedir. Günün ortalama 15 saatini medya ve iletişim araçları ile geçirir, çoklu görevlerde önceki kuşaklara göre daha başarılı, istediği zaman yüksek adaptasyon seviyesine sahip olmakta fakat yaptığı işlerden de çabuk sıkılabilmektedirler. İletişim konusunda da gerek telefon, gerek interaktif dünyanın temellerinin atılmasının sebebi olan Y kuşağında asıl amaçlanan bu neslin her üyesinin 18 yaşına gelmeden bir cep telefonu sahibi olması idi. Y kuşağı şu ana kadar gelmiş en eğitimli, en medeni, en teknolojiye açık, bilgiyi kaynaklarından öğrenebilen, global dünyayı keşfetmeye çalışan insan topluluğudur (Akdemir vd, 2013, s. 15; Willams ve Page, 2011; Nielsen ve Boomcagers, 2012; McCrindle ve Wolfinger, 2009; Özer vd, 2013, s. 126; Adıgüzel vd., 2014, s. 173-174; Keleş, 2011, s. 131; Yelkikalan vd., 2010, s. 500-501, Atak, 2016, s. 25; Türk, 2013, s. 11).
M Kuşağı: Önemli bir ara kuşak olan bu teknolojinin ayrılmaz parçaları, 1995 – 2004 tarih aralığında doğmuştur. Telefon, internet sağlayıcı cihazlar, cep bilgisayarlarını yanlarından ayırmayan milenyum çocukları, bir yandan müzik dinlerken, bir yandan internetten haberlere bakabilir ve bir yandan da arkadaşları ile sohbet edebilmektedirler. Tüketici olarak almak istediği ürünün en ucuzunu ve en kalitelisini internet üzerinden araştırarak kıyaslama yoluna gitmektedirler. Tüm dünyalarını bilgisayar ekranına sığdırabilen bu kuşak, teknoloji ile sınırsız bir iletişim olanağı sağlasa da yeniliklerden haberdar, her şeyi bilen, yetenekli ama yalnız ve içine kapanıktır. Sosyal ağların gücünü keşfetmiş, teknolojiyi hayatlarının merkezine koymuş, yalnız bir kuşaktırlar ve internet girişimcisi olma adayıdırlar (Yelkikalan vd., 2010, s. 501-502).
Z Kuşağı: 2005 yılından itibaren dünyaya gelmeye başlayan ve halen devam eden, internetin olmadığı zamanları hiç görmemiş, “İnternet Kuşağı” da denilen kuşaktır. Bireysel, tatminsiz, yaratıcı, yenilikçi, sonuç odaklıdırlar. Dünyadaki değişimin çok hızlı olması, Z kuşağının kişisel özelliklerinin şimdiden bilinmesini zorlaştırmaktadır. Yepyeni bir pazarı ifade eden Z kuşağı, özellikle pazarlama profesyonellerinin ve araştırmacılarının ilgisini çekmektedir. Sahip olduğu imkânlar sayesinde karşılaştırma, araştırma kabiliyetine sahip olacak bu kuşağın marka sadakatinin düşük olması beklenmektedir. Pazarlamacılar ürünlerini şimdiden bu yeni sessiz neslin kalbine yerleştirmeye çalışmaktadırlar. İleride ekonomik durumları çok iyi, çok diplomalı, uzman, buluşçu olması beklenen Z kuşağı üyeleri, kendi istedikleri zaman, kendi belirledikleri koşullarda öğrenmek isterler.