LAZERLERLE CİLT GENÇLEŞTİRME
Yazar Berkant Oman • Dermatolog • 12 Ocak 2018 • Yorumlar:
Derimizde yaşlanma süreci ile değişimler yaşanmakta, sağlıklı, genç ve estetik görünümünü kaybetmektedir. Yaşlanma tek başına bir etken olmayıp güneş gibi dış faktörler, kaza ve yaralanmalar, akne ve çiçek gibi deri hastalıkları da derinin görünümünü bozabilmektedir.
Gerek yaşlanmaya gerekse deri hastalıklarına bağlı olarak meydana gelen durumları tedavi etmek (düzeltmek) için yapılan medikal işlemler cilt yenileme, cilt gençleştirme başlığı altında toplanabilir. Medikal cilt yenileme amacıyla kimyasal peelingler, botulinum toksin uyulamaları, PRP (plateletten zengin plazma), mezoteterapiler, iplerle yüz askı yöntemleri kullanılmaktadır.
Cilt gençleştirme için ileri yaşlarda yada ciddi (evre 4-5) sarkması olanlarda yüz ve boyun germe gibi cerrahi uygulamalar yapılmaktadır.
Lazerli yöntemler ise cilt yenileme ve gençleştirmedeki etkinliği, klinik başarısı ve güvenli uygulanma koşuları ile son yıllarda daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır.
Bu amaçla 1980'lerde CO2 (karbondioksit) lazerler ilk kez kullanılmış olup günümüzde halen cilt yenilemenin altın standartıdır.
Zamanla CO2 lazer ile birlikte diğer lazerler sistemleri geliştirilmeye başlamış olup günümüzde etkin bir biçmde kullanılmaktadırlar.
Cilt yenileme amacı ile kullanılan lazer sistemleri deri bütünlüğünde hasar yapma (ablazyon) özelliklerine göre ablatif lazerler ve non-ablatif lazerler olarak 2'ye ayrılmaktadır.
1. Non-ablatif lazerler(ciltte hasar ve soyulma yapmayanlar); Alexandrite Lazer, PDL, IPL ve Nd:YAG lazer'dir.
2. Ablatif lazerler(ciltte hasar ve soyulma yapanlar) Erbium ve CO2 lazerler'dir.
1-Ablatif lazerler:
Ablatif cilt yenileme lazerleri, lazer-ısı hasarı ile deride istenilen derinlikte epidermisin (cildin üst tabakası) tamamı ve dermisin (cildin alt tabakası) bir kısmını ortadan kaldırarak kontrollü bir doku hasarı sağlayan lazerlerdir. Bu lazerlerin ortadan kaldırdığı dokuların çevresinde ısı artışı meydana getiriler ve bu ısı çevre dokulara iletilerek kolajenin yeniden üretimi ve yapılandırılmasını sağlarlar. Böyleleikle derinin yenilenmesi ve derin dokularda destek dokuların artışı ile daha genç, dolgun ve canlı bir görünüm elde edilir.
Bu özellikleri ile ablatif lazerler özellikle güneş hasarı olan yaşlanmış ciltlerde kullanılmaktadırlar.
Bu lazerler;
Deri yüzeyindeki lekeler ve renk değişiklikleri,
Kırışıklıklar,
Damarsal yapı artışları,
Güneş kaynaklı cilt tümörleri,
Göz ve ağız çevresi gibi diğer cilt yenileme yöntemlerinin çokta başarı olamadığı alanlarda cilt yenileme,
Akne, travma ve cerrahi sonrası kötü izlerin tedavisinde kullanılmaktadır.
Diğer yandan ablatif lazerler bazı cilt hastalıklarında cerrahi bıçak gibi de kullanılabilmektedir. Örneğin rozada (gül hastalığı) rinofimada (burunda büyüme) , ksantelazmada (göz kapaklarında sarı leke), siğillerde, deri tümörlerinde bu amaçla kullanılabilmektedirler.
Ablatif lazer yaptıracak kişilerin ten rengi önemli midir?
Çok koyu tenlilerde ablaziv lazerler tercih edilmezler.
Ablatif lazerler nerelere uygulanabiir?
Yüz, boyun, dekolte ve el üstleri en sık uygulama alanları arasındadır.
Herkes ablatif lazer yaptırabilir mi?
Ablaziv lazerler sonrasında derinin yenilenme süreci deride kıl ve yağ hücreleri gibi deri eklerinde başlamaktadır. Hastaların deri ekleri ile ilgili problemleri olmamalıdır. Örneğin skleroderma, radyoterapi görmüş hastalarda bu sebeplerden tercih edilmezler. Akne tedavisinde kullanılan isotretinin (roaccutane, zoretanin, aknetrent) gibi ilaçların kullanımı üzerinden 1 yıl geçmesi gerekir.
Yapısal olarak keloidi (hasarlı dokunun sert ve deriden kabarık iyileşmesi) olan hastalarda çok dikkatli olunmalıdır.
İşlem sırasında ağrı duyulur mu?
Uygulama lokal anestezi, bölgesel anestezi yada uygun hastalarda genel anestezi altında yapılmaktadır.
İşlem öncesi ve sonrasında nelere dikkat etmek gerekir?
Uygulama öncesinde koruyucu amaçlı antiviral, antimikrobial ve antifungal tedaviler başlanabilir. Lazer sonrası iyileşme sürecinde etkisi nedeni ile deriye retinoidler özellikle tretioninler ( avitamini türevi ilaçlar) kullanılabilir. İşlemden sonra bir kaç ay süre ile güneşten yüksek koruma faktörlü kremlerle çok iyi korunmak gerekir.
Lazer sonrası uygulama yerinde ödem gelişeceğinden dokulardan sıvı akıntısı olacaktır.Bu sebeple uygulama yerinin uygun bakımı ve pansumanı son derece önemlidir.
Uygulama sonrası bir kaç ay süren kızarıklık-eritem kalabilecektir. Bu kızarıklığın lekeye dönüşmemesi için her tür ışık kaynağından korunmak önemlidir.
2004 yılından itibaren ablatif lazer uygulamalarında fraksiyonel tanımlaması kullanılmaya başlanmıştır. Bu tanımlama lazerin derinin belli bölümlerinin ablazyon (yani doku hasarı) yaratması aradaki alanların sağlam kalması (elek gibi) anlamına gelmektedir. Buradaki amaç ablatif lazerlerde dokunun tamamında oluşan hasarı azaltarak uzun iyileşme süresinin kısaltılması ve yan etkilerin azaltılmasıdır.
2-Non-ablatif lazerler:
Geleneksel (ablatif) yada fraksiyonel lazerler cilt gençleştirme ve yüz germe uygulamalarında günümüzde halen altın standartdırlar ancak bu yöntemlerin uygulama sonrasında iyileşme sürelerinin uzun olması ve hastanın sosyal hayatını kısıtlanması nedeni ile yeni cilt gençleştirme sistemleri geliştirilmektedir. Yeni lazer sistemlerinin kullanımı sırasında hasta uyumu daha yüksek (daha konforlu) olup uygulama sonrası iyileşme süresi yok denecek kadar azdır. Bu yeni sistemler “Non-ablatif cilt gençleştirme” olarak tanımlanmakta uygulama sırasında derinin yüzeysel tabakası olan epidermis korunmakta, epidermise minimal (çok az) yada hiç hasar verilmeden derinin derin dokuları olan dermiste yüksek ısı (fototermal etki ile) sağlanarak derinin yeniden yapılandırılması (kollajen yapımı) sağlanmaktadır.Fototermal etkiyle yeni kolajen, elastin ve ara destek ürünlerin yapımının tetiklenmesi ve dermis volümünün arttırılmasını amaçlamaktadır. Böylece cildin yenilenmesi yani gençleşmesi sağlanmaktadır.
Diğer cilt gençleştirme yöntemleri nelerdir?
Cilt gençleştirme ve cilt yenileme amaçlı kimyasal peelingler, dermabrazyon, dermaroller (mikro-iğneleme), botulium toksin (botoks), dolgu maddeleri (hyalüronik asit ve diğerleri), PRP (plateletten zengin plazma) iplerle yz germe- gençleştirme, karbon peeling gibi bir çok yöntem mevcuttur.
CO2 lazer ve Nd-Yag lazerlerin farkları nelerdir?
Karbondioksit (CO2) lazerin üstünlüğünü belirleyen ana faktör dalga boyudur. Diğer lazerlerin dalga boyları daha kısa ve etkinlikleri derinin yüzeyinde kalacak şekilde sınırlıdır ve iyi bir sonuç için tekrarlayan seanslar gerektirmektedir. CO2 lazer ise 10.650 nm dalga boyundadır ve cildin orta tabakasına – dermise ulaştığı için sonuçları daha etkindir. CO 2 lazerlerde deride uygulamanın etkilediği derinlik kimyasal peeling veya dermabrazyonda olduğu gibi göz kararı veya tecrübeye dayalı olarak saptanmaz, lazer ile istenilen derinlik kesin olarak bilinir. CO 2 lazerlerde son 5 yıldır fraksiyonel modunun kullanılmaya başlaması bu lazeri daha üst noktalara taşımıştır. Cilt germe, yenileme ve gençleştirmede günümüzde kullanılabilecek altın standart haline gelmiştir.
Nd: YAG lazerin üstünlüğünü belirleyen ana faktör yine dalga boyudur. Nd YAG lazer 1060 nm dalga boyundadır. Bu dalga boyu ile derinin daha derin katmanlarına epidermisi koruyacak şekilde (epidermiste hasar ve soyulma yapmadığı için nonablatif olarak tanımlanmaktadır) ulaşmaktadır. Dermiste yeniden yapılanmayı yani cildin gençleşmesini sağlamaktadır. Cilt gençleştirme, yenileme ve cilt germede her cilt tipinde ve yüz dahil vücudun istenen bölgesine uygulanabilecek kadar son derece güvenli yöntemdir.CO2 lazerlere üstünlüğü derinin üst tabkalarında hasar yapmadığı için dışardan farkedilmemesidir, dezavantajı ise tekrarlayan seanslara ihtiyaç duymasıdır.